Zamanın ve uzayın boşluğunda, koşar adım sona ve sonsuza doğru yol alırken… Yaşlanmanın verdiği hüzün, umutsuzluk; Ve artık büyük beklenti ve umutların hayal olduğu o alaca karanlık dehlizine doğru uçmakta olduğumuzun farkındayız… Böyle bir sonun varlığını, insan yaşlanınca fark ediyor nedense! Kabul etmekte zorlansak da, Her göçüp gidenin ardından, kendimize ait bir soğuk çukurun varlığı bizi dehşete düşürüyor! Tesellisi vardır elbet! Hayallerimizde; gençliğimizin sorumsuz ve sorunlu yıllarına geri dönmek! Sorumsuz yıllar! Evde bekleyenimizin olmadığı,” nerede Şam, orada akşam” delilikleri ile dolu günler, geceler! Terli, ıslak, küf kokulu odalarda geçen uykusuz, yorgun geceler… İşte; Gençliğimizin bir kesiti, 1965’li yıllarda Lefkoşa’nın Türk bölgesindeki daracık yollarda ve mahallelerde geçti! Şener’i, Erol’u, Yaşar’ı, Ziya’yı, Hasan’ı, Kaya’yı ( Çanca) o zaman tanıdım. Şener’in kardeşlerini… Mehmet’i, Osman’ı, Mustafa Tangül’ü ve geçen gün kaybettiğimiz saygıdeğer bilge insan Kemal Akıncı’yı… AKIN gazetesini çıkardığı yıllardı… Ciddi, vakur ve sessiz duruşu ile, derin saygı duyduğumuz Kemal Abimiz, koltuğunun altında bir tomar gazete ile AKIN basımevinin bulunduğu küçük mekana girerken, biz Şener’le birlikte diğer arkadaşlarımız sessizliğe bürünür, susardık. Sigaralarımızı telaşla söndürdüğümüzü anımsıyorum! Çok az ve sessizce konuşması hepimizi etkilemişti. “Bu adam niye çok az konuşur? “ diye hep düşünürdüm… … ve onu tanıdıktan sonra, aslında az söz ile, olanı – biteni anlatmanın da mümkün olduğunu anlıyorduk! Benim, Şener’in, Erol ve Yaşar’ın kaderini değiştiren adamdı Kemal AKINCI… Bir gün bize; “ Sovyetler Birliği hükümetinin Kıbrıslı öğrencilere burs verdiğini, Rum kesimindeki Sovyet Büyükelçiliğine başvurabileceğimizi “ söylemişti. Türkçeye çevirilerini yaptığı Rumca gazetelerindeki ilanlardan öğrenmişti o da… Ve Kemal AKINCI’nın sayesinde Sovyetler Birliğine okumaya giden ilk Kıbrıslı Türkler oluyorduk! Gidişimiz de, dönüşümüz de” olay “ olmuştu buralarda! Hayatta iken sessiz, suskun; fakat ağırbaşlı, vakur duruşları olan insanların ölümü de öyle sessizce Olur! Sayın Kemal Akıncınınki gibi… Sevgili Şener, Osman ve Mehmet Levent kardeşlerin üzüntülerini paylaşır, onlara başsağlığı dilerim… Tanrının rahmeti seninle olsun; Işıklar içinde yat saygıdeğer, yüce insan Kemal Akıncı…