İletişimde sıkıntılar var gibi.

Derviş DOĞAN

İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy önceki gün Mağusa’daydı. Sayın Bakan Derinya kapısında incelemelerde bulundu. Mağusa İnsiyatifi ile toplantı yaptı. Mağusa Türk Gücü’nün antremana gitti, yöneticiler ve futbolcularla sohbet etti. Moral verdi. Sonuç olarak o hafta 2-0 DTB’ine mağlup olduk. Bu arada Doğan Türk Birliğini de gönülden kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Ve dönelim Sayın Akansoy’un Mağusa mesaisine.. Sayın Bakan’ı Mağusa’ya getiren neden Mağusa İnsiyatifinin Derinya kapısı konusunda yaptığı sert açıklamaydı. Mağusa İnsiyatifi basına dağıttığı yazılı açıklamada hükümetin Derinya kapısını açma noktasında yeterli çabayı ortaya koyamadığını, belirtiyordu. İşte Sayın Asım Akansoy’u Mağusa’ya kadar getiren neden buydu. Sayın Akansoy bu açıklamaya karşı hassas davrandı ve Mağusa’ya gelerek konuya açıklık getirmek istedi. Akansoy bu hususta hem hükümetin, hem de cumhurbaşkanlığının büyük bir çaba sarfettiğini söyledi. Ve ardından da, bu kapıların açılması için bölgede bir takım düzenlemelerin yapılması gerektiğini, bu düzenlemeler için de finansal bir kaynağa ihtiyaç duyulduğunu, bu kaynağın da AB fonlarından sağlanacağını açıkladı. Akansoy daha sonra da Derinya kapısının 7 ay, Aplıç kapısının da 1,5 yıl içerisinde açılabileceğine dair vurgu yaptı. Buraya kadar tamam. Zaten yazı da bilgi aktarımı tadında geçti. Şimdi ise kafama takılan bir konuyu sorgulamaya çalışacağım. Malum bu 2 kapının açılması konusunda cumhurbaşkanlığında da yoğun bir mesai harcandığını biliyoruz. Ve halen bildiğim kadarı ile harcanmakta. Bu konuda zaman zaman cumhurbaşkanlığı sözcüsü de çıkıp açıklamalarda bulunuyor. İşte bu açıklamaların birinde kapıların açılacağı yaklaşık tarihi de veriyordu Sayın Sözcü. Oysa hükümet kanadında cumhurbaşkanlığı sözcüsü tarafından verilen bu yakın tarihlerin aksine çok daha ileriye taşınan tarihler verdi önceki gün İçişleri ve Çalışma Bakanı Sayın Asım Akansoy. Üstelik bu 2 kapının açılabilmesi için bir finansal kaynağa ihtiyaç duyulduğunu ve bu kaynağın da AB fonlarından beklendiğini söyledi. Cumhurbaşkanlığında ise böyle bir bilgilendirme yok. En azından kamuoyu ile böyle bir bilginin paylaşılmadığını biliyorum. Peki ne var bunda? Konu şu ki burada yani Kuzey Kıbrıs’ta makamlar arasında yaşanan bir iletişimin sıkıntısı var. Şöyle ki, İçişleri ve Çalışma Bakanının bu 2 kapının açılması noktasında kamuoyu ile paylaştığı bilgi cumhurbaşkanlığında yok. Ne kapıların açılacağı muhtemel tarihlere dair. Ne de düzenlemeler için gerekli olan finansal kaynağın nasıl sağlanacağına dair. Konun bu yönü oldukça net. Şimdi bunu bir tarafa koyalım. Peki İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy’un paylaştıkları hükümet içerisinde biliniyor mu? Açıkçası ondan da emin olamıyorum. Ve kuvvetle muhtemel bu konu sadece hükümetin CTP kanadında biliniyordur diye düşünmeden de edemiyorum. Ve buradan soruyorum. Devleti yönetme görevi üslenmiş böylesi önemli kurumlarımızın birbirleri ile daha yakın ilişkiler içerisinde olması bir avantaj mıdır? Yoksa aksine bir dezavantaj mıdır? Ben kendi adıma kesinlikle bir avantajdır diyorum. Kuvvetler dengesi gözetilmeksizin, gerekli durumlarda kurumlar birbirleri ile iletişimi en üst düzeyde tutmalıdırlar diye de düşünüyorum.