Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği, toplumsal bağışıklama oranları ile ilgili açıklamada bulundu. Dünyanın farklı ülkelerinden bağışıklama raporlarının verildiği açıklamada, KKTC'nin bağışıklık oranı ise 0,036 olarak açıklandı. Yapılan açıklama şöyle:
COVID-19 Pandemisinin hızı azalmakla birlikte mücadele tüm dünyada devam etmektedir. Özellikle COVID-19 enfeksiyonunun daha yoğun yaşandığı şehir ve ülkelerdeki toplumsal bağışıklamadan bahsedecek olursak, dünyadaki oranlar hala daha toplum koruma eşiğinden çok uzaktadır.
Bağışıklama oranı | |
New York | % 19,9 |
Londra | %17,5 |
Madrid | %11,3 |
Boston | %9,9 |
Stockholm | %7,3 |
Barcelona | %7,1 |
KKTC | %0.036 |
*Kaynak: New York State; Public Health England; Carlos III Health Institute; Wu et al., Journal of Medical Virology; City of Boston; The Public Health Agency of Sweden
COVID-19 hastalığının R0 değerini 3 olarak kabul edersek, toplum koruma eşiği (population protection threshold; hastalığın yayılmaması için gereken toplumdaki bağışıklık yüzdesidir) %67’dir. Kısacası bu hastalık toplumdaki %67 kişinin bağışıklanması ile önemli ölçüde durma noktasına gelecektir. Bu verilere baktığımız zaman COVID-19 hastalığı ile mücadelenin devam edeceği kesindir.
Ülkemizde Son Durum Nedir ?
KKTC Sağlık Bakanlığı’nın 5 Haziran tarihli son verilerine göre ülkemizde toplam 108 vaka görülmüştür. Ülkemizin nüfusunun 300,000 olduğunu kabul edersek, toplumun % 0.036’sının bu hastalığı geçirdiği görülmektedir. Bu bilgiler ışığında Kuzey Kıbrıs’taki hasta sayısına bakıldığı zaman toplumun bağışıklanması için hedeften (%67) çok uzakta olduğumuz görülmektedir.
Ülke Politikasını Belirlememiz Gerekiyor
KKTC olarak COVID-19 hastalığı ile mücadele politikasını belirlememiz gerekmektedir. Hükümetin konu ile ilgili yol haritasını belirlememesi durumunda ülke yalnızca sağlık alanında değil, ekonomik ve sosyal kayıplar da yaşayacaktır.
Ada olmamızı göz önünde bulundurursak ve dünyadaki ülkelere bakacak olursak iki seçenek gözükmektedir:
- Ülke olarak izole yaşamaya devam edip etkin bir aşının piyasaya sürülmesini beklemek.
Bu seçenekte ekonomik olumsuzlukları ve aşının geliştirilip geliştirmeyeceğini de hesaba katmak gerekmektedir.
- Hastalık için risk grubundaki kişileri korumaya devam ederken, daha az riskli bireylerin sosyal ve iş hayatlarını kişisel önlemler eşliğinde devam ettirmek ve bu arada hastalık geçiren olursa gerekli sağlık hizmetini eksiksiz verebilecek ve sağlık sistem kapasitesini aşmayacak şekilde kontrollü bulaşı sağlamak.
Bu seçenekte ise sağlık sisteminin altyapısı ve organizasyonu güçlü olmalıdır.
Dünya koronavirus mücadelesinde toplumsal bağışıklıktan hala uzaktır.
“Bugünkü durumda toplum olarak virüse karşı korunmaktan uzağız ve sadece pandemiyi daha ileri bir tarihe erteliyoruz”
KKTC olarak ise bugüne kadar ülkemizde görülen 108 hastanın sadece 77 kişisinin yerel vaka olduğunu da düşünürsek bugünkü durumda toplum olarak virüse karşı korunmaktan uzak olduğumuz ve sadece pandemiyi daha ileri bir tarihe erteliyor olduğumuz açıktır.
“Kutlama Yapma Değil Hazırlık Yapma Zamanı”
Kıbrıs Türk Tabipleri Birliği ikinci dalgaya hazırlıklı olmamız gerektiği konusunda uyarılarını sürdürmekteyken Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de “İçinde bulunduğumuz dönemin kutlama yapma değil hazırlık yapma zamanı olduğunu” açıklamıştır. DSÖ ayni zamanda yeni bulgular ışığında yeni tip Koronavirüse karşı alınabilecek önlemler konusunda kılavuzunu bir kez daha değiştirdiğini açıklayarak hükümetlere vatandaşlarına kamuya açık alanlarda bez maske (tıbbi maske değil) takmalarını önermelerini tavsiye etti. Yapılan açıklamada sağlıklı bireylerin kamusal alanlarda kumaş maske takmalarının virüsün bulaşmasından koruyucu etkisinin kişiler arası fiziki mesafe ve el hijyeninin sağlanması ile birlikte daha etkili olacağına da vurgu yapıldı.
KTTB olarak, virüse karşı toplumumuzun neredeyse tamamen korunaksız olduğunu unutmadan, bu günleri, kişisel koruyucu tedbirlerle yaşamayı öğrenerek, bu önlemleri yaşamımıza adapte ederek geçirmemiz gerektiğini tekrar hatırlatmak isteriz.
Hükümetin, COVID 19 yol haritasını belirlemesi, hazırlıkları tamamlaması ve ilgili kesimlerle yasal zeminde işbirliğini artırarak çalışmaları hız kesmeden sürdürmesi toplum sağlığı açısından elzemdir.