Kaygı seviyesi yüksek ergen ve çocuklar için erken ve önleyici müdahaleler önemli

LAÜ Akademisyeni Uluslararası Sempozyumda bildiri sundu

Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Sultan Okumuşoğlu, ‘Uluslararası 30 Ağustos Bilimsel Araştırmalar Sempozyumu’nda bildiri sunarak, bilirisinde anksiyete (kaygı) seviyesi yüksek ergenler ile okul ortamında anksiyete azaltmaya yönelik bir protokolün kaygı azaltmaktaki etkisinin ele alındığını belirtti. Okumuşoğlu çalışmasında, bilişsel davranışçı yaklaşım temelli bir müdahale protokolünün anksiyete (kaygı) azaltmadaki başarısının randomize-kontrollü bir araştırmayla ortaya konulduğunu söyleyerek, erken ve önleyici müdahalelerin özellikle ergen ve çocuklar için önemli olduğunu vurguladı.

 

   Önleyici erken müdahalelerin yararına dikkat çeken LAÜ akademisyeni Okumuşoğlu, bu tip müdahalelerin okul ortamında gerçekleştirilmesinin zaman, mekan gibi ulaşma güçlüğü yaratan engelleri ortadan kaldırmasının önemine  vurgu yaptı ve  dünya çapında okul temelli erken müdahalelerin öne çıkmasının bu sebeplerle ilişkisini anlattı.

Bir miktar kaygı duymak çocuk ya da yetişkin her birey için gerekli

   Okumuşoğlu “Hiçbir müdahalenin anksiyeteyi tamamen ortadan kaldırmak, sıfırlamak gibi bir amacının olamayacağını ve bir miktar kaygı duymanın aslında çocuk ya da yetişkin her birey için gerekli olduğunu, hiç kimsenin sıfır kaygı ile hayatta kalamayacağını” ifade ederek, “Karşıdan karşıya geçerken bile hayatta kalabilmek ancak duruma uygun miktarda anksiyete yaşantısı ile mümkün olmaktadır” dedi. Önleyici müdahalelerle gelecekte ağır belirtilerle kalıplaşmış davranış kalıplarıyla ortaya çıkmasının engellenmeye çalışıldığı anksiyete bozukluklarının, uygun durumda uygun miktarda anksiyete yaşamaktan farklı olduğuna dikkat çeken Okumuşoğlu, anksiyete bozukluğu tanımının, özet olarak olası gelecek tehditleri bekleme hali ve var olan tehdit ile orantısız biçimde şiddetli korku, endişe yaşantısının varlığı şeklinde tarif edilmekte olduğunu dile getirdi. “Bu tanım hayatta kalmak için gereken uygun miktarda kaygıya sahip olmaktan oldukça farklı bir tablo ortaya koymaktadır” diyen Okumuşoğlu, dolayısıyla özellikle çocuk ve gençlere yönelik –gönüllülük temelinde oluşturulacak grup çalışmaları şeklinde-  okul ortamındaki müdahalelerin önemine vurgu yaptı.

Psikoeğitimler, yeni düşünme biçimleri ile kaygının orantısız, işlevselliği bozacak düzeye gelmesi engellenebilir

   Okumuşoğlu, dünyada giderek daha çok önemsenen okul ortamındaki grup çalışmalarının grubun katılımcılarına anksiyete yaşantısına ilişkin psikoeğitimler, yeni düşünme biçimleri, anksiyeteyi işe yarar biçimde kullanma becerileri ve anksiyetenin orantısız, işlevselliği bozacak düzeye gelmesini engelleyebilecek biçimde gevşeme becerileri kazandırma gibi çeşitli teknikler içerdiğini sözlerine ekledi.