Geçen ay kızımın süresi biten pasaportunun süresini uzatmak için Rum kesimine geçmiştim.
Orada Kıbrıs’ın çok iyi tanıdığı ,her gün milliyetçilik üzerine yazılar yazan ve Rum kesimine alışverişe gidenleri yerden yere vuran bir gazeteciyle karşılaştım.
Ayak üstü sohbette, her ay sağlık kontrolü için Rum kesimine geçtiğini ve ilaçlarını alıp döndüğünü anlattı.
Benim için çok normal bir durum bu , 60 Anayasasından doğan haklarını kullanıyor.
İyi de yapıyor ancak hem bunu yapıp hem de Rum kesimine geçenleri neredeyse “vatan haini” ilan etmesi kabul edilebilecek bir şey değil.
Misal bu aralar da Zeki Çeler’i dolamış diline.
Neymiş efendim, Bir bakanın Rum kesiminden tatile gitmesi bir milliyet meselesiymiş!
Bir bakan, Kıbrıs’ın güneyindeki hava alanından uçmakla memleketine zarar vermiş(!)
Rum basını bu konuyu kullanarak KKTC’yi küçük düşüren yazılar yazmış.
İyi de kardeşim, Zeki Çeler , inandığı şeyi yaptı.
Sn. Çeler zaten Kıbrıs’ın bütününde hakkı olan Kıbrıslı birisi.
Zaten çözümden ve barıştan yana birisi.
O yüzden hem seyahat özgürlüğü hakkını kullandı, hem de Rum kesiminin yönetiminde olsa da 60 Anayasasından doğan haklarını kullandı.
Neyi savunuyorsa onu yaptı.
Bu mu yanlış yoksa Rum tarafından hizmet almanın yanlış olduğunu yazıp, arkadan hizmet almak mı?
Milliyetçiliği kullanarak pirim yapmak mı yanlış yoksa söylediğinin arkasında durmak hatta bunun için mücadele etmek mi?
O yüzden bana göre Zeki Çeler hem savunduğu Birleşik Kıbrıs ilkesine uygun davrandı, hem de çok güzel bir mesaj verdi.
Gerçekten de KKTC’den uçmak için bir etek dolusu para vermek zorundasınız.
Bilet fiyatları her an değiştiği için , nereye kaça gidebileceğinizi bilmiyorsunuz.
Aynı uçakta aynı yere gidenler arasında biletini 100TL’ye alan da var 1000TL’ye alan da.
5 dakika önce 300TL olan bir bilet 5 dakika sonra 900TL olabiliyor.
Gerçi henüz KKTC’de yok ama yakında o uygulama KKTC’ye de gelir, örneğin alana ufak bir şişe su sokamazsınız ve alandan tanesi 5TL ufak bir su almak zorunda kalırsınız..
Zaten KKTC’den uçan 2 yada 3 şirket var ve bunların hiç birisi de Kıbrıs’a ait havayolu şirketi değil, onlar da aralarında anlaşmışlar, birinin gittiği yere diğeri gitmiyor ve yolcuları bir birlerine pas atıyorlar.
Zaten fiyatları arasında da fark yok.
Yani özelleştirme olmadı, özelin tekelleşmesi mevcut.
Et de ellerinde bıçak da, insanları istedikleri gibi kesip biçiyorlar.
Hele bir de Pegasus ile uçacaksanız illaki rötar vardır ama rötar hep son dakika bildirilir.
Siz rötarın bitip seyahatinizin başlamasını beklerken bir rötar daha açıklanır.
O da son dakika yapılır çünkü iki saat öncesinden bildirilirse yolcuların yeme, içme, barınma gibi mağduriyetlerini karşılamak zorundadırlar.
Bunu yapmamak için son dakika açıklıyorlar.
İyi de kardeşim, yaşlısı var, hastası var, acelesi olan var, kimin umurunda.
Örneğin ben reaktif hipoglisemi hastasıyım
Uzun süre aç kalamam, yorulamam, hemen şeker düşer.
Hava alanına geliyorum 1 saat rötar.
Yanımda olanlarla tedbir alıp şekeri dengede tutmaya çalışıyorum ama hooop 1 saatlik rötar daha.
Ben mecbur muyum hava alanında 25 TL ye sandiwch almaya?
O yüzden Zeki Çeler’in fiyatlar konusundaki çıkışı yerinde ancak unuttuğu şu ki; kendisi hükümetin önemli bir parçası.
Yani önlem alması ve düzenleme yapması gereken hükümettir?
KKTC’deki bu anomaliyi dile getirirken, bir de “bunun için hükümet olarak çalışma yapmamız gerek” deseydi ayakta alkışlardım.
Yani sevgili Zeki, gidiş yolun da, verdiğin mesaj da doğru ama açıklamak yetmiyor.
Önlem almak lazım.
Halkın çıkarlarını korumak lazım.
Milliyetçilik, şovenlerin yaptığı salt ırkçılıkla ve iki yüzlülükle olmadığı gibi, solculuk da sırf açıklama yapmakla olmaz.
Senin gibi, doğal, içi dışı bir, dürüst ve çalışkan birisinden, inandığı uğurda savaş verip, yolundan dönmeyen bir bakandan hükümeti bu konuya önlem almaya, hatta düzenlemeler yapmaya zorlamanı bekliyorum.
Bunu yapsan ne KTHY batırılırken ve satılırken uzaktan izleyenler ne de Rum kesimine senden fazla gidip, her hizmetinden yararlanıp sonrada kuzeyde “Milliyetçiliği” kullanarak türbünlere oynayanlar söyleyecek söz bulamazlar.
Gerçi “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” konuşmaya niyeti olan her şeye konuşur ama en azından sen sana inanıp, güvenen insanların senden beklediğini yapmış olursun.