Kararı sonunda halk verecek

Arif Alasya

1976 yılı itibarı ile Parlamenter demokrasiye geçilmiş.

Siyasi partiler kurularak seçimlerle bir meclis yapısı oluşturulmuştur.

Bu siyasi süreçte belki da adlarını hatırlayamayacağımız kadar parti kurulmuş. Bir o kadar da parti başkanı gelip geçmiştir.

Bu güne kadar kurulduğu tarihten itibaren en uzun başkanlık yapan kişi Serdar Denktaş olmuştur.

Partilerde başkanlar hep başarıları veya başarısızlıkları ile eleştiri odakları oldular. Başarıları veya başarısızlıkları hep seçim sonuçlarına bağlı olduğu kadar başkan olarak o koltuğu ne kadar hak ettikleri da toplumun değerleri arasında olmuştur.

Bu değerlerin dışında yönetilen tek parti Demokrat partidir. Serdar bey karşısına her çıkanı toplayıp çarpıp politikanın dışına atmıştır. Onun bunu başarması seçimlerdeki başarısı değildir. Çünkü her seçimde kaç vekil çıkartmışsa yeni bir seçime hep kendisi ve Mustafa Arabacıoğlu ile girmiştir. Hani her seçimde bir istasyon vazifesi görmüştür.

Serdar beyin dışında galiba bir de değişmeyen parti başkanı BKP başkanı İzzet İzcan’dır.Bu güne kadar meclise milletvekili seçtirecek başarıyı yakalamamışsa da Parti içinde hep güçlü kalmayı başarmıştır.

Son zamanlarda hem sağda hem de solda mecliste temsiliyeti olan partiler iç hesaplaşma yoluna gitmişlerdir.

UBP’de hesaplaşma 7 gibi büyük bir sayı olan başkan adayı ile gerçekleşmiş. Galip gelen başkan adayına karşı mesafelerini koruyarak partinin onlara vereceği görevi bekleme yolunu saçmişlerdir.Çünkü sağ partilerin en büyük özelliği her zaman bölüşebilecek menfaatlerin olmasıdır,

DP’de ise değişim her zamanki gibi gelişmiş. Ayrlmalar gerçekleşmiş yine tek başkan Serdar kalmıştır. Hükümette olması olası ayrılmaları da durdurmuştur.

Solda ise hesaplaşma farklı gelişmiştir.

Bu hesaplaşmalar bana göre enteresan sonuçlar doğurmuş. Başkanlık koltuğunda oturanların davranışları kıyaslanır hale gelmiştir.

İlk hesaplaşma kurultay öncesi başlayan ve kurultay sonrası artarak gelişen TDP’de olmuştur.Kurultay sonrası ayrılmalar başlamış,sonrasında bir eski milletvekili ve halen ilçe başkanı olan bir disipline sevk edilmiş ve partiden yeni ayrılmaları gündeme getirmiştir.Burada kimin haklı kimin haksız olduğunu tartışacak değilim ancak ayrılanların tümünün ya bu partiye çeşitli kademelerde görev yapan veya bu partiye oy veren kişiler olduğu muhakkaktır.Bütün bunların yaşanmasında Parti başkanının açıklamaları hep aynidir.’’ Önümüzde yapacak çok işimiz var, ‘istediğim olmadı’ diye küsenlerle vakit kaybetmeyeceğiz. Çürükler temizlenmelidir bir yerde bizim böyle ayak oyunlarına vaktimiz yok...”

Düşünün bu ayrılanlardan biri parti kurucu başkanı,ikisi eski milletvekili,eski ilçe başkanları.Ve bir parti başkanı bunlara çürükler damgasını vuruyor.Peki kendi başarısı ne ki bu insanlara çürükler diyebilecek kadar seviyesini düşürüyor.Girdiği hangi seçimi kazanmış.Lefkoşa halkının Harmancıya duyduğu sempati ile kazanılmış Belediye başkanlığı veya haklımızın Akıncıya gösterdiği güvenle kazanılmış Cumhurbaşkanlığı mı bu başkanın başarısı?Öyle bile olsa bu çürükler dediği milletvekili,ilçe başkanları ve üyelerin katkısı yok mu?Onlardan bir teşekkürü bile esirgeyen ve onları ‘’Çürük’’ilan eden bir başkan.

CTP’de de Kurultay yaşandı.Kurultay sonrası değişimler yaşandı ve ayrılmalar gerçekleşti.Başkanın açıklaması’’Sevgili S:A:A.G ve İ.K arkadaşlarımızın istifa dilekçeleri Partimize ulaştı. CTP'ye verdikleri hizmetleri asla unutmayacağız. Çok üzgünüm ama daha güzel bir ülke yaratmak için verdiğimiz mücadelede her zaman dayanışma içinde olacağımızdan eminim’’...

Sağdaki başkanların da soldaki başkanların da partilerinden ayrılanlar için söyledikleri bunlar değerlendirme size aittir.