Hani derler ya “an’ı yaşayınız” diye...
Doğrudur...İçinde bulunduğumuz zamanı yaşamak; hayatımızın bir sonraki yolunun da adımını belirliyor, rengini oluşturuyor.
Yaşamakta olduğumuz hayatın bir gün sona ereceğini bilerek, her bir dakikanın kıymetini anlayarak yaşamak istediğimizde, saklamaya çalıştığımız, bastırdığımız bütün hüzünler sevinçler birbirine geçmiş bir halde ortaya çıkar.
Gel zaman git zaman, bu bizde bir uyanış sağlar...Kiminle olmak istediğimizi, olaylar karışısında genel olarak nasıl bir davranış sergilememizi, günün sonunda ise bir sela ile gideceğimiz dünyada gerçekte; neyin özlemi ve hasreti içinde olduğumuzu anlarız.
Sezar “İhanet severim, ama hainlerden nefret ederim” demişti...Ne acıdır ki bu adam hep ihanet görmüştü, nedenini de artık biliyoruz. Neyi seviyorsan onu çekiyorsun hayatına...
Acaba ağzımızdan çıkan her kelimenin, bir gün bize geri döneceğini bilsek konuştuklarımıza dikkat edecek miyiz?
Maalesef insanların çoğu bir kısır döngü içerisinde...Bazen benim de içinde bulunduğum bizzat şahit olduğum olaylar olur, karşısındaki insandan intikam alırcasına konuşanların, kızgın olduğu insanın canını yakmak, acıtmak için seçtiği ve kullandığı kelimeleri duyduğumda, benim bile içim burkulur.
Hayatımızı son dakikalarını yaşarcasına yaşayamayız. Bu yüzden nefes aldığımız her dakikanın zevkine varıp, kendimiz ile sevgi ve hoşgörü içerisinde olalım...Bizden daha kıymetli ne olabilir ki?
Biz elimizden geleni yaptıktan sonra gerisi için de takdir diyebilmek...
Ne demiş Can Yücel;
“Gönlün rahat mı?
Elinden geleni yaptın mı?
Cidden olmuyorsa zorlamayacaksın.”
Sizin için sunulan yaşamı, an olarak yaşayıp, elinizden gelenin en iyisini yaptığınızda gönül bahçeniz bir o kadar daha zenginleşir.
Şiir tadına, gönül rahatlığı ile güzel bir haftasonu diliyorum.