KİBARLIĞINDAN “BOK “DEĞİL “KAKA” DİYOR…

Ayşegül Garabli

Öncelikle yazımın başlığından dolayı hepinizden özür diliyorum.

Ancak Sn. Özersay’ın  yaptığı  açıklamanın halk arasındaki tanımı aynen bu.

Politikasını ve yaptıklarını eleştiriyorum ama Yiğidi öldür hakkını da ver.

Sn. Kudret Özersay  çok kibar bir bakan.

Üslubuna ve ne söylediğine çok dikkat ediyor.

Mesela Güneydeki gizli görüşmesini nasıl açıkladı?

“Sosyal içerikli bir yemek” dedi değil mi?

Ne kadar modern ve kibar bir açıklama (!)

Bakın şimdi de protokolün içerisinde yer alan ve varımızın yoğumuzun satılacağı özelleştirmeyi nasıl açıklıyor?

“Kamu- Özel işbirliği” diyor.

Sakın halkla dalga geçtiğini düşünmeyin.

Amacı Türkiye’de işbirliği yaptığı bakanları kırıp üzmemek.

Yani sadece kibarlığından.

Şimdi kalkıp da “halkın malını özel sektöre satmak için ana- yavru işbirliği yaptık” diyecek hali yok.

Ne diyecekti?

“Ey halk, elektriğinizi, telefonunuzu, limanlarınızı, araç muayene veznelerini, özel sektöre satıyoruz” mu diyecekti?

Tabi ki kendi kibar ve narin üslubuyla söyleyecek.

Gerçi çok çok affedersiniz bu “bok değil kaka” demenin yeri ama idare edin.

En azından kibarca söylüyor (!)

Bu kısmı anladık da kime satılacağız?

Osmanlı’nın yaptığı gibi içindeki canlılarla beraber İngilizlere mi ?

Yahudilere mi?

Yoksa cemaatlere mi?

“Türkiyeli iş insanlarına mı” diye soramıyorum, çünkü Türkiye’de iflas etmeyen Türk iş insanı kalmadı.

Türkiye ekonomisi de yabancı sermayenin elinde.

Şimdi nereden aklıma geldiyse bir hikayeyi hatırladım.

Hadi şimdilik Sn. Özersay’ın kibarlık konusunu kapatıp hikayeyi paylaşayım sizinle.

 Zamanın birinde bir köyde, köyün tek semercisi olan Bekir usta ölmüş.
Bunu duyan tüm eşekler köy meydanında toplanıp, tepinip, oynamaya başlamışlar.
Yaşlı ve hasta bir eşek ise duvar dibinde düşünceli , düşünceli oturuyormuş.

Oynayan eşeklerden bazıları bu durumu fark edip yaşlı eşeğin yanına yanaşarak,

“Haberin yok herhalde, semercimiz öldü” demişler.

“Ne olmuş öldüyse?” diye yanıt veren yaşlı eşeğe kendilerince açıklama yapmışlar.
.
“Artık sırtımız yara bere olmayacak, özgür olacağız”

“Nasıl bir özgürlükmüş bu!”

“Semerci olmayınca artık sırtımıza semer yapılmayacak, kırda bayırda istediğimiz gibi dolaşacağız…”

Yaşlı eşek gülerek,

-“Şaşarım aklınıza, Bugün sevinçle tepineceğinize, aslında yas tutmalısınız.
Bekir Usta iyi kötü sırtımızın ölçüsünü biliyor, bizi rahatsız etmeyecek semerler yapmaya çalışıyordu.
Yarın bir acemi semerci getirirler, sırtınız yaradan kurtulmaz.
İyisi mi siz semerciden değil, eşeklikten kurtulmanın yolunu arayın . Siz eşek kaldıkça, sırtınıza bir semer yapan bulunur.” Demiş.

Hikaye burada bittiği için köyün eşekleri semerden kurtulmuş mu eşekliğe devam mı etmişler bilen yok.

Ama bilinen bir gerçek var ki, eşek olanın sırtına semer vuran çok olur…