Güney Lefkoşa’da Kıbrıslı Türklere karşı bir grup Rum gencinin gerçekleştirdiği saldırılar sosyal medyada gün boyunca tartışıldı. Özellikle Facebook üzerinden yapılan tartışmalarda, Kıbrıslı Türklerin aşırı milliyetçi bir grup gencin gerçekleştirdiği eylemleri Rum toplumunun geneline mal etmemesi, Kıbrıs Türk toplumunun milliyetçilik ve ırkçılık konularında algısının ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha kanıtladı
Kıbrıs’ta uzun yıllardır milliyetçi ideolojinin okul müfredatları doğrultusunda öğrencilere aşılanması, çocuk yaşlarda sayılabilecek gençlerin kendilerine öğretilen tek taraflı tarih içerisinde “farklı” olanı düşman olarak görmesine neden oluyor.
Dün gerçekleşen saldırılarda, çocuk ve gençlerimize milliyetçilik ve ırkçılık içeren öğelerden uzak bir barış eğitimi verilmesinin neden önemli ve zaruri olduğunu bir kez daha kanıtladı.
Çok genç ve öğrenci oldukları gözlemlenen saldırganların, olay yerinde fark ettikleri Kıbrıs Türk plakalı arabalara yaptıkları saldırılar sırasında, olay yerinde bulunan Rum polislerin saldırgan öğrencilere hiçbir müdahalede bulunmamaları ise, dikkat çeken bir başka üzücü nokta oldu.
Olayın gerçekleşmesi sonrasında, Güney Lefkoşa’da yaşanan saldırılar sosyal medya da yoğun bir şekilde tartışıldı.
Yaşanan üzücü olay, Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğu tarafından Kıbrıs Rum toplumuna mal edilmeyerek, eylemi gerçekleştiren gençlerin Rum toplumu içinde küçük bir azınlık olduğu algısının benimsenmesi, Kıbrıs Türk toplumunun ırkçılık ve faşizm konularında algısının ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha ortaya koydu.
Güney Kıbrıs’ta uzun bir zamandır Kıbrıslı Türklere karşı eylemler ve saldırılar düzenleyen aşırı milliyetçi ELAM örgütü ile APOEL taraftarları hakkında yapılan şikayetlere rağmen hiçbir yasal işlemin yapılmaması, Kıbrıslı Türklere karşı yapılan saldırıların Rum polisi tarafından “görmezden gelindiği” algısının oluşmasına neden oluyor.
Çok kültürlü ve farklılıklara saygı üzerine dayalı bir çözüm için yoğun bir şekilde devam eden ikili müzakerelere rağmen, kim oldukları bilinen bu aşırı milliyetçi küçük grupların Kıbrıslı Türkler ve diğer yabancı uyruklu kişilere yaptıkları saldırılar, Kıbrıs Rum toplumunun da, kendi içinde acilen yüzleşmesi gereken bir olgu olarak karşımıza çıkıyor.
Geçtiğimiz hafta sonunu Paris ve Beyrut’taki nefret odaklı saldırıların şokuyla geçiren Kıbrıs Türk halkı, Güney Kıbrıs’ta Kıbrıslı Türklere karşı gerçekleştirilen “ırkçı” saldırılarla haftaya bir başka sarsıntı ile başlamak zorunda kaldı.
Kıbrıs’ın yeniden birleşmesi için çok kritik bir dönemden geçildiği bu günlerde, özellikle bir grup genç tarafından gerçekleştirilen bu şiddet olayları, Güney Kıbrıs otoritelerinin bu konuya ciddi bir şekilde eğilmeleri gerektiğini bir kez daha gün yüzüne çıkardı.
Özellikle Annan planı döneminde ilkokul düzeyinden başlayarak, çocuk ve gençlere milliyetçi ve ırkçı söylemlerden arındırılmış bir barış eğitimi verilmesinin neden gerektiğini gösteren bu saldırılar, iki toplumun yeniden bir arada yaşamaya hazırlandığı bir dönemde, bu konunun üzerine neden acilen odaklanılması gerektiğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Lefkoşa’da sınır kapılarına yakın bölgelerde dün bazı Kıbrıslı Rum öğrencilerle ELAM üyelerinin Kıbrıslı Türklere yönelik saldırısının müzakere sürecine hiçbir katkısı olmadığını vurguladı ve Rum Yönetimi’nden suçluları derhal yakalayarak yargı önüne çıkarmasını istedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, böylesi bir olaya Rum öğrencilerin katılmasını anlamalarının mümkün olmadığını da belirterek, Rum liderliğinin konuya ciddiyetle eğilmesi gerektiğini kaydetti.