Dün Cenevre’ye yolculuk vardı.
Cenevre’ye bile “kavimler göçü” gibi gittik.
Siyasiler, medya mensupları, avukatlar, danışmanlar, danışmanların danışmanları derken, nerdeyse KKTC’nin yarısı gitti.
Elbette ki, bizim için tarihi önem taşıyan bir olay ve isteyen herkes gidebilir.
Cumhurbaşkanımızın heyeti, medya mensupları bu olaya tanıklık etmek ,ve halkı bilgilendirmek için elbette ki orada olmalı.
Cumhurbaşkanımızın , kendiheyetine davet ederek dahil ettiği mecliste temsil edilen siyasi partilerden birer temsilci de orada olmalı.
Hatta kendi imkanlarıyla giden, Mecliste temsil edilmeyen bazı parti yöneticileri ve bazı gazeteciler de, orada olabilir.
Buna kimsenin itirazı olamaz.
Diğer yandan, CTP ve TDP’’nin cumhurbaşkanı heyetine dahil edilen birer kişinin dışında, kendi partilerinin imkanlarıyla götürdüğü diğer parti yetkililerine de kimsenin söyleyecek bir sözü yok.
Ama ya UBP-DP koalisyonunun heyeti?
Bunlar kaç kişi olarak katıldı ve masrafları nereden karşılandı?
Her bir ortağın 15 kişilik bir heyet götürdüğü ve masraflarının devlet bütçesinden karşılandığı iddia ediliyor.
Hadi bunu da geçtim.
Madem Hükümet heyetinin masrafları hükümet tarafından karşılanacaktı, o zaman neden Cumhurbaşkanının heyeti için temin edilen uçakla gidilmedi?
Neden farklı bir saatte fazladan ücret ödenerek götürüldü bu kişiler?
Kaldı ki, bunca kişinin gitmesine gerek var mıydı?
Orada yeni bir anlaşma metni mi hazırlayacak bu kişiler?
Yoksa Cumhurbaşkanımızın heyetini yalnız bırakmamak için mi oradalar?
Eminim, bir birimize bu denli bağlı oluşumuz(!) ve cumhurbaşkanımızı yalnız bırakmayışımız karşısında dünya devletlerinin gözü yaşaracak.
Nerden bilsinler ki, bir çok kişinin özellikle UBP ve DP’ nin orada bulunuş amacının güvensizlikten kaynaklandığını
Kemal Sunal, Zeki Alasya, Metin Akpınar ve Halit Kocatepe’nin rol aldığı,“Köyden indim şehire” adlı Türk filmini hatırlıyor musunuz?
Hani, Himmet, Hayret, Saffet ve Gayret adlı 4 kardeş, köyde bir çuval altın buluyordu da o altınları satmak için İstanbul’a yapışık kardeşler gibi beraber gidiyorlardı.
Bir birlerine olan güvensizlikten, tuvalete bile 4 kişi gidip, torbanın bir ucu tuvalette ihtiyaç giderenin elindeyken, diğer ucu da dışardakilerin gözünün önündeydi.
Hatırladınız mı?
İşte bizim Cenevre yolcuları da o hesap gitti.
Olurda bir anlaşma ihtimali doğarsa, nasıl bertaraf ederiz diye gitti UBP ve DP.
Sanki de herhangi bir anlaşmanın sonunda referandum olmayacakmış gibi.
Aslında bu güne kadar anlaşmanın içeriği ile pek ilgilenmediler, zira Türkiye’nin kararlarına harfiyen uyuyorlar.
Şu anda Türkiye orda ve sonuçta bir karar verecek.
Kim bilir belki de o yüzden gittiler.
Türkiye’nin tavrına göre karar üretmek için.
Umarım elleri boş dönmezler.
Ve bu ülkenin gençlerini daha fazla rehin tutmazlar.