Ekonomik ve politik şiddete maruz kalan toplumların en önemli özelliğidir kendi içerisinde birbiri ile didişmesi. Empati duygusunu yitirmek, herkesi bir tehdit gibi algılamak ve güven duygusunun kaybedilişi kaçınılmaz olarak büyük bir nefret ve hınç kültürünü doğuruyor. Bunu ikili ilişkilerden tutun da akademiye, ticarete ve siyasete kadar her alanda gözlemlemek mümkün. Baksanıza tam bir toplumsal şizofreni örneği; asker ve bomba yığınağı haline getirilmiş, yedi bayrağın dalgalandığı kaşık kadar toprak parçası üzerinde herkes karşıt görüşte olanı yok sayarak bireysel hak ve özgürlüklerden bahsedebiliyor. Örneğin birileri bundan rahatsız olup din kurmunu kullanarak farklı yöntemlerle bölmeye çalışsa da özellikle geçen beş yıllık süreçte baskı ve şiddet altındaki Kürt Halkı’nın yaşadığı büyük uyanış ve dirilişe şahit oluyoruz. Geçmişteki aşiret kavgalarının, kan davalarının yerini büyük bir dayanışmanın aldığını görmek imrendirici bir durum. Keşke biz Kıbrıslılar da böyle bir uyanışı yaşayabilseydik..
Son dönemde karşıt gruplar arasında yaşanan çatışma ve linç kültürünü gün yüzüne çıkaran olaylarda ele geçirilen sopa, kesici ve delici aletler faşizmin korkudan beslendiğinin en büyük kanıtı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. Bu öğrencilerin parasını alırken, her ay kirayı bankaya istiflerken sıkıntı yok ancak sorun yaşandığı zaman “ bizden değiller, gitsinler kendi meleketlerinde dövüşsünler” gibi akıl almaz mantık yürütme özelliğimizi bir kenara bırakmanın zamanı gelmedi mi? Belli ki yüksek öğrenimde sadece akademik becerilere odaklanıyor, gençlere demokrasi kültürünü aşılayamıyor ve fikirleri ile kendilerini ifade etmeyi öğretemiyoruz çünkü üyeleri arasındaki güven bağları kurutulmuş bir toplum olarak bunu biz de bilmiyoruz. Örgütlü olmak ve özgürlüklerin sindirilmesi demokratik toplumların en güzel özelliği olması gerekirken bir haftadan beridir kendi ideolojisini savunduğunu sanarak diğeri için kin kusmayı ve nefret söyleminde bulunmayı kendinde hak görenlerin arabasında sopa, kesici ve delici alet bulunan gençlerden daha tehlikeli olduğu apaçık ortada. Zira bu çirkef kokan söylemler sadece sosyal medya ile sınırlı kalmamaktadır. Ne yazık ki bunu yapanlar ekran önünden kalkıp sokağa çıktıkları zaman da bu körlük ve sanal nefret gruplarının normlarına karşı geliştirdikleri aidiyet duygusu devam etmektedir. En küçük kıvılcımda parlayacak bir gaz sızıntısı içerisinde yaşamanın verdiği güvensizlik duygusu hepimizi hasta ediyor, öfkelendikçe lime lime parçalanıyor ve yalnızlaşıyoruz. Daha da önemlisi ülke ekonomisi adına bindiğimiz son dal olan üniversitelerin çökertilmesine yönelik provoke edilen olaylara elimizde benzin bidonu ile koşuyoruz. (#bknz. #kktc)
- Aydınlığında kanaviçe işlenecekmişcesine şehirler arası yollara 10 metre ara ile dikilen ışıklandırma direklerinin bulunduğu ülke. (#bknz. #kktc)
- Patates tarlası modeli yola sahip olan ancak New Jersey tipi bariyer yapılacak diyar. (#bknz. #kktc)
- Yağmur yağdığı zaman korku ve paniğe kapılan toplum. (#bknz.#kıbrıslıtürkler) (#bknz. #kktc)
-