Bir bayram daha geldi, geliyor derken bir de bakmışız ki bugün bayram...
Hoş gelmiş sefalar getirmiş...
Ne güzeldir bayram telaşları...Aylar öncesinden başlanılır takvime bakmalar...
Hangi güne denk geldiğini, kaç gün tatil yapacağımızı görür ve bekleriz.
Ne varsa yine de o eski bayramlarda varmış, siz bakmayın şimdiki bayramlara...
Uzun zaman önce bayramlar benim için miladını bitirmişti. Adaya kesin dönüşten sonra ufak tefek vesileler ile tekrar hayatıma giriş yaptı. Tam güzelce bunun keyfini çıkartırken bu sefer de babamı kaybettim...
Demek ki bayramlar o uzun zaman önceki yerinde mutluymuş...Bayramlara,“aile ile bayramları kutlamak güzeldir” diyerek anlam yükleyince yine başa döndük. Bugün size samimi bir şekilde bayram hakkındaki itiraflarımı yapacağım. Belki de az da olsa birkaçınız benim gibi düşünüyor.
İtiraf ediyorum. Ben bayramları sevmiyorum. Hatta mümkünse bayram günü yataktan çıkmadan uyumak istiyorum. O gün odamın perdelerini bile açmadan uyumak, uyanmak...Belki bir kahve içip tekrar uyumak istiyorum. Kahve derken, dört tane türk kahvesi, iki tane neskafe falan...
İtiraf ediyorum. Bayramlar benim için en güzel yıllarını bundan çok uzun yıllar önce yaşadılar ve bitirdiler...
İtiraf ediyorum. Bayramlarda sürekli cep telefonuma bakıp “mesaj geldi mi, gelmedi mi, aradılar mı, aramadılar mı” diye beklemek eyleminin o kabus halinin bana verdiği dayanılmaz işkence halini çekemiyorum artık.
Yüzlerce kafaya takmama ile ilgili kitap okusam bile maalesef kafaya takıyorum, böyle özel günleri...
İtiraf ediyorum. Üzülüyorum bayramlarda...Hatta belki size çok garip gelecek ama bayram gelmeden bayramı daha çok seviyorum. O bekleyişi, o heyecanı, bayram sofralarını...Neler pişecek, neler verilecek gibi o güne ait özel tatların heyecanını seviyorum...Ne zaman günler yanaşıyor işin rengi değişiyor. Bedenimdeki bütün savunma mekanizmaları taarruza geçiyor.
Ve dengem, psikolojim bozuluyor. İkide bir de sudan nedenlerle sulu gözlü bir kadın haline geliyorum. Ağlamayı hiç sevmiyorum buna rağmen sular seller misali ağlama krizlerine giriyorum. Ağladıkça rahatlıyorum, bu da güzel bir paradoks...
Bu yıl karar aldım...İlk defa bayramda sabah uyanıp bayramlaşmalara katılmak yerine evimde uyumaya karar verdim. Dinlendikten sonra severek gittiğim aile büyüklerime uğrayacağım, onlarla hoş ve güzel vakit geçireceğim.
Keyfime göre, kafama göre hareket edeceğim... Belki Resa Budak pastanesine giderim. Nostalji yaşamak istersem...
Belki fuar alanına da gideriz kuzenlerim ile... Yine çocukluğumuzun bayramlarını hatırlamak için...Uçaklara binip o şen çocukça kahkahalarımızı atıp babamın da bizimle olduğunu hissederiz...
Hadi bir kez daha adeti bozmayalım ve hepinize iyi bayramlar diliyorum...