Anne ve babamızdan aldığımız genlere ek olarak birçok virüs, bakteri ve hatta başka bir insan yaşıyor olabilir içimizde. Gerçekten de ikiziniz varsa onun bazı kalıntılarını vücudunuzda ve beyninizde taşıyor olabilirsiniz. Hatta bunlar davranışlarımızı etkiliyor olabilir.
Peter Kramer ile Paola Bressan Psikoloji Biliminde Perspektifler dergisine yazdığı yazıda, insanların tekil bireyler değil birçok canlıdan oluşan süper organizmalar olduğunu ve bunların her birinin kontrolü ele geçirmek için mücadele ettiğini söylüyor, bu durumun davranışlarımızı nasıl etkilediğini anlamak için psikologları ve psikiyatristleri göreve çağırıyordu.
Tehlikeli parazit
Bağırsaklardaki mikroplar insanın ruh halini değiştiren nörotransmiterler üretebilir. Hatta bazı bilim insanları mikropların insanın iştahını etkileyerek onların en sevdiği türden yiyeceklere yönelmenizi sağlayabileceğini iddia ediyor.
Toksoplazma gondi adı verilen bir parazit ise insanı ölüme kadar sürükleyebiliyor. Bu parazit, yerleşip gelişeceği bir beden bulmak için, sıçanların beynini etkileyerek farelere yaklaşmalarına neden oluyor.
İnsanlar da benzer beyin kontrollerine maruz kalabilir. Bu mikrobun insanlarda şizofreni ve depresyon riskini artırdığı belirtiliyor. İngiltere’de etlerin üçte biri, ruhsal hastalıklara yol açabilen bu paraziti taşıyor. Kramer bu duruma son verilmesi gerektiğini söylüyor.
Buradan yola çıkarak davranışlarımızı tümüyle kendimizin kontrol etmediği söylenebilir. Bu insanın kimliğini sorgulamasına neden oluyor. Ama beynimizin sadece minik mikroplar tarafından değil belki başka bir insan tarafından işgal edilmiş olması ihtimali daha korkunç geliyor.
İkizlerde hücre geçişi
Kramer bunun en iyi örneğinin, kafadan yapışık olup aynı beyni paylaşan ikizler olduğunu söylüyor. Fakat yapışık olmayan ikizler de farkında olmadan bazı organlarını paylaşıyor olabilir.
Gelişimin ilk aşamalarında hücreler ikizler ve üçüzler arasında birbirine geçebilir. Ayrı yumurta ikizlerinin yüzde 8’i, üçüzlerin ise yüzde 21’i çift kan grupludur. Biri kendi hücrelerinin ürettiği, diğeri ise ikizlerinden geçen hücreler tarafından üretilen kan grupları. Yani bir anlamda bunlar iki vücudun bileşimidir ve bu durum beyin de dahil başka organlarda da olabilir.
İkiziniz olmasa bile başka bir insanın hücrelerinin bedeninize geçmiş olması ihtimali hala söz konusu olabilir. Anne rahminde iki fetüs olarak hayata başlamış olup da, ikizlerin daha sonra gelişimin ilk evrelerinde birleşmiş olması mümkündür.
Kramer, “Bir insan gibi görünebilirsiniz, ama içinizde başka bir kişinin hücreleri de olabilir. Yani aslında baştan beri iki kişisinizdir” diyor.
Örneğin büyük bir kardeşten kalma hücrelerin annenin vücudunda yaşamaya devam etmesi ve daha sonra döllenen bebeğe geçmesi mümkündür.
Beyindeki işgalciler
Washington Üniversitesi’nden Lee Nelson’a göre, başka bir insana ait dokuların beyne geçerek onun farklı şekilde gelişmesine, dengesinin bozulmasına neden olabilir. Nelson, anneden çocuğun beynine hücre geçmesi olasılığı üzerinde çalışıyor. “Geçen hücre miktarı, türü ya da gelişimin hangi aşamasında geçtiğine bağlı olarak anormallikler ortaya çıkabilir” diyor.
Nelson, yetişkinlikte bile başka insanların istilasına açık olduğumuzu söylüyor. Birkaç yıl önce Nelson bir meslektaşıyla birlikte bir kadının beyin dokularını ince dilimler halinde inceleyip Y kromozomu belirtilerine rastlayıp rastlamayacaklarını görmek istemişti. Yaklaşık yüzde 63 erkek hücresine rastlandı. Başka kadın beyinlerinde de böyle erkek hücreleri bulundu.
Bunun en mantıklı açıklaması bebekten geçmiş olmasıydı. Oğlunun kök hücreleri plasentaya geçmiş ve oradan beyne yerleşmiş olabilirdi. Nedeni bilinmese de bu durum kadının Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltıyordu. Araştırmacılar bu hücrelerin hamilelik sırasında annenin ruh halini etkileme ihtimali üzerinde çalışıyor.
İnsan “süper organizması”na ilişkin hala fazla bilgi sahibi değiliz. Birçok şey hala teori düzeyinde. Kramer ve Bressan’ın makalesi kesin yanıtlar vermekten çok, bizi biz kılan şeylere dair diğer psikolog ve psikiyatristleri aydınlatma amacı güdüyordu. “İnsanın davranışını sadece bir tek bireye bakarak anlayamayız” diyor. “Davranışlarımızı anlamak için, insanı oluşturan her şeyi anlamak gerekiyor.”
Örneğin, araştırmacılar davranışı anlamak için genellikle ikizleri inceler; ancak çift yumurta ikizlerinde bile ikizler arasında beyin dokusu alışverişi olması ihtimali sonuçları etkiler.
Genel olarak bu işgalcilere karşı düşmanca tutum almak gerekmez. Onlar bizi biz yapan şeyler ne de olsa.