Avrupa Birliği tarafından “Kıbrıslı Sivil Toplum İş Başında 5” hibe programı kapsamında finanse edilen ve Mağara Meraklıları Derneği tarafından yürütülen Girne Dağları Mağaraları: “Eğitim, Araştırma ve Koruma” isimli proje kapsamında araştırmacılar, Beşparmak Dağları üzerinde bulunan mağaralarda sürdürdükleri araştırmalar sırasında Kıbrıs adasından, dünya için yeni iki örümcek türü keşfetti.
Kıbrıs Yaban Hayat Araştırma Merkezi Zooloji Koleksiyonu Küratörü ve Araştırma Gurubu üyesi, Biyolog Kadir Boğaç Kunt’un verdiği bilgilere göre, Örümceğimsiler (Arachnida) sınıfının bir takımı olan “Örümcekler (Araneae)” günümüzde 117 familyaya ait 4127 cins ve 48085 türle temsil ediliyor.
Örümcek türleri, titizlikle yürütülen bu arazi çalışmaları kapsamında Beşparmak Dağları’nda yeralan Beşparmak Mağarası ile Kalavaç Köyünde konumlu Saray Mağarası’ndan tespit edildi.
Beşparmak Mağarası’ndaki tür Dysderocrateskibrisensis, Saray Mağarasındaki tür ise Harpacteakalavachiana olarak isimlendirildi.
Bu keşif 18 Şubat itibarıyla Dünyaca ünlü Zookeys dergisinde yayınlandı.
Kadir Boğaç Kunt yeni örümcek türleriyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Dysderocrates cinsi Örümcekgillerin Dysderidae familyasına mensup olup, Dünya genelinde tamamı Akdeniz havzasında dağılım göstermekte olan 7 tür ile temsil edilmektedir. Bizim Beşparmak Mağarası’ndan topladığımız örümcek örneğini Dysderocrates cinsine dahil etme nedenimiz öncelikle örneğin mensubu olduğu familyanın diğer bireylerine nazaran daha iri olması, keliserlerindeki üç adet kuvvetli dişin varlığı ve bacaklarındaki segmentlerde bazı özel konumlu dikenlerin bulunmasıydı.
Ayrıca bu cinse ait hiçbir türün daha evvelden Kıbrıs adasından kaydı bulunmamaktaydı. D. kibrisensis, Kıbrıs adasına endemik olmasının yanında aynı zamanda adadan bu cinse dair bildirilen ilk örümcek türüdür. Her ne kadar her iki tür de mağaralardan toplanmış olsalar da bunlardan H. kalavachiana türünün gözlerinin, cinsin dış ortamda yaşayan diğer türlerine kıyasla daha küçük olması mağara yaşamına uyum sağlamış bir örümcek türü olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca H. kalavachiana’nın bu uyumunun bir başka göstergesi de renginde bariz bir açılmanın olmasıdır.”