Ada insanı olmak, rahatlığımız ile yaz sıcakları ile yansır hayatlarımıza. Ötesinde samimi olduğumuzdan dem vururuz her defasında. Oysa balık hafızamıza yenik düşeriz. Bir daha, Bir daha Ve bir daha. Taşlaşan kalplerimizde gözümüzden yaş düşer mi? İnsan olduğumuzu, eksik olduğumuzu, güçsüz olduğumuzu ne zaman anlarız? Belki bir cenazede, belki bir çocuğun kahkahasında buluruz kendimizi. Azrail kapıyı çaldığı gün, bencilce üzülürüz gidenlere. Derdimiz tamamen göçüp gideni bir kez daha görememekten öte bir şey değildir. Eş zamanlı bir çok farklı hikaye yaşanır. Fark etmeyiz, hatta dert etmeyiz. Tek bir fotoğraf karesi yetti balık hafızamızda göçüp gidenleri düşünmeye. Bir maden işçisi, madende bulunan dostlarını bekleyenler, umudunu yitirenler, daha neler neler… Son olarak Karaman'daki maden faciasında mahsur kalan 18 işçiyle ilgili umutsuzlukları film gibi, uzaktan takip ediyoruz. Hikaye Şilili Madenciler gibi sonlanacak mı bilinmiyor. Soma’nın nerede olduğunu bile bilediğimiz günlerden geçtik. Bir anda tüm gündemimiz kömür kokusunda göçüp giden, bambaşka hikayeleri olan yüzlerce kişi oldu. Oysa şimdiden unuttuk. Ateş düştüğü yeri yaktı. Hiç beklemedik bir anda “baş düşmanımız” diye nitelendirilen Kıbrıslı Rumların aniden bir patlama ile sarsıldığını duyduk. “Monchegorsk” isimli Rus gemisinde 2009’da el konulan 98 konteyner dolusu barutun muhafaza edildiği Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO) “Mari”deki (Tatlısu) “Evangelos Florakis” Deniz Üssünde 11 Temmuz 2011 tarihinde meydana gelen patlamada tam 13 kişi hayatını kaybetti. İnsan olmayı başaramayanlar müstahaktır dedi. “13 Rum eksilmişti” En zor dönemlerden geçen Kıbrıslı Rumların acılarına paydaş olduk kendimizce. Oysa şimdi unuttuk. Bizde de olabileceğini, bizim askerlerimizin de ölebileceğini unutuverdik. Uçak kazası nedir bilmeyen bir toplum olarak 2005’te farklı bir şaşkınlığı yaşadık, Adres yine Güney Kıbrıs kaynaklıydı. Helios Hava Yolları’na ait Boeing 737 tipi uçaktaki 115 yolcu ve 6 mürettebattan kurtulan olmadığını belirledi. Uçak Güney Kıbrıs’tan kalkmıştı ve Atina yakınlarına düşmüştü. Tüm yolcular öldü, oysa biz de o uçakta olabilirdik. Sen de, ben de… Toplumsal dayanışma gidenleri geri getirmez elbet. Ama acılar, sevinçler gibi paylaşıldıkça önem kazanır. Baş düşmanımızda olsa… Şimdi insan olmanın anlamını bir kez daha sorgulamalı. Yanımızdakileri, sevdiklerimizi hatırlamak gerek. Yaşadığımız her günden ders almak ve kalbimizi ortaya koymak gerek. Birçok felaket öyküsü sıralanabilirken, Sevgi sözcüklerini paylaşmaktan utanmayın. İyi bir hafta geçirmeniz temennisi ile…