Başbakan Yardımcılığı ve Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “İngiliz egemen üslerinin sivil kullanıma açılacağı açıklanan bölgelerinde sadece Kıbrıslı Rumların hakları bulunmamaktadır. Bahsekonu üsler, üç Garantör ve İki Taraf arasında imzalanan anlaşma sonucunda statüsünü kazanmıştır” denildi.
Açıklamada, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ile İngiltere arasında Egemen Üsler Bölgeleri’nin askeri amaçlar haricindeki alanlarının sivil kullanıma açılması yönünde 2014 yılında yapılan anlaşmanın uygulama aşamasına geldiğinin, yine Kıbrıslı Rum yetkililer tarafından duyurulduğu hatırlatıldı.
Açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Bilindiği üzere, bahsekonu Egemen Üsler, 1960 Uluslararası Kıbrıs Antlaşmalarına taraf olan üç Garantör ülke ve adadaki iki Halkın Liderleri tarafından imzalanan ve bir paket niteliği taşıyan bu anlaşmalar çerçevesinde ortaya çıkmıştır. Bu gerçekler ışığında, üç Garantör ülkenin ve adadaki iki tarafın tümünün bilgi ve onayı olmadan yapılacak herhangi bir değişiklik, hem 1960 Uluslararası Kıbrıs Antlaşmaları’nın, hem de 1969 Antlaşmalar Hukukuna ilişkin Viyana Sözleşmesi’nin açık bir ihlalidir.
Bu gerçekler ışığında, Kıbrıs Türk tarafının ve bölgede yaşayan halkımızın hak ve yükümlülüklerini de yakından ilgilendirmesine rağmen, bilgimiz dışında gerçekleştirilen, bizimle müzakare edilmeyen ve onayımız alınmayan bu değişikliklerin Kıbrıs Türk tarafını bağlaması beklenmemelidir. Bilindiği üzere, bahsekonu üs bölgelerinde sadece Kıbrıs Rum Halkının değil Kıbrıs Türk Halkının da hakkı vardır. Sözkonusu anlaşmayla, bu alanlarda da Kıbrıslı Rumlar’ın söz ve otorite sahibi olduğu izlenimi yaratılmaya çalışılması çok sorunlu bir yaklaşım olup, adadaki iki halkı karşı karşıya getirme riski taşımaktadır.
Diğer yandan, Kıbrıs Türk tarafı benzer durumlarda her zaman gerekli hassasiyeti göstermeye dikkat etmiştir. Nitekim hatırlanacağı üzere, yakın geçmişte İngiliz Üsler Bölgesi yetkilileriyle istişare halinde özellikle Beyarmudu bölgesine ait bir imar planı hazırlanmış ve Aralık 2019 tarihinde bu plan Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.
İngiliz yetkililer nezdinde 2014’te yapılan anlaşmaya dair en yüksek seviyede girişim yapılarak ilgili bölgelerde yaşamını devam ettiren vatandaşlarımızın sözkonusu anlaşmadan olumsuz etkilenmeyeceği güvencesi alınmıştı. Gelinen noktada, İngiliz yetkililer nezdinde Bakanlığımızca girişim yapılmış olup, konu yakından takip edilmektedir.”