ŞADİ: "KIBRIS'IN TÜRK VE RUM'UNUN ORTAK YAZGISI ADA'DA BERABER YAŞAMAKTIR. AKILLI OLURSAK, HER İKİ TARAF OLARAK, GEÇMİŞİN YANLIŞLIKLARINI BİLEREK BİR DÜZEN KURARSAK BU DÜZEN YÜRÜR"
ÇIRALI: "ÇÖZÜME HERKESİN, HEM KIBRIS TÜRK TOPLUMUNUN HEM DE RUM TOPLUMUNUN İHTİYACI VAR"
"ÇÖZÜM, İKİ TOPLUMUN DA MENFAATİNE OLACAK. EKONOMİK ANLAMDA DA BÜYÜK GETİRİLERİ OLACAĞINI İKİ TARAF DA KABUL EDİYOR"
ÇERKEZ: "ÜZERİNE EKONOMİ KURACAĞIN, ÜRETİM YAPACAĞIN, KATMA DEĞER YARATACAĞIN TOPRAĞIN MÜLKİYETİ BELLİ DEĞİLSE BU, EKONOMİYE BELİRSİZLİK OLARAK YANSIR VE BELİRSİZLİK OLAN EKONOMİLERDE BÜYÜME ÇOK YAVAŞ OLUR"
"ÇÖZÜM, RUM TARAFININ DA İHTİYACI HALİNE GELMİŞTİR ÇÜNKÜ ÇÖZÜM OLMADAN BU HİDROKARBON YATAKLARINDAN NE GÜNEY NE DE KUZEY FAYDALANABİLECEKTİR"
Kıbrıs'ta yürütülen müzakere sürecini değerlendiren iş adamları, izolasyonlar ve ekonomik krizler sebebiyle ciddi sıkıntılar yaşandığı Kıbrıs'ta çözümün her iki kesim için de ihtiyaç haline geldiğini belirtti.
Kıbrıs'taki ekonomik duruma ve Şubat 2014'te imzalanan ortak açıklama sonrasında yeniden başlayan müzakere sürecine ilişkin AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Kıbrıs Türk İşadamları Derneği (İŞAD) Yönetim Kurulu Başkanı Metin Şadi, "müzminleşmiş bir yara" haline gelen Kıbrıs sorununun artık çözülmesi ve Kıbrıs Türklerinin yeniden uluslararası platforma dönmesi gerektiğini söyledi.
"Önümüzde büyük imkanlar vardır. Bu imkanlar hem ülkemizin insanlarına hem Türkiye insanına hem de çevre ülkelere büyük faydalar getirecektir" ifadesini kullanan Şadi, çözümün her iki kesimin de menfaatine olduğunu vurguladı.
Şadi, başta Suriye olmak üzere Akdeniz'in çevresindeki pek çok ülkede karışıklık yaşandığını, anlaşmaya varılması halinde Kıbrıs'ın bir çekim merkezi haline geleceğini belirtti.
Çözümün her iki taraf için de yeni iş imkanları yaratacağının altını çizen Şadi, "Türkiye, Kıbrıs'ın ekonomisinin gelişmesinde olmazsa olmazdır. Bunu Rum iş adamları da kabul etmektedir" diye konuştu. Şadi, çözüme varıldığı takdirde her iki tarafın da Türkiye ile çok büyük ekonomik işbirliği içinde olacağını söyledi.
Şadi, Kıbrıs'ın enerji transit merkezi olma potansiyeline işaret ederek Ada çevresinde bulunan doğal kaynakların ancak uzlaşı ortamında Ada halkının kullanımına sunulabileceğine dikkati çekti.
Halihazırdaki Kıbrıs Türk ekonomisinin hizmet sektörü ağırlıklı olduğunu hatırlatan Şadi, çözümle Kıbrıs Türklerinin üreteceği malın uluslararası pazarlara ulaşacağını, üretim ve nakliye maliyetlerinin düşeceğini ifade etti.
Şadi, turizm ve eğitimin Kuzey Kıbrıs için önemli gelir kaynakları olduğunu belirterek çözümün turizmi canlandıracağını, Kıbrıs Türk üniversitelerini de uluslararası alanda daha iyi imkanlara kavuşturacağını kaydetti.
"Kıbrıs'ın Türk ve Rum'unun ortak yazgısı Ada'da beraber yaşamaktır. Akıllı olursak, her iki taraf olarak, geçmişin yanlışlıklarını bilerek bir düzen kurarsak bu düzen yürür" diyen Şadi, iş dünyası olarak barışın sağlanması konusunda üzerlerine düşeni yapacaklarını söyledi.
"ÇÖZÜM HERKESİN İHTİYACI"
Kıbrıs Türk Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çıralı da 11 Şubat'ta imzalanan ortak açıklamayla başlayan yeni süreci umut verici bulduklarını belirterek "Çözüme herkesin, hem Kıbrıs Türk toplumunun hem de Rum toplumunun ihtiyacı var" diye konuştu.
Halihazırdaki durumun daha önceki müzakere dönemlerinden farklı olduğuna dikkati çeken Çıralı, Kıbrıs sorunun tüm paydaşlarının çözümden yana irade ortaya koyduğunu vurguladı.
Çıralı, "KKTC olarak vermiş olduğumuz belgelerin kabul edilmemesi ihracatta büyük sorunlar yaratmaktadır" ifadesini kullanarak havaalanları ve limanlarının ambargo altında oluşunun turizmin gelişmesine engel teşkil ettiğini belirtti.
"SERMAYE İSTİKRAR İSTER"
Kıbrıs Türk toplumunun yıllardır uluslararası hukuk dışında ve izolasyonlar altında yaşadığını hatırlatan Çıralı, Güney Kıbrıs'ın da bölünmüşlüğün getirdiği huzursuzluğun yanı sıra yaşadığı ekonomik krizler sebebiyle çözüme ihtiyaç hissettiğini söyledi.
Çıralı, Kıbrıs'ta başta mülkiyet konuları olmak üzere uzun süredir devam eden belirsizlik halinin yerli yaratımcıları bile çekinceli olmaya ittiğine işaret etti. "Çözümden sonra, barış, huzur ve istikrar ortamı, ekonominin, iş insanlarının aradığı ortam hasıl olacak" diyen Çıralı, tesis edilecek huzur ortamının yabancı sermayenin Kıbrıs'a ilgisini de artıracağını dile getirdi. Çıralı, "Çözüm, iki toplumun da menfaatine olacak. Ekonomik anlamda da büyük getirileri olacağını iki taraf da kabul ediyor" ifadesini kullandı.
"VAR OLUŞUMUZ EKONOMİMİZİN GÜCÜNE BAĞLI"
Kuzey Kıbrıs'ın tanınmış iş adamlarından Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KKTO) eski Başkanı Günay Çerkez, çözümsüzlüğün uluslararası ambargolar ve izolasyonlar sebebiyle sadece Kıbrıs Türklerini etkilediğini belirtti.
Kuzey Kıbrıs'a uygulanan ambargoların maliyetleri artırdığını, Kuzey Kıbrıslı iş adamlarının kredi bulmakta ve ürünlerini dış piyasalara ulaştırmakta zorluk yaşadığını anlatan Çerkez, çözümle ilgili en önemli konunun Kuzey Kıbrıs'ın ekonomisinin en kısa zamanda Güney'in seviyesine çıkması olduğunu kaydetti.
"Kıbrıs Türkü'nün ada üzerindeki var oluşu ekonomimizin ne kadar güçlü ve rekabet edebilir oluşuna bağlıdır. Dolayısıyla bizim daha üretken, daha verimli çalışmamız lazım. Ülke olarak rekabet edebilirliğimizi artırmamız lazım. Zaman içerisinde, inovasyona dayalı rekabet edebilirliğe geçmemiz lazım. Çünkü küçük ülkelerde yapılabilecek şeyler kısıtlıdır" diyen Çerkez, Türkiye'den gelecek su ve elektriğin Kuzey'in rekabet edebilirliğine katkı sağlayacağını söyledi.
"İŞ DÜNYASINA DÜŞEN BÜYÜK GÖREVLER VAR"
Kıbrıs sorununun ekonomik etkilerine de değinen Çerkez, mülkiyet konusundaki belirsizliğin doğrudan ekonomiye yansıdığına dikkat çekti. Çerkez, "Üzerine ekonomi kuracağın, üretim yapacağın, katma değer yaratacağın toprağın mülkiyeti belli değilse bu, ekonomiye belirsizlik olarak yansır ve belirsizlik olan ekonomilerde büyüme çok yavaş olur" değerlendirmesinde bulundu.
Olası çözümde iki tarafın ekonomisinin kontrollü bir şekilde birleştirilmesinin büyük önem arz ettiğini ifade eden Çerkez, "Çözümden önce bize düşen çok büyük görevler vardır: Süratle gerek uluslararası standartlara gerekse üretim metotlarına, AB standartlarına uyum sağlamamız lazım" diye konuştu. Çerkez, bunun geçiş sürecini kısaltacağına da dikkat çekti.
"ÇÖZÜM İHTİMALİ DAHA YÜKSEK"
Önceki dönemlerle kıyaslandığında halihazırdaki süreçte çözüme daha yakın olunduğunu kaydeden Çerkez, "Kıbrıs'ta ilk defa bütün paydaşlar kazan-kazan prensibine göre faydalanacağından dolayı, bu defa bütünlüklü çözümün olma ihtimali daha önceki yıllara göre çok daha fazladır" dedi.
Çerkez, Ada'nın stratejik ve jeopolitik konumu nedeniyle AB ve ABD'nin yanı sıra Rusya ve Çin'in de Kıbrıs sorunu ile yakından ilgilendiğine dikkat çekti.
Ada etrafında hidrokarbon yataklarının keşfedilmesiyle de sorunun yeni bir boyut kazandığını belirten Çerkez, "Çözüm, Rum tarafının da ihtiyacı haline gelmiştir çünkü çözüm olmadan bu hidrokarbon yataklarından ne Güney ne de Kuzey faydalanabilecektir" ifadesini kullandı.
Çekez, dünya genelinde yaşanan çatışma ve sıkıntılar sebebiyle uluslararası toplumun Kıbrıs sorununun çözümüne eskiye nazaran daha fazla önem verdiğini söyledi. Uluslararası çevrelerin Akdeniz'de bir başarı hikayesi arayışında olduğunu kaydeden Çerkez, bunun da en kolay, sıcak çatışma olmayan, birkaç defa çözüme yaklaşmış Kıbrıs'ta başarılabileceğini sözlerine ekledi.