Bu yazımı Salı sabahı yazıyorum . Muhtemelen yarınki köşemde yayınlanacak. Yarının günlerden ne olduğunu bilen var mı diye sordum, bilen sayısı sıkıntılı. Bir kesim ısrarla Perşembe derken diğer kesim ısrarla Çarşamba diye tutturdu. Malum ya imama mı Öğretmene mi benzediğime karar veremeyen ve de bana hocam diye hitap eden arkadaşlarım da bana sordular . Bende hiç tereddüt etmeden Perşembe dedim. Nasıl olur hocam diyenlere de cevabım Çarşamba’yı sel aldı oldu. Malum UBP hükümet ortağı CTP’ye su sözleşmesi Çarşamba’ya kadar imzalanmasa hükümeti bozarız tehdidinde bulundu. Hatta TV programına çıkan kelli felli bakanları da bunu ısrarla doğruladı. Şimdi ne mi olacak. Çarşamba’yı sel aldığı için ne hükümet bozulacak nede su anlaşması imzalanacak. Mehmet Ali Talat’ın Ankara ziyareti sonrası alınan Time-Out molası ile sözde Başbakan yeni bir değerlendirme adı altında Su sözleşmesine ressamın yaptığı resimlere yaptığı ince dokunuşlar ile meselenin özünü bozmadan imzalanır hale gelmesini sağlayacaktır. Sonuç olarak yarın bu sözleşme imzalanmayacak. Hükümet bozulmayacak Serdar Denktaş ve ekibinin yeniden hükümet olma olasılığı ve de Su sözleşmesini koşulsuz imzalayarak Erdoğan ile arasını düzeltmesi mümkün olmayacak. Erken seçim diye folukda hayal kuran başta Kudret Özersay’ın HP’si, Cemal Özyiğit'in TDP’si ve İzzet İzcan’ın BKP’si hayallerinden olacaktır. KKTC’nin gündemine süresinden önce ancak bir olası bir çözüm sürecine girilirse gündeme gelecektir. Bu secim öncesi da yapılacak referandum tarafların tavrını, ortaya çıkacak metini savunuş biçimleri gibi unsurlar halk tarafından değerlendirilecektir. Tüm tarafların genel seçim öncesi gerçek sınavları referandum öncesi sergileyecek performanslarına bağlı olarak gelişecektir. Şimdilik görülen manzara UBP ve DP kanadının her koşulda Hayır diyeceği,CTP,TDP ve BKP kanadının büyük ölçüde eğer taraflar arası bir uzlaşma metini ortaya çıkacaksa Evet kullanacağı yönündedir.Kudret Özersay’ın HP’sine gelince daha bu konudaki tutumu için bize herhangi bir fikir verememiştir.Yazdığımızı okumadınız diye itiraz edeceklerini duyar gibi oluyorum.Cevabım basit aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Evet siyasetimize ciddiyet ancak olası bir çözüm sonrası gelebilecektir. Eğer çözüm olmayacaksa hep popülist politikalar ve buna bağlı üleşim siyaseti ile yaşamaya devam edeceğiz gibi görülmektedir. Bu güne kadar hep böyle yaşayarak toplumun tüm kaynaklarını yok ettiler, Bu güne kadar yer üstünde olan ve havada olan tüm varlıklarımızı bu popülist politikalar ile yok ettiler elimizde kalan son yer altı kaynaklarımızı da bu su sözleşmesi ile verilip bu peşkeşlere son nokta konacaktır. Malum kurulan bu hükümet reform hükümeti olarak kuruldu ya. Halkımız şunu görecek ki kalan son rantlar paylaşılacak ve de KKTC’nin son kalan kaynakları da devredilerek adını da REFORM koyacaklardır.