Kıbrıslılara “Besleme” de dendi , “Hain” de.
Çünkü Kıbrıslılar biat etmiyorlar ve çözüm arıyorlar.
Ne Anadolu halkına şikayet edip kışkırtmak kalıba sokabildi bu halkı ne de planlı uygulanan ekonomik baskılar.
Her ne kadar ruhlarında naiflik ve hoş görü olsa da kanları asi akar.
Ne de olsa burası tarih boyunca düzene kafa tutan asilerin sürgün edildiği bir ada.
Yıllarca gördükleri baskı duygularını törpülemiş olsa da asi ruhlarını değiştirmeye yeterli gelmemiş.
Ne Osmanlı tarafından satıldıkları İngiliz’e boyun eğmişler ne de tüm adayı Elen yapmak isteyen Rumlara.
Kimselere teslim etmemişler ne yurtlarını ne de özgürlüklerini.
Asla terk etmemişler ne evlerini ne de yurtlarını.
Ta ki güvendikleri dağlara karlar yağana dek.
Bu gün neredeyse adada Kıbrıslı kalmamışsa nedeni güven duyup koşulsuz inandıkları kendi insanlarıdır.
Bir tarafta yıllarca Rumlara direnerek gelmesini beklediği Türkiye’nin çıkarcı siyasileri, diğer tarafta kendi siyasi çıkarı uğruna halkının haklarını ve geleceğini satmaktan çekinmeyen Kıbrıslı siyasiler.
Aslında bireysel ilişkilerde bir biri ile hiçbir sorunu olmayan Kıbrıs halkı ile Anadolu halkı bir birlerine karşı kışkırtılmış.
Zaman içerisinde Kıbrıslı siyasilerin kırılan direnci ve Türkiye’nin vesayeti altına girmesine karşın, Türkiye’den göç edip gelen bir çok Türkiye kökenli kişi de Kıbrıslılardan etkilenip, Kıbrıslıların sisteme ve çözümsüzlüğe karşı verdikleri mücadelede Kıbrıslıların yanında yer almışlardır.
Çünkü kimisi burada doğmuş, kimisi de burada doymuş olduğu için bu ada yarısını kendilerine yurt bilmişler.
Her ne kadar Türkiye’de kendisine yer bulamadığı için gelip burada biat zihniyeti ile siyaset yapan ve Türkiye siyasilerinin Kıbrıs’taki sesi olan, ayrıca fetih zihniyeti ile kendisine çıkar sağlamaya çalışan bir azınlık olsa da bunların dışında kalan büyük bir çoğunluk TC yetkililerinin “Besleme” ya da “Hain” sözlerini kendilerine hakaret sayıyor artık.
O yüzden de mücadele bir bütün.
Mücadele kimlik mücadelesinin yanında insan hakları, demokrasi ve egemenlik mücadelesi.
Mücadele dine, dile, kültüre ve kimliğe saygılı insanca bir yaşam mücadelesi.
Bu mücadeleyi kazanmak elbette ki mümkün.
Yeter ki bu bireysel isyanları ve bu bireysel mücadeleleri bir araya getirecek lokomotif bir güç olsun.
Böyle bir güç var aslında.
Kim mi?
Pazartesi günkü yazımda da bunu paylaşacağım sizlerle…