Rum Lider Anastasiades Rum Ulusal Konseyi’ne açıklama yaptı, ortalık karıştı. Hem sınırın kuzeyinde hem de güneyinde açıklamalar başladı. Kimsenin derdi referandumun olabilme ihtimali değil. Kıbrıs’ı güneyinde de, kuzeyinde de “haklarımız gasp ediliyor” şeklinde açıklamalar başladı. 2004 yılında 24 Nisan gecesini anımsadım. Ben Referandum’un yansımalarını güneyden takip ediyordum. Kıbrıslı Rumlar sokaklardaydı. Güney’den çıkan Oxi kutlanıyordu. Öte yandan kuzeye geçtiğimde de kutlamalar vardı. Bizim tarafta ise Evet kutlamaları vardı. İşin trajik yanı bir evet ve bir hayır çıkınca hiçbir anlamı kalmamıştı referandumun. İki tarafın da birbirinden farklı oy kullanması, ne birleşmeyi, ne ayrılığı ortaya koyamamıştı. Aradan geçen 11 yılda köprülerin altından çok sular geçti. Hala adadaki çözümsüzlük devam ederken müzakereler sürüyor. Ortada henüz bir plan yokken muhalif kanatlar, kahramanlar yeniden sahneye çıktı. Dinin Müslüman veya Hıristiyan olması fark etmiyor. Dilin Türkçe veya Rumca olmasının önemi yok. Statükodan, çözümsüzlükten beslenen bu zihniyetler çözüm karşıtı duruşlarını sürdürüyor. Üstelik işin acı yanı, ortada henüz bir plan yokken, açıklamaların şekli, karşıtlık düzeyi, haksızlık, hukuksuzluk iddiaları arttı. İşin içine yakın zamanda yurtdışında yaşayanlar da müdahil olacak. Yine uzaktan gazel okuyacak bir çok kişi. Vatan elden gidiyor naraları atılacak. Kıbrıs’tan göç edenler ve kalanlar arasındaki uçurumun neden büyüdüğü, Kıbrıs’ta kalanların kendi ülkelerinde olup bitenleri göremediği söylenecek. Ülke aşkı ile özellikle sosyal medyadan yazılar paylaşılacak. Sahte haritalar devreye konulacak. Bir çok sahte Facebook profili yine vatan, millet söylemleri ile devreye girecek. Hatta kendi söyledikleri yalanlara bile inanacak bu kişiler. Anastasiades’in güneyde seçimler ertelenebilir söylemi bile ortalığı renklendirmeye yetti. Kaybedilen morallere karşın, bu açıklama ile bir nebze olsun barış güçleri gelişmeleri oldukça olumlu karşıladı. 2003-2004 dönemi ile şu anki dönem o kadar büyük benzerlikler gösteriyor ki, ortaya çıkacak gelişmeleri, tartışmaları tahmin etmek için müneccim olmaya hiç gerek yok. İlk Oxi, ilk barış ateşi, ilk şiddet, ilk tutuklama, ilk miting, ilk gözyaşı ve dahası… Belki bu kez versiyon versiyon planlar çıkmayacak. Bu kez Kıbrıslı bir plan devrede olacak ve referandum daha net şekilde, 2004’te iki toplumun yaptığı hatalara kapılmadan, daha ayakları yere sağlam basan senaryolar ile buluşucayız. Bu kez sosyal medya ile daha zorlu ve daha gergin bir süreç bizimle olacak. Umarız hoşgörü ile kişilik haklarının gasp edilmediği, tartışma platformlarının şiddeti getirmediği ve hem eveti, hem hayırı daha özgürce tartışacağımız, olgun bir sürece merhaba deriz.