İyi güzel de tazminatları kim ödeyecek?

Derviş DOĞAN

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Barış Burcu olası bir çözümün tazminat ağırlıklı olabileceğine dair ip uçları veriyor şu sıralar. Bir de çözümle birlikte verilmesi kuvvetle muhtemel toprak parçasından bahsediyor. Bunlar doğru tespitlerdir elbette. Hatta çözümün en hassas noktalarıdır. Toprak konusu zaten herkesin üç aşağı beş yukarı tahmin edebileceği bir gerçeklikti. Lakin tazminat konusu hala mualakta. Adeta bilinmeyenli bir denkelem. Malum adada olası bir çözümün maliyeti olacak. Bu maliyet nasıl ve kimler tarafından karşılanacağı konusu bugün için bilinmiyor. Haliyle bu durum birçok insanı korkutuyor. Tedirgin ediyor. Zira düşünün ki insanlar 40 küsur yıl önce evlerinden, yerlerinden işlerinden, güçlerinden olmuşlar. Sonra tekrar yeniden hayata tutunmaya çalışmışlar. Sıfırdan.. Kimisi daha çok tutunmuş, kimisi daha az. Lakin sonuçta herkes kendine göre adil olmasa da bir düzen kurmuş. Şimdi bu insanlara yeniden bir düzen kurun, derseniz o insanlar sizce ne yapar? İşte bunun içindir ki, bu kafa karışıklığı yaratan mevzular insanların anlayabileceği bir dil kullanılarak onlara anlatılmalıdır. İlk söz hakkı mülk sahibinindir, ama kullanıcının hakları da korunacak mevzusu bu mualaklığı açıkçası gidermiyor. Dolayısı ile çözümün finansmanı nasıl sağlanacak? Bu sorunun ağırlıklı olarak tazminatlarla çözüleceği gerçeğinden hareketle, söz konusu tazminatların kimleri yükümlülük altına sokacağı mevzusuna da bir açıklık getirilmelidir diye düşünüyorum. Bu tazminatlar kullanıcıların cebinden mi çıkacak? Yoksa bu çözümü destekleyenlerin ortaya koyacağı bir finansal kaynakla mı gerçekleşecek? Şu ana kadar uluslararası toplulukta adada olası bir çözüme finasal destek vereceğini net olarak söyleyen herhangi bir ülke olduğunu bilen var mı? Arada çıkan ve hiçbir şekilde bağlayıcılığı olmayan birkaç cılız açıklamanın dışında ben duymadım. Peki o zaman bu tazminatlar kullanıcılar tarafından mı ödenecek? Olası bir çözümde öngörülen bu mudur? Bence konunun halka lafı dolandırmadan açıklanması gereken kısmı budur. Neden? Çünkü adanın Kuzey'inde bir yapı kuruldu. Ve dendi ki bu yapı bizim haklarımızı, hukukumuzu teminat altına alacak devlettir. İşte bu devlet bize koçan verdi bedelini tahsil etti. Bu koçanları meşru kıldı. Devlet garantisinde olduğunu söyledi. Mal sattı. Mülk sattı. Puan satın aldırdı. Tahsis dedi, ücret aldı. Eş değer dedi tapu verdi. Güvendik. Ev yaptık. Satın aldık. Tarla aldık. Toprak aldık vs. Bunlara bedeller ödedik. Çünkü devlete güvendik. Peki şimdi ne olacak? Mal sahibi gelecek ilk söz hakkını doğal olarak kullanacak. Malı için öngördüğünü söyleyecek. Adı üstünde ilk söz sahibi mal sahibidir. Kullanıcı diye tabir edilen ise yıllardır bir yalanın içinde yaşayan. Böyle olmasını hiçbir zaman arzu etmeyen. Bu sonun zoraki bir parçası yapılan. Oturduğu evin arazisine para ödeyen, inşaat yapan, ya da bulduğu evin yıllardır bakımını yapan onaran üzerine para harcayan ve kendi sınırları içerisinde devlet olduğuna inandığı otoritenin koçanını alandır. Şimdi söyleyin bakalım. Bu tazminatları kim ödeyecek?