Dünyada ve ülkemizde kanser vakalarında hızlı bir artış yaşanıyor. Sağlıksız beslenme, stres, sigara, obezite, çevresel ve mesleki maruziyetler kanserden sorumlu tutulan suçluların başında geliyor. Ancak uyku problemlerinin de hastalığı tetikleyici riskler arasında yer aldığını hatırlatan Biyokimya ve Anti-Aging Uzmanı Dr. Ayşegül Çoruhlu, uyku ve kanser ilişkisini şöyle açıkladı…
Kanserli hücreler geceleri nasıl ‘normal hücrelere' dönüşür?
Bazı kanser türlerinde kanserli hücreler; gündüz kanser hücresiyken, gece normal hücre gibi davranır. Yani bunlar part-time yani yarı zamanlı çalışan kanser hücreleridir. Biz uyurken onlar da uyur. Bu duruma en çok solid tümör denen kanser türlerinde rastlanır. Örneğin meme kanseri solid tümördür. Kanserli hücrelerin nasıl part-time çalıştığının anlaşılması için öncelikle bunların enerji üretimlerinden bahsetmek isterim. Normal hücreler, enerjilerinin yüzde 90-95'ini oksijen kullanarak üretir. Zaten nefes almamızın amacı da budur. Bu üretimde yakıt olarak hem şekeri hem yağı kullanabilirler. Normal hücreler enerjilerinin sadece yüzde 5'ini oksijen kullanmadan, sadece şekerden enerji üretirler. Kanser hücreleri bir kısmı ise bu oranı tersine çevirir. Enerjilerinin yüzde 90-95'ini şekerden oksijeni kullanmadan üretirler. Normal hücrelerde, oksijen varken enerji üretimi gerçek bir ‘yanma' olayıdır. Yiyeceklerden gelen enerji oksijenle yakılır. Oksijeni kullanmamak ise yanma değil bir tür ‘turşulaşma' yani fermentasyon olayıdır. Sonucunda da laktik asit üretilir. Kanser hücresinin bu şekilde enerji üretmesinin amacı, çok hızlıca bolca enerjiyi şekerden sağlayabilmesidir. Bu enerjiyi kendini çoğaltmak için kullanır. Ayrıca ortamda oksijen olsa bile onu normal hücrenin yaptığı gibi yiyecekleri yakma işinde kullanmaz. Sağlam hücreyi kanserleştirince onu kendini çoğaltacak fabrikaya çevirir. Zaten böyle büyür ve metastaz yapmaya başlar. Bilimsel çalışmalara göre, kanser hücrelerinin bazıları gündüz ışık varken oksijensiz fermantasyon durumunda çalışırken, gece uykuda normal hücre gibi çalışmaya döner. Yani uykudayken oksijeni enerji üretme işine geri sokar. Bu durum kanser hücresinin o an için ‘normal' hücre olması demektir. Kendini çoğaltması durur, metastaz kapasitesi azalır. İşte bu tip kanser hücrelerine part-time kanser hücreleri denir. Asıl sorumuz, bu hücrelerin neden gündüz kötü çocukken, gece uslu durmaya karar verdikleridir. Sorunun cevabı uykuda yatar.
Melatonin hormonu nasıl artırılabilir?
Melatonin gecenin hormonu olarak bilinir ancak üretilmesi için emir sabahtan verilir. Bunun için vücut sabahtan serotonin üretir. Serotonine ‘gündüzün melatonini' diyebiliriz. Çünkü gece serotonin melatonine dönecektir. Bu durumda melatonin için önce serotonini garantiye almak gerekir. Dolayısıyla her gün sabah güneşiyle uyanmak lazım. Güneş ışığına gözlüksüz ve camdan değil direkt temas etmek gerekir. Sabah ne kadar erken bunu yaparsak melatonin üretimi o kadar garanti olur. Serotonin hammaddesi triptofan için muz, hindi, bitter çikolata, kakao gibi besinler tüketmeliyiz. Serotoninin temel üretim yerlerinden biri bağırsaklarımızdır. O halde bağırsak sağlığının, bağırsak mukozasının sağlamlığı uyku için de önemlidir. Serotoninden melatonin hammaddesini yaptık ama üretilmiş olanı da gece boş yere kaybetmemek lazım. Işık varsa melatonin yoktur. Saat 21:00 sonrası parlak ev ışıkları, telefon, bilgisayar ışıkları melatoninin baş düşmanıdır. Mesela gece yarısı uyanıp yarım dakika telefonunuza bakarsanız, mevcut melatoniniz anında yüzde 40 azalır. Evdeki ışıkları kısmak, renklerini sarı, turuncuya çevirmek, telefonların gece ekran filtresini açmak bir yere kadar melatonini korur. Melatoninin yaşla üretimi azalır. Bu nedenle uykusuzluk sorunu olan ileri yaştaki kişilerde melatonin desteklenmelidir.
Nelere dikkat edilmeli?
İyi bir uyku için her gece geç yemeden, hatta hiç yemeden saat 23:00'ten önce yatın. Yatak odanızın havalandırılmış ve zifiri karanlık olmasına dikkat edin. Yatağınız, yorganınız ve yastığınız sağlıklı malzemeler içersin. Uykuda dişlerinizi sıkıyorsanız yatmadan önce magnezyum alın. Ağızdan değil burundan nefes alarak geceyi geçirin. Sabah güneşiyle uyanın.