ANKARA İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Washington Post gazetesinde yayımlanan "Neden İran yapıcı taahhütler istiyor" başlıklı makalesinde. İran halkının yurtiçi ve yurt dışındaki meselelere "sağduyu ve umut" yaklaşımını benimseyerek kendisine seçimlerde bir şans tanıdığını hatırlattı. Halkına dünya ile yapıcı etkileşimde bulunmak için söz verdiğini ve bu sözü tutmaya kararlı olduğunu belirten Ruhani, "Dünya değişti. Uluslararası ilişkilerde, 'birinin kaybı diğerinin kazancıdır' ilkesi artık geçerli değil. Bunun yerine işbirliği ve rekabetin çoğu zaman aynı anda yaşandığı çok boyutlu bir ortam var. Kan davalarının devri sona erdi. Dünya liderlerinden artık tehditleri fırsata çevirmeleri bekleniyor" ifadelerini kullandı. Ortadoğu'da kimlik sorunu Ortadoğu'daki gerilimin itici güçlerinden biri olarak kimlik konusuna özel bir önem atfedilmesine gerektiğine dikkati çeken Ruhani, "Irak, Afganistan ve Suriye'deki tehlikeli savaşlar, aslında bu ülkelerin kimliklerinin doğası ve hem bölgedeki hem de dünyadaki rolleri nedeniyle çıkmıştır. Kimlik merkezlilik, bizim barışçıl nükleer enerji programımıza kadar da uzanmaktadır. Bizim için atomik yakıt döngüsünü sağlamak ve nükleer enerji üretmek, enerji kaynaklarımızı çeşitlendirmekle olduğu kadar İranlıların dünyadaki yeri ve saygınlığı ile de ilgilidir. Kimliğin rolü anlaşılmadan bölgede karşı karşıya olduğumuz birçok sorun çözümsüz kalacaktır" dedi. Ruhani, sözlerine şöyle devam etti: "İlk olarak sorun ister Suriye ister Bahreyn olsun, ulusal diyaloğun sağlanması için yapıcı bir biçimde el ele vermeliyiz. Bölge halkının kendi kaderlerini belirleyebileceği bir ortam yaratmalıyız. Bu hedef doğrultusunda İran hükümetinin, Suriye hükümeti ile muhalefet arasında diyalog kurulmasına olanak tanımak için her tür çabayı göstermeye hazır olduğunu açıklamak istiyorum. İkinci olarak ise şiddet olayları ile gerilimi ateşleyen haksızlıklar ve çekişmeleri çözmeliyiz. Yapıcı etkileşim yaklaşımım, komşularımız ve diğer ülkelerle kazan-kazan çözümlerinin sağlanmasını güvence altına almaktan geçiyor." "Ne istemediğimizi değil, ne istediğimizi tartışmalıyız" Dünya liderlerinin şimdiye kadar ne istediklerini değil de ne istemediklerini tartışarak çok fazla zaman harcadığına dikkati çeken Ruhani, "Bu, İran'ın uluslararası ilişkilerine özgü bir durum değil. Dış politikanın iç politikayı doğrudan etkilediği bir ortamda dünya liderleri, ne istemedikleri üzerine yoğunlaşarak çözmesi güç belirsizliklerden basitçe kurtulmaya çalışıyor. Oysa ne istediğini açıklamak, çok daha fazla cesaret gerektiriyor. Örneğin tüm tarafların, bizim nükleer programımız ile ilgili istemedikleri açık. Aynı dinamik, Suriye'ye rakip yaklaşımlarda da açıkça belli oluyor. Bu yaklaşım, soğuk anlaşmazlıkların sıcak çatışmalara dönüşmesini engellemek için yararlı olabilir. Konu ister Suriye ile ilişkiler, isterse İran'ın nükleer programı ya da İran'ın ABD ile ilişkileri olsun hep daha fazlasını hedeflemeliyiz. Olayların daha kötüye gitmesini engellemeye odaklanmak yerine, her şeyin daha iyi olması için neler yapılabileceğini düşünmeli ve tartışmalıyız. Bunu başarmak için ihtiyacımız olan tek şey, ne istediğimizi açık ve net olarak açıklamak cesaretini toplamak ve bunu eylemde bulunmak için gerekli siyasi istenç ile desteklemek. İşte yapıcı etkileşim yaklaşımımın özü budur" dedi. BM Genel Kurulu toplantılarına katılmak üzere New York'a gidecek olan Ruhani, mevkidaşlarına İran'daki seçimin sunduğu fırsattan yararlanmaları çağrısında bulundu. Almanya, İran'ın Suriye konusundaki arabuluculuk teklifini olumlu karşıladı Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert, Ruhani'nin Suriye'de rejim ile muhalefet arasında arabuluculuk yapma teklifi ile ilgili olarak, "Bu rejimin üzerinde kim etki yapabilirse onu hoş karşılarız" dedi. Ruhani'nin izleyeyeceği politika ile ilgili olarak da Seibert, Ruhani'nin sözlerini eylemlerinin takip etmesi gerektiğini belirterek, ''Açıklanan ılımlı politikanın gerçekten olumlu bir şekilde uluslararası işbirliğine yansıması gerekiyor'' ifadesini kullandı.