Öyle bir ilk yarı seyrettik ki, hani "Bitse de gitsek" deriz ya, aynen öyle idi. İki pas yapamayan, topu arkadaşları yerine rakiplerine atan futbolcuları izleyince, bu 90 dakika zor biter dedim ama ikinci yarıda, özellikle son 20 dakikada öyle bir Lefke izledik ki, "İyi ki gelmişim" dedim.
Aslında ilk yarıda da Lefke atakları vardı. Kemal, Burak ve Arif DTB kalesini yokladılar ama çerçeveyi bulamadılar. Doğan T. Birliği'nde ise Özenç ve Aydın'ın vuruşları üstten dışarı gitti. Bu iki vuruş dışında ilk yarıda DTB'nin rakip kalede pozisyonu yok.
İlk yarıda, her iki takımda da bloklar arasındaki mesafenin uzunluğu, savunmada fazla adamla kapanma düşüncesi, özellikle DTB'nde, topu alanın kaptırana kadar gitmeye çalışması kısır futbolu da beraberinde getirdi.
Tamam anladık; Kenan ve Ahmet Coşkun'un cezaları, savunmada Ahmet Sönmez'in sakatlığı nedeniyle oynamaması DTB için handikap ama Lefke de eksik geldi. Kasım sakat, Aziz cezalı.
Hem o nasıl savunma? Rakip futbolcular, attıkları dört golün dördünün de asistini sağ kanattan yapacaklar, orada oynayan Alpay'ı vızır vızır geçecekler ve kenar yönetim buna tedbir alamayacak. İşin ilginç tarafı, DTB üç değişikliğini yaptıktan sonra bu komik durumlara düştü. Demek ki, girenler çıkanlardan daha kötü oynadılar.
Aydın, golün dışında sahada yoktu. Özenç, bir şeyler yapmaya çalışıyor ama bal yapmaz arı gibi. Selim rakip defans arasında kayboldu. Emin, ağır çekim gibi. Topu ayağına aldığında önce durup bakıyor, o nereye atacağına karar verene kadar rakip kendisini basıp pozisyonunu bozuyor. O, her zaman kanat ataklarında hızla çıkan ve rakip kale içine orta yapan Salih'i ara ki saha içinde bulasın.
Kısaca "DTB oynamadı, sadece Lefke'nin oynamasını seyretti" desek yanlış bir şey söylemiş olmayız.
İlk yarıda Zekai ve Burak ile gol arayan ama atamayan Lefke, ikinci yarıda ileride çoğalarak mutlak gol atmak için oynadı. Semih ve ikinci yarıda oyuna giren Cevher'in onlara katkısı ile pozisyon bulmaya başladılar. Cevher ilk iki golün asistini yaptı. İkinci golü Kemal attı ama tüm arkadaşları ve taraftarları Cevher'i kutlamak için ona koştular. Alpay'ı ve Tunahan'ı çalımlayarak "Al da at" dercesine yaptığı asist gerçekten akıl dolu idi.
Her iki takımı da şampiyonluk trenini kaçırmasına rağmen bunca kalabalık taraftarları tribüne çekebilme başarısını göstermesi nedeniyle kutlamak gerekir. İddiası olsun olmasın, DTB de Lefke'de bunu başaran nadir takımlardan. Biz Çetinkaya'yı da gördük; Şampiyonluk şansı olmadığı sezonlarda tribündeki seyirci sayısı yönetici sayısından bile az olur. Salt bu nedenle bile bu iki takımı kutlamak gerekir.