- Bu rapor KKTC’de bir boşluğu doldurmaktadır.
- Son yıllarda, TC-KKTC arasında ekonomik ilişkilerde benimsenen PROGRAM bazlı yaklaşım kurumsallaşmaya başlamıştır.
- Hazırlanan 3 yıllık programlarla taraflar yükümlülüklerini daha iyi bilmekte ve önlerini daha net görmektedirler.
- Programlar hukuki belgeolma yolundadır.
- Siyasi farklılaşmalarda başat rolü, çözüm bağlamında benimsenen pozisyonlar belirlemektedir.
- Güncel sorunlara çözüm arayışları, kapsamlı çözüm “beklentisi” nedeniyle ERTELENMEKTEDİR.
- Çözüm söylemi, siyasi partilerin seçimlerde ekonomi söylemi oluşturmasını, ikinci plana atmaktadır.
- Siyasi vizyon ve tercihler ekonomide belirleyici olmayınca, siyaset, kısa vadeli BİREYSEL ÇIKARLARA dayalı BÖLÜŞÜM EKSENİNE KAYMAKTADIR.
- Siyasi vizyon ve tercihlerin olmayışının günlük hayata yansımaları; bireylerin KAMU ÜZERİNDEN çeşitli kaynaklara ULAŞMA gayreti içerisine girmeleri şeklinde tezahür etmektedir.
- Ülke kaynaklarının sınırına gelindiğinde, yeni kaynak yaratarak pastayı büyütme yaklaşımı BENİMSENMEDİĞİNDEN, Türkiye’den İLAVE NAKİT KAYNAK SAĞLAMA ARAYIŞINA girişmektedirler.
- Türkiye’den İLAVE NAKİT KAYNAK SAĞLAMA arayışları hem İÇ SİYASETİN hem de Türkiye ile ilişkilerin, SAĞLIKSIZ BİR ZEMİNE KAYMASINA sebep olmaktadır.
- HALKIN, BU DURUMDAN ŞİKÂYETÇİ OLMAKLA BERABER, DÖNÜŞÜMÜN DİNAMİĞİNİN BİZZAT KENDİSİ OLDUĞU HUSUSUNDA HENÜZ YETERİNCE FARKINDALIĞA SAHİP OLMADIĞI GÖZLEMLENMEKTEDİR.
- Programla oluşturulmaya çalışılan mali disiplin, bugüne kadar eksik kalan kamu çalışanlarının VERİMLİLİĞİNİ ARTIRMA ve DENETİM boyutlarını tesis etmeye odaklanmıştır.
- Programın ilk yılında 2013’de üç hükümet görev yaptığından, reformlar konusunda İLERLEME SAĞLANAMAMIŞTIR.
- Özel sektörün ilerlemesi devam etmektedir.
- Turizm ve yükseköğretim sektörü lokomotiftir. Daha bilinçli hareket edilmeli ve kalite artırılmalıdır.
- Bu raporun bir diğer önemli amacı da; KKTC ekonomisinin somut verilere dayalı, bilimsel tespitlere dayanmayan söylemleri toplumun önünde engel olmaktan çıkarmaktır.
Kendi ayaklarımız üzerinde durmalıyız diye diye dilinde tüy bitenlere burada çok önemli çıkarımlar vardır. Türkiye Büyükelçisi ve Yardım Heyeti Başkanı Akça çok diplomatik sözcüklerle esasında çok önemli mesajlar vermiştir. Halkça tabirler kullanacak olursak aslında ne demek istemektedir? 1) Ağlaşmayınız. 2) Çalışınız. 3) Bilimsel rapor ve somut verilere dayanmayan söylemlere kanmayınız. 4) Hükümet istikrarsızlıkları yüzünden ilerleme sağlayamıyorsunuz. 5) HALK GÜCÜNÜN FARKINA VARMALI VE DEĞİŞİMİ SAĞLAMALIDIR. 6) Türkiye’den para dilenmekle ilişkileri sağlıksızlaştırıyorsunuz. 7) Siyasi vizyonunuz olmadığından BİREYSEL ÇIKARLARA sapıyorsunuz. 8) Sürekli çözüm AFYONU alındığından ya da pompalandığından ekonomik öngörüler erteleniyor. 9) Program yani PAKET hukuki bir belgedir ve kurumsallaşma yönünde ilerlenilmektedir. Peki, çok daha kısaca ne anlayalım? Emeklemekten, yalvarmaktan, yalandan, dilenmekten, yalan ve sahte vaatten, afyon verip göz boyamaktan vaz geçin ey siyasiler! SONUÇ:Kendi ayaklarımız üzerinde durmak istiyorsak bu kokuşmuş sistem DEĞİŞMELİDİR. Yoksa emeklemeye ya da sürünmeye devam edeceğiz. Kendi ayaklarımız üzerinde durmak demek; paketlere de PAYDOS demektir.
İLGİNÇ BAKANLAR KURULU KARARLARI: