Çok tartışmalı bir süreçten sonra DAÜ himayesinde olan DAİ ve DAK’ın işletme devri verilmişti Doğa Okullarına.
Dönemin DAÜ Rektörü Prof.Dr.Abdullah Öztoprak’ın büyük çabaları ile gerçekleştirilmişti bu devir.
Tabi yine o dönemin UBP hükümeti ve bizzat Başbakan İrsen Küçük’ün Eğitim Bakanı Kemal Dürüst’ün de onayı alınmıştı.
Süreç mahkemelere kadar taşınmış, bu el değiştirmeye karşı çıkan birçok akademisyen yıllarca mahkeme koridorlarında zaman kaybederek mağdur olmuştu.
O gündür bugündür Doğa Okulları DAÜ kampüsü içerisinde faaliyetlerine devam ediyor.
Malum Türkiye’de 15 Temmuz akşamı bir grup TSK mensubunun seçilmiş iktidara yönelik kalkıştığı darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlanması sonrası Türkiye’de başlatılan operasyonlar çerçevesinde yüzlerce okul kapatıldı, binlerce kamu görevlisine görevlerinden el çektirildi
İşte bu kapsamda önceki gün gazetelerde rastladığım bir haber de Doğa Okullarına da bu işin sirayet ettiği yazıyordu.
Haber aynen şöyleydi.
“Devletin ilgili birimlerince uzun süredir takibe alınan ve büyük ortağı ABD'li TURKVEN fonunda bulınan Doğa Okullarının FETÖ Bağlantısı devlet raporlarına girdi ve bu okulların kapatılması için düğmeye basıldı”
Tabi ki bu haberin doğru olup olmadığını henüz teyit ettiremedim.
Buna karşın Doğa Okullarından yapılan açıklamada böyle bir durumun söz konusu olmadığı duyuruldu.
Tam bir muamma yaşanıyor Türkiye’de.
Herkes birbirine suç atıp duruyor.
Karalama kampanyaları başlatılıyor.
Üzülüyoruz tabi.
Yüzlerce okul kapatıldı bu kapsamda.
Bu okullarda eğitim gören binlerce çocuk adına üzülüyoruz. Yine bu okullarda çalışan yüzlerce öğretmen,ve çalışanlar adına da üzülüyoruz.
Bütün bunları düşünürken aklıma birden bire Doğa Okullarının DAİ ve DAK’a talip olmasından sonra ve hatta iş sessiz sedasız bitirildikten ve tepkiler oluşmaya başladıktan sonra dönemin DAÜ Rektörü Abdullah Öztoprak ve Doğa Okullarının o dönem koordinatörlüğünü yapan Okan Dilik isminde bir şahsın birlikte yaptıkları basın toplantısı geldi.
O toplantıya katılmıştım.
Orada bu beyfendiye bir soru sormuştum.
Sorum şuydu; Deminden beri sizin grubunuza ait okulları sayıp duruyorsunuz, belli ki güçlü bir sermaye yapınız var, peki Doğa Okullarının arkasında ki bu güç nedir?
Bunu nasıl tanımlayabilirsiniz?
Bu soru karşısında Okan Dilik gülümsedi, ve bana dedi ki, arkamızda ki sermaye sizlerin tahmin edemeyeceği hatta hayal bile edemeyeceği kadar güçlü.
Peki o zaman bize bir grup ismi verin ve deyin ki işte şu şu şirket ya da işletme grubudur arkamızdaki sermaye kaynağımız.
Lakin veremedi.
Bu hadise DAÜ’nün o günkü Rektörü Abdullah Öztoprak’ın önünde yaşandı.
Ve o gün dedim ki sermayesi belli olmayan, kaynağının nereden geldiği belli olmayan bir gruba DAİ ve DAK’ın işletme devrinin yapılması sizce riskli değil mi?
Bu soruya da Abdullah Bey cevap vermişti ve demişti ki; bizler her türlü araştırmayı yaptık ve sonra buna karar verdik, sizin içiniz de rahat olsun.
Peki gerçekten öyle miydi?
İşte bunun cevabı yıllar sonra bugün ortaya çıkıyor.
Yıllar önce DAÜ’yü kırarak dökerek ve bölerek onlarca öğretmeni mağdur ederek, onlarca akademisyeni yerlerde sürüyerek, polis kordonuna alarak, mahkemelere çıkartarak yüzlerce aileyi seçeneksiz bırakarak, yüzlerce çocuğun istikbalini riske ederek verilen bu kararın aslında doğru bir karar olmadığını görüyoruz.
Zira o gün neyse bugün de aynı şekilde sermaye kaynağı hala tartışılan bir grupla anlaşmıştı DAÜ..