Özellikle alış veriş için, pek geçmem Güneye. Ama gittiğim zaman da, alış veriş yapmayı, severim doğrusu. Alış veriş dediysem, ya Kuzeyde bulamadığım şeyleri, ya da Güneye has, ufak tefek şeyleri, almayı severim. Kaldı ki; bilerek sürüklendiğimiz ekonomik şartlarda, ufak tefek şeyler, hatta zorunlu ihtiyaçları alma dışında bir şansımız da yok zaten. İsmini, doğruyazdım mı bilmem ama Lygon kahve mesela. Ya da “drobidda”. Almaktan büyük keyif aldığım şeyler. Yani öyle,sırf daha ucuzdur diye gitmiyorum Güneye. Gerçi daha ucuz mu, onu da bilmiyorum ya. Ancak, temel tüketim maddelerinden bazılarının, Güneyde daha ucuz olduğunu duymuştum. Ben bu sebeple gitmiyorum ama, bu sebeple gidenleri de yadırgamıyorum. Eskiden olsa, buna şiddetle karşı çıkardım. Böyle bir davranışın, ülke ekonomisine, ihanet olduğunu düşünürdüm. Ancak, biranın, sütten ucuz olduğu bir ülkede, yaşayan bir vatandaşın, daha ucuzu tercih etmemesini savunmak, insafsızlık olur. Hele ki, bu ülkedeki Hükümet mensupları da bunu yapıyorsa. Mesela geçen gün Güneyde, birkaç CTP milletvekili ile karşılaştım. Hani, karşılaştığımız mekan, Süper Market olmasa, çözüm çalışmalarından dolayı, toplantı yapmaya (!) geldiklerini düşünecektim. Fakat, yer market ve her birisinin elindeki sepetler, gıda ve temizlik malzemeleriyle dolu. İçlerinden birisi de, peynirin tadına bakıyor. O an, çok üstünde durmamıştım bu olayın. Hatta yazılması gereken, önemli bir konu olmasına rağmen yazmamıştım. Ancak, Maliye Bakanı’nın, çağrısını okuyunca, dayanamadım. Tıpkı, öğrencisinin önünde sigara içip, sigara ile yakaladığı öğrenciyi, disipline veren öğretmen gibi. “Öğrenci ile, öğretmen bir mi?”, demeyin sakın. Öğretmen, davranışları ile modeldir öğrencisine. Tıpkı, milletin vekillerinin, millete model olması gerektiği gibi. Savunduğu gibi davranmalı. Davranamıyorsa, o zaman da, hem karşısındakinden doğru yapmasını bekleyemez, hem de, karşıdakini sorumlu tutamaz. Hükümet olarak, ülke ekonomisini doğru yapılandırmayacaksınız. Üretmeyeceksiniz. Üreteni desteklemeyip, aksine engelleyeceksiniz. İhraç yollarını kapatıp, hep ithal edeceksiniz. Üstüne üstlük, Efes Pilsenin, yerli üretim sütten pahalı olması gibi, ithal ettiklerinizin de, kaça satılacağına, siz değil, ithal ettiğiniz ülke karar verecek. Vergi adaletsizliği yaratacaksınız. Ödemekle mükellef olduğunuz, çiftçinin, hayvancının, narenciye üreticisinin, paralarını ödemeyeceksiniz. Önce sendikaları pasivizeedip, sonra da çalışanların alım gücünü düşüreceksiniz. Çalışanlara, bilerek bir kuruş artış yapmayacaksınız. Asgari ücrete günlük yaptığınız artış, bir defalık umumi tuvalet ücretinden az olacak. Özelleştirme mantığınızla, kaçak işçi sorununu çözmeyişinizle ve tabi ki partizan tutumunuzla, binlerce genci işsiz bırakacaksınız. Kendiniz, etinizden, sütünüzden, şampuanınıza kadar güneyden alacaksınız. Sonra da kalkıp, halka; “Alış veriş yapmak için, kuzeyi tercih ediniz” diyeceksiniz. E vallahi, sadece kargalar değil, doğadaki tüm canlılar güler size. Hem de öyle böyle değil…. Sn. Birikim Özgür, bu halkı iyiden iyiye, ahmak zannediyor galiba. Karga, karga Gak dedi. Çık şu dala bak dedi. Bu iş öyle, “On üçüncü maaşı vermezsek, vesayet kalkar” olayına benzemez Sn. Özgür. Herkes, evladının, bir lokma ekmeğinin peşinde. Kaldı ki, bu halk, size güvenmeyip, güneyden alışveriş yapıyorsa, bir düşünün bakalım, Neden?