Kahpe Umursamazlık…

Kıvanç BUHARA

İnsanın kanına girmeye görsün; Girdi mi, bütün kanını süzüp alsan, tümden değiştirsen söküp atılması mümkün olmaz… İlikteki kan hücrelerinin genetiğine girer, tahrip eder, orada oturur kalır! Bu arada insanın beynini de esir alan bu musibet ne olabilir? Alkol mu? Uyuşturucu mu? Nikotin mi? Kanser hücresi mi? Yukarıda not ettiklerimin hiçbirisi değil aslında! Alkolizmin de, uyuşturucu bağımlılığının da çaresi var! Uzman kadroların görev alacağı bir tedavi ve rehabilitasyon merkezinde bu illetlere bağımlı yaşamak zorunda olan gençlerimiz kurtarılabilir… Kanser tedavisinde mutlaka sona gelinecek!  Koruyucu hekimlikle birlikte alınacak önlemler kanserin kökünü kurutacak mutlaka! Kanser nerede ikamet eder bilir misiniz? Adresini yani… Bilirseniz, elinizle koymuş gibi bulursunuz; o, milyonlarca insana acı çektiren, hayattan koparan minik şeytanı! O, kendi kendini yok etmek için programlanan kalleş hücreyi… Küçücük ülkemizde bu kalleş hücrenin ikamet yerleri biliniyor bilinmesine de, kimsecikler aramıyor nedense?... Çünkü prensip, program, proje kalleş hücrenin insan kanına girişine engel olmak değil, girdikten ve yapacağını yaptıktan sonra, onu girdiği vücuttan atmaya çalışmak üzerine kurulmuş bütün gayretler… Her söylem, “ erken tanı “ üzerine odaklanmış! Asıl üzücü olan ne biliyor musunuz? Koruyucu hekimlikten söz açan yok! Anlı şanlı uzmanlarımızın hangisi araştırmış kanserojen maddelerin yurdunu yuvasını? Bu katil maddeleri kimler nerede saklıyor? Kimler satıyor, kimler alıyor el altından? Anlatın gördüklerinizi ve arkasından basın kahkahayı… “ – Buzluğa koydum hıyarı on santimdi, bütün gece uzadı oldu yirmi beş santim!” “ – Domatesi kestim içi boş, karpuzda karpuz tadı yok!” Afiyetle yediniz mi bari… *** Bağırmak, çağırmak, şikayet etmek… Her şeyin suçlusu, eskilerin deyimi ile müsebbibi ortada! Çözülmeyen şeytan düğümü nedir dersiniz? Kimsenin umurunda değil! Ölen ölür, kalanlar ise ölünceye kadar bizimdir! *** Böyle geldi, böyle gidecek; Her gelen içine edecek! Hükümetler değişecek… Ahmetler, Mehmetler, Aliler ile Veliler; geldiler gidecekler! Kanımıza giren, genetiğimizi bozan, hücrelerimizi çıldırtan, beynimizi esir alan çaresiz hastalık… Kahpe umursamazlık…