İskoçya Bölgesel Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon, bir anlaşmaya varılamaması halinde İngiltere’nin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasının (Brexit) ertelenmesi çağrısı yaptı.
İngiliz kamu yayın kurululu BBC’ye konuşan Sturgeon, İngiltere’nin AB ile sürdürdüğü Brexit müzakerelerinde ayrıntılı bir anlaşmaya varılamaması durumunda, ülkenin 29 Mart 2019’daki resmi ayrılık tarihinde AB’yi terketmesinin “gözleri bağlı bir şekilde uçurumdan atlamak” olacağını söyledi.
“Anlaşmasız ayrılık bence kabul edilebilir bir seçenek değil” ifadesini kullanan Sturgeon, şunları kaydetti:
“Eğer parlamentonun önündeki seçenek buysa, bence İngiltere’nin 50. maddenin öngördüğü süreyi uzatması bütün ülkenin çıkarına olur. Böylece tava ile ateş arasında tercihte bulunmak yerine, diğer seçenekler de doğru dürüst değerlendirilebilir.”
İngiltere Başabakanı Theresa May daha önce yaptığı açıklamada ertelemenin İngiltere için bir seçenek olmadığını söylemişti. May, dün Salzburg’da yaptığı basın toplantısında da İngiltere’nin anlaşmasız ayrılık için de hazırlık yaptığını kaydetmişti.
“MAY KÜÇÜK DÜŞTÜ”
Öte yandan İngiliz basını dün gerçekleşen Salzburg zirvesine bugün geniş yer ayırdı.
Brexit yanlısı The Sun, AB liderlerinin İngiltere’nin Brexit planına yapılan itirazları “AB’nin pis fareleri” başlığıyla manşetine taşıdı. Gazete AB liderlerinin Theresa May’i kendi arzu ettikleri koşullara yaklaşmaya zorlamak için reddetmekle, “gangsterler” gibi davrandığını yazdı.
Sol liberal eğilimli The Guardian ise May’in Salzburg’da “küçük düştüğünü” savundu. “AB liderlerinin ‘Planın işlemez’ dediği May küçük düştü” manşetini atan gazete, Brexit planı suya düşmüş görünen May’in liderliğinin de sallantılı hale geldiğini yazdı.
“AB’nin planını reddettiği May küçük düştü” başlığını kullanan The Times da May’i kendi partisi içindeki sert Brexitçi milletvekillerinin isyanının beklediğini ileri sürdü.
Brexit taraftarı bir diğer gazete Daily Mail ise May’in AB liderlerine yanıtını öne çıkardı. “Öfkeli May: Anlaşmasız ayrılığa hazırız” manşetini atan gazete, May’in İngiltere’nin AB ile herhangi bir anlaşmaya varmadan da birlikten ayrılabileceği şeklindeki sözlerinin altını çizdi.
Dün gerçekleşen AB Gayriresmi Zirvesi’nin ardından AB Konseyi Başkanı Donald Tusk AB ve İngiltere arasında henüz uzlaşı sağlanamamış konuların olduğunun altını çizerek, “Özellikle temel özgürlüklerimiz ve AB iç pazarının korunması gibi nedenlerden ötürü biz ‘İngiltere’nin yeni Brexit yaklaşımının’ bu konuları içeren kısmını eleştiriyoruz.” ifadesini kullanmıştı.
“YENİ YAKLAŞIM” KRİZ GETİRDİ
İngiliz hükümeti, 6 Temmuz’da açıkladığı yeni müzakere yaklaşımında, AB ile özel serbest ticaret ve gümrük anlaşmaları yapılmasına kapı aralamıştı. May, Kuzey İrlanda konusunda tarafların mutabık kaldığı bir çözüme ulaşılmadıkça İngiltere’nin belirsiz bir süre için bütün olarak Gümrük Birliği içinde kalmasına yol açacak bir “tedbir” maddesini de kabul etmişti.
Yeni yaklaşımın ilanını takip eden günlerde Brexit Bakanı David Davis ve Dışişleri Bakanı Boris Johnson, peş peşe görevlerinden istifa etmişti.
İngiltere, Haziran 2016’da yapılan referandumla yüzde 48’e karşı yüzde 52 oyla AB’den ayrılma kararı almış, 29 Mart 2017’de de Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesini işleterek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı.
Haziran 2017’de başlayan müzakerelerde taraflar, geçen yılın sonunda İngiltere’nin AB bütçesine taahhütlerinden kaynaklanan yüklü bir “ayrılık ücreti”nin ödenmesi ile vatandaş haklarının da aralarında yer aldığı bir dizi konuda ön anlaşmaya varmıştı.
Müzakerelerin sonunda bir anlaşmaya varılsa da varılmasa da İngiltere 29 Mart 2019’da AB’den resmen ayrılmış olacak.
İngiliz hükümeti son 2 aydır ülkenin AB ile herhangi bir anlaşmaya varılmadan birlikten ayrılması seçeneğine yönelik hazırlıklarına hız verirken, uzmanlar bunun İngiliz ekonomisi üzerinde yıkıcı etkileri olacağı uyarısında bulunuyor.
İSKOÇYA
İskoçya’da 2014’de yapılan bağımsızlık referandumunda yüzde 55 ile İngiltere ile birlik içinde kalma kararı çıkmıştı. Sonuçta, İskoçya’nın İngiltere’den ayrılması durumunda AB’den de ayrılmış olacağı şeklindeki propaganda etkili olmuştu.
Brexit referandumunda yüzde 62 oranında AB’de kalınmasından yana oy kullanılan İskoçya’da, ülke genelinde Brexit tarafının kazanmasının ardından bağımsızlık talepleri yeniden yükselmeye başlamıştı. İngiltere’nin AB’den anlaşmasız bir şekilde ayrılması halinde İskoçya’daki bağımsızlık hareketinin güçlenmesine kesin gözüyle bakılıyor.
İngiltere, İskoçya, Galler ve Kuzey İrlanda Londra’daki merkezi hükümetin yönettiği Birleşik Krallık çatısı altında yer alıyor.