2000 yılından beri her yıl 29 Eylül, kalp-damar hastalıklarına dikkat çekerek ve toplumsal duyarlılığı arttırmayı hedefleyerek “Dünya Kalp Günü” olarak kutlanıyor. Bu yılın teması “Kalbin için söz ver!” olarak belirlendi. Doğu Akdeniz Üniversitesi (DAÜ) Dr. Fazıl Küçük Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Osman Yeşildağ, Dünya Kalp Haftası kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Halkı’na özel tavsiyelerde bulundu. Dünya’da en fazla ölüme neden olan hastalıkların başında kalp-damar hastalıklarının bulunduğunu vurgulayan Prof. Dr. Yeşildağ, teşhiste hastanın hikayesinin çok önemli olduğuna dikkat çekti. Prof. Dr. Yeşildağ, bu hastalıkların zaman zaman mide ve akciğer hastalıklarıyla karıştırılabildiğini belirterek, “EKG ve Efor Testi yöntemlerinde her zaman kesin sonuca ulaşılamıyor. Daha hassas bir test olan nükleer sintigrafi (kalp sintigrafisi) ve son yıllarda Bilgisayarlı Tomografi eşliğinde yapılan Koroner Anjiyografi tercih ediliyor. Hasta açısından son derece konforlu bir metot olan tomografik yöntem, halk arasında ‘kansız anjiyo’ olarak adlandırılıyor” dedi.
“İdeal Kiloya İnmek Önemli”
Prof. Dr. Yeşildağ, sağlıklı bir kalp için önerilerini şöyle sıraladı: “Kilo sorunu olan bireyler mutlaka diyet ve spor ile gerekli önlemleri almalı ve ideal kilolarına inmelidir. Yüksek tansiyon problemi varsa, düzenli ilaç kullanılarak tansiyon dengede tutulmalıdır. Stresi yok etmek mümkün değildir. Bu nedenle stresle baş etmenin yolları öğrenilerek damar sağlığı korunabilir. Örneğin yapılan çalışmalara göre bazı meditasyon yöntemlerinin yüksek tansiyonu düşürme, sigara ve alkol kullanımını azaltma, kolesterol ve yağ oranlarını düzenleme, ayrıca psikososyal stresi azaltma üzerinde etkili olduğu gözlemlenmiştir. Eğer babanız 55 yaşından önce, anneniz 65 yaşından önce kalp krizi geçirdiyse, ailede genetik yatkınlık olabilir. Bu bireylerin kilo, diyabet veya yüksek tansiyon problemi varsa, kişi sigara kullanıyorsa 30, kullanmıyorsa 40 yaşından itibaren rutin sağlık kontrollerine başlamalı ve düzenli devam etmelidir. Kişiler aktif bir yaşam sürmeli, hareketsizlikten kaçınmalıdır” diye konuştu.
Günde En Fazla 1.5 Çay Kaşığı Tuz
Alkol tüketimi ve beslenme alışkanlıklarına ilişkin açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yeşildağ, “Erkekler için günde iki, kadınlar için ise günde bir bardak alkol kullanımının, kalp-damar hastalıkları ve bu sebeple ölüm oranlarını düşürdüğü gözlemlenmekle beraber, daha fazla miktarda alkol tüketiminin zararlı olduğu bilinmektedir. Her gıdadan yeterli ve dengeli tüketilmelidir. Yağ kullanımı kısıtlı olmalı, yağ göz kararı ile değil ölçekte kullanılmalıdır. Kızartma alışkanlığı azaltılmaya çalışılmalıdır. Hamur işi ve fast food tipi yiyeceklerden uzak durulmalıdır. Sofra şekerini ve tuzu mümkün olduğunca hayatımızdan çıkarmak ve günde en fazla 1.5 çay kaşığı tuz kullanılması gerekir” şeklinde konuştu.
“Cerrahın Elinden Bıçağı Aldık”
Koruyucu hekimliğin önemine dikkat çeken Prof. Dr. Yeşildağ, “Boğaz enfeksiyonu geçiren çocuklarda kalp hastalıkları gelişme riski yönünden aileler dikkatli olmalıdır. Kardiyoloji alanında son 40 yılda baş döndürücü gelişmeler yaşanıyor ve teknoloji artık tıpın emrine girdi. Günümüzde cerrahın elinden bıçağı aldık. Artık daha az hasta ameliyata sevk ediliyor. Kalp kapakçığı ve bypass ameliyatlarının sayısında büyük bir azalma gözlemliyoruz. Özellikle 2002 yılında ilaçlı stentler çıktığından beri cerrahi müdahaleler oldukça azaldı. Cerrahi müdahalede hastalar uzun bir iyileşme sürecinden geçerken, stent sayesinde hastayı ertesi gün taburcu edebiliyoruz. Yalnızca aort yetmezliği gibi bazı uç durumlarda cerrahiye ihtiyaç var. Gelecekte daha da yol alacağız ve bu durumu ortadan kaldıracağız” dedi.