İnşallah çözüm sonrasında şerefe ve fon deep deriz

Taner ULUTAŞ

Kuzey’de hafif mutedil şeklinde esmeye başlayan Mustafa Akıncı’nın çözüm rüzgârı Kuzeyde şiddetini 7 bufora yükseltirken, Güney’de de kendini olabildiğince hissettirmeye başladı. Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığına seçilmesinden sonra Türkiye Cumhurbaşkanı ile yaşanan ve KKTC’yi Yavru’luktan Kardeşliğe terfi ettiren değişime şimdi ABD’nin Akıncı’ya yönelik tavır değişikliğine tanık olduk. Akıncı’nın demeçlerini büyük puntolar ile veren Rum Gazeteleri, Cumhurbaşkanı Akıncı lehine Güney’den, Kuzey’e doğru, sert esen rüzgârların artık yerini yaz akşamlarında püfür püfür esen Meltem’e dönüşmesine neden oldu. Güney’de Akıncı’ya yönelik sempatinin arttığı gözlemlenirken, Akıncı ismi telaffuz edilirken yüzlerde sempati mimiklerinin oluşması da göze çarpıyor. Akıncı – Anastasiadis görüşmesindeki olumlu havaya, Rum ve Türk Sivil Toplum Örgütlerinden de sürekli destek gelmesi her iki tarafta da havanın yumuşamasına neden oluyor. Birçok etkinlikte  ‘Ara Bölgede’ toplanan Rum ve Türk halkı, çözüm çağrısı yaparken, 52 yıllık kavga artık sona ersin çağrısında bulunuyor. Rumca konuşan halk ile Türkçe konuşan halkın iki federasyon bir Cumhuriyet çatısı altında yaşam sürsün çağrısı dalga dalga büyürken, bir referandum yapılması halinde her iki taraftan da evet çıkmasına kesin gözü ile bakılmasına da neden oluyor. Bu dakikadan sonra yaz akşamlarında püfür püfür esip serinleten Meltem, yerini Lodos’a bırakır mı diye sorarsanız bence bu dakikadan sonra buna artık olanak yok derim. İsrail’in Tamar ve Navihan bölgesindeki gaz ve petrolü Türkiye’ye taşıyacak olan boru hattının idaresi için Türkiye’nin önde gelen Holdinglerinden Zorlu’nun adı geçiyor. Bu durum Türkiye ile İsrail arasındaki gerginliğin suni olduğunu ve iş ticarete gelince iki ülkenin de bir arada iş yapabileceğini gösterir. Bu durum da Ortadoğu’da Türkiye’ye oldukça önemli bir görevin verildiğini gösterir. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile KKTC Dışişleri Bakanı Emine Çolak’ın Amerika’ya gitmesi, orada süreç ile ilgili temaslar ve görüşmelerde bulunması bazı şeylerin artık kotarılmaya başladığının bir göstergesidir sanırım. Bugüne kadar çözüme androş koyanların Uluslararası güçlerin oluşturduğu bu güç karşısında yaptıkları bentlerin fazla dayanamayacağı kanaatindeyim. Akıncı’nın seçilmesinden sonra GSM operatörlerinin roaming olayının çözümü için kolları sıvadığına, elektriğin karşılıklı olarak interkonnek sisteme geçirilmesine çalışıldığına tanık olduyoruz. Maraş konusu da gündeme daha sık düşerken bu konuda halkın alıştırma moduna sokulmaya çalışıldığını görmekteyiz. Sırada daha çok sınır kapılarının açılması gerektiğine vurgu yapılıyor. Sürekli olarak, Kıbrıs haricinde dünyanın hiçbir ülkesinde  ‘Utanç Duvarı’ kalmadığına vurgu yapılırken, bu dünyada tek dişi kalmış canavar gibi sırıtan son Utanç duvarının artık yıkılma zamanının geldiği dile getiriliyor. Uzun lafın kısası, eskiden görüşme odasına girilince biz çözüm yanlısıyız diyen ancak o odadan çıkıp bir iş yerinin açılışında ‘Mantin’ keserken bize toprak bırakmayacaklar. Bir karış toprak vermeyiz diyenler bay bay diyerek Mahalleye yolculuk yaptı. Onların yerine her iki tarafı memnun edecek. Adil bir çözüm deyip görüşme odasında ne konuşursa Festivallerde ve etkinliklerde ayni şeyleri terennüm edenler geldi. Ve sanırım bu dik duruş her iki topluma da güven verdi. O zaman hadde hayırlısı. İnşallah bu defa hadde şerefe ve yassu griye fon deep sözcüklerini yapılacak olan anlaşma sonrasında söyleriz.