KKTC aynı zamanda ada bir festivaller adası da...Adanın her iki kesiminde yıla yayılmış festivallerle yaşam renkleniyor,bölge ve beldelerin tanıtımı gerçekleşiyor,dostluklar kuruluyor,en önemlisi güzel bir günün anıları ile evlere dönülüyor…Bu festivallerden biri de bu yıl beşincisi düzenlenen Kıbrıs Rakı Festivali idi. Haftaya yayılan etkinlikler Girne Antik limanında konserle başladı..Çeşitli mekanlarda yerli ve yabancı sanatçıların katılımı ile devam etti.
1974 öncesi konyak ve zivania ve de kısmen şarap ağırlıklı ehl-i keyfin tercih istikameti giderek milli Türk içkisi olarak anılan rakı ya döndü..Türkiye’de tarihi” müskirat kanunu“ nun değişmesi ile TEKEL in “tekel”inde olan üretim özele de açıldı.Kalite yükseldi ve dünya piyasasına da girildi.Kuzey Kıbrıs ta da de üretilen rakılar kaliteleriyle ses getirdi…
Şimdi bu satırları okuyanlar beni de rakı uzmanı sanacak ..Nerdeee..Gençliğimde tahsilim sırasında “ben ,baba parasıyla içki içmeyeceğim “şeklinde aldığım karar nedeniyle ben 20 yaşından sonra içkiyle tanıştım ama bu dostluk hiçbir en fazla iki kadeh ve dubleden ileriye gitmedi.Ama mezeler her zaman tercihim oldu..Hele her biri ayrı bir damak şöleni olan başta kızarmış hellim olmak üzere Kıbrıs a özgü mezeler.!.Dediğim gibi ben bu işin uzmanı değilim zaten dost meclisleri dışında tek başıma sofra kurup içki içtiğim görülmemiştir.
Belki de babamın” Atatürk ‘ün Rakısı” dediği ve içtiği , diğerlerine nazaran biraz daha sert olan Kulüp rakısının –Türkiye’nin ilk reklam- ressamı ve grafikeri diyebileceğimiz İhap Hulusi’ nin yaptığı şişenin üstünde yapışık etiketteki iki zattan birinin Atatürk olduğunu söylerdi rahmetli..Ama olmadıklarını öğrendim daha sonra…
Festivalin ilk gecesi antik limanın büyüleyici atmosferinde bence Kıbrıs’ta Türk Kahvesini en iyi yapan mekanlardan biri olan olan To Limani’ de .muhteşem beyaz peynir ,kavun ve rakı üçlüsünün eşliğinde İrem Derici ‘nin –ki ilk defa izliyordum kendisini-...Liman tıklım ,tıklım her yaşatan insanla doluydu..Özellikler gençler özellikle yeni şarkıları hep birlikte söylüyorlardı.Güzel bir organizasyondu…Konseri dinler ve izlerken eski günlere de gittim…
1973 şubatında profosyonel denizci ve genç bir üsteğmenken o devrin en uzun ve ağır tatbikatlarından biri olan “Deniz Kurdu” nu Akdeniz’in ulusal ve uluslar arası sularında icra etmiş daha sonra İskenderun a gelmiş ,Kıbrıs’a gidecek olan değiştirme birliğini almış ve ikinci dünya savaşının pasifikte Amerikan donanmasının hastane gemisi olarak da görev yapmış ,daha sonra Türkiye ye getirilerek deniz yollarında yıllarca yük ve yolcu taşımış en son da Deniz Kuvvetlerine devredilerek , benim de mensubu olduğum bir özle birlik olan ,bizim Amfibi Deniz Piyade taburunun da yüklü gezdiği emektar ana gemimiz ERKİN’ le Magosa Limanına gelip Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alayının yeni personelini bırakmış,görevini tamamlayan 250 kişilik yarı personelini alarak yeniden Akdeniz e açılmış.. ertesi gün İskenderun Limanında karacı personeli boşaltıp nöbetçi vardiyaya gemiyi teslim edip ,21 gün lük seyirden sonra liman iznine çıkmıştık…İskenderun sahilinde biraz gezinti,biraz alışverişten sonra tabii akşam da doğru bu liman izinlerinin değişmez ritüeli olan meyhaneye…Bizim ekip zaten yeri geldiğinde iyi içiyor..Hem tatbikatın hem Kıbrıs görevinin başarıyla tamamlanmasının keyfi,hem de özellikle evli büyüklerimizin aile hasreti,bizim gibi gençlerin hayalleri ile hiç unutmam Tanca Bar’ ın bir köşesinde güzel bir masada neşeli bir gece yaşanıyor,anılar,espriler,günün şarkıları derken yorgunluklar da atılıyordu. Bir ara gözüm oturduğum sandalyenin hemen yanındaki duvarda ,meyhanenin loş ışığında zar, zor okunan kurşun kalemle yazılmış kargacık burgacık bir cümleye ilişti……”İç de iyi ol…Allah zaten kötünün cezasını verir “yazısını zorlukla sökebildim…..Kim bilir kim ,ne düşüncelerle yazmış..Ama hoşuma da gitmişti yazı..Çoğu benden kıdemli büyüklerime de okudum cümleyi..O meçhul sarhoş felsefecinin ! de şerefine içildi..Çok hoş bir geceydi.
Nerden bilebilirdik ki o masada olanların komuta ettiği birlikler bir yıl sonra sıcak bir temmuz şafağında Girne Pladini plajına çıkarak Kıbrıs’ a ilk adımı atma şerefine erişecek 15 şehit 60 yaralı ile kıyı başını tutacak ve harekatın başarısında en önemli rollerden birini oynayacaktı…Tanca bara bir daha yolum hiç düşmedi ..Bilmem o yazı o duvarda ne kadar kaldı?Ama ben 43 yıl sonra bile o geceyi ve yazıyı hatırlıyorum.
Nereden nereye geldik. Aslında ben festivalden yola çıkarak Türkiye’de hatta dünyada rakı konusunda en önde gelen otoritelerden biri olan ünlü Mimar ve Yazar Aydın Boysan ağabeyimizin 100 maddede topladığı “RAKI ADABI“nı bu hafta sizlerle paylaşmak istiyordum..Sayın Boysan’ ın bir sohbetinde bulunma şansını yaşamıştım…İnanılmaz bilgi birikimi,hoş sohbeti,zeka kıvılcımları saçan esprileri ile unutulmaz bir akşam üstüydü..Aydın Boysan, bugün 96 yaşında…Özellikle Türkiye de çoğu özgün imza attığı sayısız mimari esere son otuz yılda 42 kitap ta ekledi…Hala üretmeye de devam ediyor…her kitabı tarçınlı akide şekeri tadında…Müthiş bir birikimin iyi imbikten geçirilmiş bir rakı gibi doyumsuz okunan rafine sayfaları..
Sanırım üstadın 85 inci yaş günü kutlanıyor …Aydın ağabey kadehini kaldırarak masadaki arkadaşlarından birine sesleniyor ..”Oğlum , gençliğinin kıymetini bil!”…Seslendiği arkadaşı 80 yaşında!!!….
Her hafta toplanılan öğle rakıları ekibinde Rahmetli Vehbi Koç, Prof .Tarık Minkari,Gazeteci Hasan Pulur gibi her biri ayrı değer olan kişiler de var ..Aydın abi biraz erken gidiyor meyhaneye ve garsona soruyor .”Geldi mi bizim hergeleler ?”El cevap … “yok abi,ilk siz geldiniz!!!”….
“Selam olsun “ve “Şerefe “diyerek üstadın internette de çok sık ziyaret edilen “Rakı Adabı” maddelerine geçiyorum:
RAKI ADABI
1. Sarhoş olunmaz.
2. Masada konuşulan masada kalır. Kayıt, not tutulmaz.
3. Fotoğraf çekilmez. Dışarıdan çekene kızılmaz.
4. Telefonla konuşulmaz. Çalarsa açılır, “Rakı içiyorum” denir, kapatılır.
5. GSM'le oynanmaz: Sofra iPhone, Blackberry tanımaz.
6. Muhabbet esnasında biçem, izlek, imgelem gibi kelimeler kullanılmaz.
7. Kadınlar silip oturur: Rakı bardağında ruj izi olmaz.
8. Düzgün konuşulur, lüzumsuz şirin olunmaz.
9. Rakıda hızlı gidene karışılır, yavaş düşene karışılmaz.
10. Argo konuşulur, küfür edilmez.
11. “Hey!”, “hişt!”, “pişt!” gibi ünlemler kullanılmaz.
12. Memleketi herkes meşrebine göre kurtarır, karışılmaz.
13. Yemek yenilmez.
14. Meze tırtıklanır, karın doyurulmaz.
15. Şalgam suyu, soda, ayran, çay yanına konabilir, içine konmaz.
16. Kafaya vurup “lölölö!” demek gibi zevzek şakalar yapılmaz.
17. Masada kitap, dergi, hele laptop asla bulunmaz.
18. Zeki Müren de Giuseppe Verdi de dinlenir; Kayahan, Bryan Adams dinlenmez.
19. Varsa müzik duyulacak kadar açılır, bağırtılmaz.
20. Hüzün de neşe de eksik olmaz.
21. Masada ağlanmaz.
22. Ağlayan çıkarsa konu değiştirilir, avutulmaz.
23. Yüksek sesle şarkı söylenmez.
24. Şarkı mırıldanırken el kol hareketleriyle desteklenmez.
25. El kol fazla hareket etmez.
26. Tartışılır, kalp kırılmaz.
27. Herkes konuşur, monolog olmaz.
28. Aynı anda konuşulmaz, söz kesilmez.
29. Masaya sigara dumanı üflenmez.
30. Bir rakı içilirken başka marka övülmez.
31. Rakı masasında sessizlik olmaz.
32. Zırt pırt tuvalete gidilmez.
33. Masada yellenilmez.
34. Masada geğirilmez.
35. Masaya müzisyen alınmaz.
36. Azıcık uçulabilir ama yalan dolan olmaz.
37. Yüksek sesle konuşulmaz.
38. Kazak pantolonun içine sokulmaz.
39. Çıplak / yarı çıplak durulmaz.
40. Şiir konuşulur, şiir okunmaz.
41. Rakı içilirken başka içki içilmez.
42. Yolluk bir teki aşmaz.
43. Yolluk alınmışsa cila çekilmez.
44. Biradan başka cila olmaz.
45. Cila birası bir küçüğü geçmez.
46. Rakı sonrası kahve, şekerli içilmez.
47. Kahve içilirken höpürdetilmez.
48. Rakı yalnız içilmez.
49. Rakı masası 4-5 kişiyi geçmez.
50. Garsona adı dışında bir şeyle seslenilmez.
51. Garsona rakı doldurtulmaz.
52. Balkon sofrasında içmeyen çalıştırılmaz.
53. Sıcaksa buz konabilir, buz erimeden içilmez.
54. Rakıdan önce su, sudan önce buz konmaz.
55. Rakı sek içilmez.
56. Rakıcı ota çöpe öpüşmez, ha bire takdir etmez.
57. İçerken serçe parmak havaya kaldırılmaz.
58. Rakı hızlı içilmez.
59. Rakı fondip yapılmaz.
60. Kerahet vaktinden önce rakı içilmez.
61. Büyük konuşanla rakı içilmez.
62. Çok konuşanla rakı içilmez.
63. Sessiz duranla rakı içilmez.
64. Şakadan anlamayanla rakı içilmez.
65. Büyük yudumlarla rakı içilmez.
66. Rakı sofrasında iş dedikodusu yapılır, iş konuşulmaz.
67. Küllüğe limon kabuğu, zeytin çekirdeği konmaz.
68. Tabağa, kâseye sigara söndürülmez.
69. Zırt pırt kadeh tokuşturulmaz.
70. Konuşurken rakı masasına vurulmaz.
71. Bardak boş bekletilmez.
72. Masanın her bir köşesi meze ile doldurulmaz.
73. Ağız şapırdatılmaz.
74. Çatal kaşık dişe değdirilmez.
75. Burun karıştırılmaz.
76. İzinsiz masadan tuvalete dahi kalkılmaz.
77. Şerefe vb. yeterlidir, kadeh tokuştururken yaratıcı olunmaz.
78. Garsona balık ayıklatılmaz.
79. Garsonun sırtına vurulmaz.
80. Personele hatır sormadan meyhanede oturulmaz.
81. Sofraya erken ya da geç gelinmez.
82. Rakı buzdolabının en alt rafından yukarı çıkarılmaz.
83. İçi görünmeyen kadehte rakı içilmez.
84. Masada farklı kadehler olmaz.
85. Masada farklı markalar olmaz.
86. Yerken ağız doldurulmaz.
87. Ağızda lokma varken konuşulmaz.
88. Boğaza, yeleğe peçete takılmaz, dize peçete konmaz.
89. Konuşurken çatal bıçak sallanmaz.
90. Hiçbir durumda ve fikirde ısrar edilmez.
91. Racon kesilmez.
92. Ukalalık, kıskançlık kaldırmaz.
93. Rakı sofrası süslenmez.
94. Loş meyhanede içilmez.
95. Yan masanın muhabbeti dinlenmez.
96. Başka masaya uzun bakılmaz.
97. Masadan kopuk muhabbet edilmez.
98. Çiftler el ele tutuşmaz, oynaşmaz.
99. Sallanan masada içilir, sallanan insanla içilmez.
100. Bunlar kendiliğinden olur, kasarak yapılmaz.
NOT: İlgi duyanların Gazeteci Erdir Zat ’ın “Rakı Ansiklopedisi” adlı kapsamlı çalışmasını ve babası Vefa Zat’ ın gene konuyla ilgili kitaplarını okumalarını öneririm …