İsviçre ilk kez 1. Dünya Savaşı ve 2. Dünya Savaşı arasında, muhtemel bir kahve yokluğu için önlem almaya karar vermis ve "acil durum depolarında" kahve stoklamaya başlamıştı.
Savaşlardan sonraki yıllarda da savaş, doğal afet ve salgın hastalık olasılıklarına karşı acil durumlar için kahve depolamaya devam etti.
Ulusal Ekonomik Tedarik'ten sorumlu Federal Büro, geçen hafta "Kahvede neredeyse hiç kalori olmadığı için besinlerin güvence altına alınması hedefimize bir katkıda bulunmuyor" açıklaması yaptı.
Kahvenin acil durumlarda insan hayatının devamı için şart olmadığının duyurulmasının ardından hükümet de, depolama işleminin 2022'de sona ermesinin planlandığı açıklandı.
'Kahveye haksızlık yapılıyor'
Hükümetin daha fazla kahve depolamama planı, tartışılması için kamuoyuna duyuruldu. Son karar Kasım ayında verilecek.
Ancak karara itirazlar var.
Halihazırda depolarda 15 bin 300 ton kahve bulunuyor. Depolamaya son verilmesi kararına karşı çıkanlar, bu kahvenin ülkeye sadece 3 ay boyunca yeteceğini söylüyor.
İsviçre'nin gıda stoklarını denetleyen Reservesuisse, kahve stoğu yapan 15 şirketten 12'sinin depolamaya devam etmek istediğini söylüyor.
Reuters haber ajansına göre bu şirketler yazdıkları bir mektupta, "Hayati önemdeki gıda maddelerinin belirlenmesi için ana kriter olarak kalori hesabı yapılması, kahveye haksızlık oluyor" ifadelerini kullandı.
İsviçreliler ne kadar kahve içiyor?
Binlerce ton kahve stoklayan İsviçre hükümeti, yakın zamanda kahvenin "hayati" olmadığına ve acil durum depolarının kahve için kullanılmaması gerektiğine karar verse de, İsviçre halkı, dünyada en fazla kahve tüketen toplumlardan biri.
İsviçre halkına 'kahve aşığı' demek yanlış olmaz. Uluslararası Kahve Kurumu'na göre ülkede kişi başı yıllık ortalama kahve tüketimi 9 kilo.
Bu rakam birçok ülkeden daha fazla. Örneğin İngiltere'de kişi başı yıllık tüketilen kahve miktarı 3,3 kilo. Türkiye'de ise bu rakam 1 kilonun altında.