Teknolojiyi geliştirmek ve ticarileştirmek için bir şirket kuran araştırmacılar şimdi diğer hastalıklarda ortaya çıkan sitokin fırtınalarına dair klinik deneyler yapmayı hedefliyor.
Bunun yanı sıra profesör, Malka'yla birlikte kefirle başka deneyler de yaptıklarını ve bu moleküllerin hastalık yapan bakterilerle savaşma potansiyeline sahip olduğunu düşündüklerini aktardı.
Araştırmacılara göre moleküller, örneğin kolera etken maddesinin hastalığa neden olma yeteneğini (virülans) önemli ölçüde azaltabildiğini de gösterdi. Zira bakteri hücreleri arasındaki iletişimi bozabiliyorlardı.
Jelinek bunu şöyle açıkladı:
Bu, insandaki hastalık yapıcı bakterilerin virülansının, yoğurt veya kefir gibi probiyotik süt ürünlerindeki moleküllerle azaltılabileceğinin ilk göstergesi.
Öte yandan, Jelinek ve Malka'nın araştırması, yoğurdun Kovid-19'a etkisinin incelendiği ilk çalışma değil.
Temmuz 2020'de Fransa'daki 25 kişilik bir araştırma ekibi, Kovid kaynaklı ölüm oranlarının düşük olduğu ülkelerde halkın, fermente gıdaları bolca tükettiğini ortaya koymuştu.
Ekip Yunanistan, Bulgaristan ve Türkiye gibi yoğun miktarda yoğurt veya kefir tüketen ülkelerde ölüm oranlarının düşük olduğunu ifade etmişti.