Çin’den dünyaya yayılan Korona virüs pandemi belasından önce 1918’de patlayan İspanyol gribi pandemisinden etkilenmeyen kıta, ülke, şehir kalmamıştı. Dünya nüfusunun üçte birini hasta eden o salgında tahminen 100 milyon insan ölmüştü.
ABD’nin Philadelphia şehrinde 1. Dünya savaşına hazırlanan orduya destek yürüyüşünde İspanyol gribi binlerce kişiye bulaştı. Philadelphia’ya 1400 kilometre uzaklıktaki 800 bin nüfuslu St. Louis kentinin yöneticileri hızlıca önlem alarak karantina uyguladı. Ve yönetim başlangıçta çok güzel ve doğru işler yaptı. Erken davranıp okulları, oyun alanlarını, işletmeleri kapattı, toplantıları yasakladı. Salgının ilk saldırısını çok az hasarla ve en az insan kaybıyla atlattı.
Rehavete kapılan St. Louis halkı ve yönetim tedbirleri erken bıraktı. Salgın gerçeğini boş vererek, okulları, işyerlerini, ibadethaneleri, park ve bahçeleri hemen, açtı. Sosyal izolasyon ve sosyal mesafe kurallarını kaldırdı. Ve beklenen oldu. Salgın yeniden patladı ve yayıldı. Aşırı güven ve rehavet, başlangıçtaki başarının üzerine kocaman bir çizik attık. Binlerce kişi hastalandı, yüzlerce insan kaybedildi. Kısacası, gevşemenin sonu felaket oldu.
Bir başka ders çıkartacağımız olay ise Japonya’nın 5 milyon nüfuslu Hokkaido adasında yaşandı. Hokkaido adası yetkilileri, Koronavirüs salgınının ilk günü aldığı önlemler ve başarılı karantina uygulamasıyla tüm dünyaya örnek olmuştu.
Koronavirüs nedeniyle olağanüstü hal ilan eden, okulları kapatan ve büyük ölçekli toplantıları iptal edip, insanları evde kalmaya teşvik eden Hokkaido Adası yönetimi, Ada’ya giriş ve çıkışları da kapattı.
Virüs tespit edilenleri ve temas ettiği kişileri bulup onlara karantina uyguladı. Ve başarılı yönetim ile vaka sayısını önceleri düşürdü sonrada durma noktasına taşıdı. Ancak yetkililer iki kritik hata, yaptı. Önce önlemler gevşetildi. olağanüstü hal kaldırıldı ve ardından okullar yeniden açıldı. Ada’da normal düzene geçildikten sadece 26 gün sonra salgın, adayı ikinci ve daha sert bir şekilde yeniden vurdu. Ve ikinci dalga sonrasında, günde vaka sayısı 300’e çıktı.
Ayni bizim gibi ilk vaka Ada dışından gelirken, ikinci dalgada bukez vakaların hepsi ithal yerine iç kaynaklıydı. Ve Salgın yerelleşti. Japon yetkililer, şimdi salgının patlayıcı bir aşamasının ortasındayız diyor.
Şimdi Afrodit’in kırmadık ceviz bırakmadığı bizim Ada’ya gelelim ve yukarıda yazıklarımız ile karşılaştıralım. Çin’de ortaya çıktıktan sonra dünyayı ve dolayısıyla ülkemizi de saran Covit 19 veya bilinen ismi ile Korona Virüs ile ilgili olarak ilk önceleri topal ördek gibi alınan tedbirler fayda vermedi. Ancak işin ciddiyeti anlaşılınca,halk evlere kapatıldı. Ve iş yerlerine belli bir süre kilit vurulduktan sonra salgının önü geçildi.
Sağlık Bakanlığı ile doktorundan hemşiresine kadar, sağlık ekiplerinin fedakâr çalışmasının yanısıra,hızlı ve ciddi tedbirler alınmak suretiyle hep yeşil ışıkta geçmeye alışan virüs, kırmızı ışıkta durmak mecburiyetinde kaldı.
Sağlık Bakanlığının, özellikle son günlerde yaptığı hızlı testlerde pozitif vakaya rastlanmaması bu noktada izlenen yolun doğruluğunu ortaya koydu. Korona virüs önceleri anamızı ağlatıp, geride playback yaparken, alınan tedbirler sonrasında bukez biz onun anasını ağlatmaya başladık. Ancak geride playback yapmak için henüz erken diye düşünenlerdenim.
Parasızlık ve pozitif vakaya rastlanmaması hepimizi rehavete sürükledi. Önce maskeler ağızlardan fora edildi. Sonra sosyal mesafeye ‘Allah rahmet’’ eylesin denildi. En sonda ya karnı yada sırtı diyerek, ‘’Gındırık ‘ bırakılan kapıdan, kıtlıktan çıkmış gibi marketleri doldurduk. Yetmedi, Araç Kayıt ve elektrik dairesinin önünü bumbara dönüştürerek ana baba gününe çevirdik.
UBP-HP koalisyon hükümeti,salgının ilk günlerinde zorunlu olunmadıkça, Ada’ya giriş ve çıkış işlemlerini askıdan indirdi veya gevşetti. Rehavet sonrasında kapıyı‘Gındırık’ bıraktı. Toros Gemisi ileasker ve aileleri,kombay sürücüsü, TC Su Dairesi Çalışanları ile gemiye izinsiz binen aileler Ada’ya giriş yaptı. Yetkililerin saklambaç oynaması, bu konudaki çeşitli yorumlarımtirajı en yüksek ’’ Fiskos Gazetesinin’’ manşetinden 8 sütunda yer bulurken, gelenler arasında 10 kişinin yüksek ateşten hastaneye kaldırıldığından bile söz edildi.
Bilim insanlarının, Sağlık örgütlerinin ve konunun uzmanları defalarca, sakın yapmayın. Bu yıkıcı ikinci bir dalgaya neden olur uyarılarına karşın, hükümetin bel fıtığı sorunu olması ve bu nedenle dik duramayarak, hep iki büklüm durma zorunda olması nedeniyle emirin, demiri kestiği ve kimisine göre 1000 kimisine göre 2000 civarında insanın Ada’ya giriş yaptığı söyleniyor.
Bunlar basit şoför değil. Kalifiyeiş gücüdür deniyor. Yani ne yapalım mecburen getirmek zorunda kaldık demeye getiriliyor.Yaşananlar sonrasında Ali Pilli’nin çıldırma noktasına geldiği söyleniyor. Haklı. Bizi eve kapatan, kurallar koyan ve sonrasında gemileri doldurarak insan getiren hükümetin bu maçın bitmediğini ve ilk yarının oynandığını, ikinci yarının ise yakında başlayacağını bilmelidir.
KKTC’de yaşananlar ile St. Louis kenti ile Hokkaido adasında yaşananlar çok benzerlik taşıyor. İnşallah St.Lous ile Hokkaido adasında yaşananları yaşamayız.