İntihar eden mi yoksa ettirenler mi?

Ayşegül Garabli

2016 Yılına gireli daha 4 ay bile dolmadı.

Ancak bu kısa süre içerisinde, KKTC’de 10 tane intihar olayı yaşandı.

Bunların 8 tanesi ölümle sonuçlandı.

Tabi ki, bunlar bildiklerimiz.

Kim bilir daha kaç tane intihar girişimi olmuştur.

Ya da kaç kişi, intihar düşüncesinin eşiğinden dönmüştür.

Bildiklerimiz, sadece medyaya yansıyanlar.

Ya yansımayanlar?

Eminim ki, toplumda bu düşünce  tarzında olan insan sayısı, azımsanmayacak kadar  çok artık.

Hem de öyle, ergenlik psikolojisinden kaynaklanan bir durum da değil.

Her yaşta insan, sevdiklerinden ve hayatından vaz geçiyor.

Mesela daha dün, 72 yaşındaki  Cemal Lord, Doğancıda intihar etti.

Ondan üç gün önce, Mağusa’da ,43 yaşındaki Ahmet Çevikel, yaşamına son verdi.

Bu olaydan tam bir hafta önce de, 34 yaşındaki, Tahsin Kılıboz  Lefkoşa’ya bağlı Hamitköy’de  intihar etmişti.

29 mart 2016 tarihinde Girne’de  56 yaşındaki Mehmet Ali Gezer,

20 Mart 2016 da ise, Lapta’da yaşayan 23 yaşındaki İsmet Baz.

Her ay en az iki tane intihar olayı var nerdeyse.

13 ve 14 Şubatta arka arkaya Küçükkaymaklı’da yaşayan 25 yaşındaki Derviş Özçelikhan  ve 57 yaşındaki Yusuf Akgör ise   Erdemli’de  intihar etti.

Adanın her bölgesinden ve her yaşta örnek var yani.

Hatta öyle ki; 5 Ocak 2016 tarihinde, Mağusa Polis Müdürlüğü hücresinde bile intihar eden oldu.

Tıpkı geçmiş yıllarda Polis Genel Merkezinde intihar eden (!) Mehmet Vechi, gibi

Kazakistan uyruklu Imran Osmanov' da Polisin korumasındayken yaşamına son verdi.

Ne yazık ki, ölüm şekilleri aynı olan bu kişilerin çoğunun, hayatlarından vaz geçme sebepleri de ortak.

Baş edemedikleri, ya da baş edemeyeceklerini düşündükleri maddi bunalım.

Her geçen gün alım gücünün daha da düşmesi, borç faizlerinin çokluğu, ülkede bir çok şeyin dövize endeksli oluşu ve TL’nin döviz artışları karşısında eriyip gitmesi, tefecilerin eline düşen kişi sayısındaki artış, yaratılan mafya düzeni, bet ofisleri, kumarhanelere yapılmayan denetimler, v.s v.s, her geçen gün daha fazla insanı, maddi bunalıma sokan nedenlerden bazıları.

Tabi buna, toplumsal olarak yaşadığımız, güvensizlik, şiddet ve vsiyasi belirsizlik de eklenince,  her geçen gün intihar eden sayısı da artıyor.

Peki intihar çözüm mü?

Elbette ki değil.

Hatta bana göre intihar, kişinin sevdiklerine yaptığı en büyük bencillik ve ihanettir.

Kendi çözemediği sorunları, çoluk çocuğuna ya da en yakınlarına bırakıp gitmek, üstüne de acı yaşatmak, en hafif tabir ile bencilliğin dik alasıdır.

O yüzden de intiharı seçenlere acımam da, affetmem de.

Ancak, intihar olayında tek suçlu, intiharı seçen mi?

Hadi diyelim en yakınları, kişiyi anlamadı ve sorunlarına ortak olmadı.

Peki ya, Bet ofisleri?

Kumarhaneler?

Bu tür yerlerde, KKTC vatandaşlarının kumar oynamasına göz yumanlar ya da denetlemeyenler?

Onlar suçlu değil mi?

Neden yasa çıkarılır?

Eğer ki uygulanıp, vatandaşlar korunmayacaksa, bu yönde neden yasa çıkarılır?

Bu ülkenin düzenini, dirliğini, birliğini ve refahını korumakla görevli olanların hiç mi suçu yok?

Mazbata mağdurlarını yaratanların, Tefecilik ve mafya düzenin önüne geçemeyip, hatta güçlendirenlerin hiç mi suçu yok.

Her şeyin dövize endeksli olduğu bir ülkede, Dövizi kontrol altına alamadığı halde, TL kullanıp halkı döviz karşısında çıkmaza sokanlar suçsuz mu peki?

İğneden ipliğe her şeye zam yapıp, asgari ücrete ise günlük 1 TL zam yapanlar suçsuz mu?

Maddi sorunları geçtim, halkın maneviyatını çökertenler suçsuz mu?

Peki ya suskunlar?