Basın Açıklaması
Kıbrıslı Türk toplumu, bölünmüşlük ve çözümsüzlükten kaynaklanan ağır yaralar almaya devam etmektedir. Lefkoşa ile Ankara arasında sıkışmış siyaset, uluslararası hukuk dışı kalmış ve toplumun varlığını tehdit eder hale gelmiştir.
Kurucu eşit ortak olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğan haklarımıza erişim, Kıbrıslı Rum siyasi elitler tarafından ‘kuzeyde yaşadığımız’ gerekçesiyle engellenmektedir. Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakları gasp edilirken, uluslararası kaçakçılara aynı pasaportların altın tepside sunulması siyaseti ise adanın güneyinde devam etmektedir.
Adanın kuzeyinde ise Bakanlar Kurulu “golifa” gibi vatandaşlık dağıtmaya devam etmektedir. Öğretmen ve gazetecilere nefret kusan, adamız ile hiçbir bağı olmayan bir eski komutana Bakanlar Kurulu kararı ile vatandaşlık verilmesi bunun son örneğidir.
Hesap verilebilir, şeffaf bir nüfus ve vatandaşlık politikasının mevcut siyasetin işine gelmediği açıktır. ‘Kalabalık’ olarak açıklanan bir nüfusa sahibiz. Bu nüfus yoğunluğuna okul, hastane, mahkeme, hapishane, yol, öğretmen, doktor, hemşire, hakim, savcı, gardiyan, polis yetiştirmek mümkün değildir.
Bir yandan Bakanlar Kurulu suçluların ülkeye girişine onay verebiliyor, sınır dışı edilenleri affedebiliyor ve üstüne Pinochet zihniyetinde olan eski komutana vatandaşlık armağan edebiliyorken, diğer yandan Kıbrıslı Türklerin dahil olduğu ‘yasaklı liste’ sayısı gün geçtikçe artmaktadır. AKP rejiminin ‘N82’ kodu ile Kıbrıslı Türk aydınların Türkiye’ye girişini yasaklaması ve ifade özgürlüğüne yönelik baskıları, tutuklamalara kadar varan bir aşamaya gelmiştir. Bu noktada Evrim Hınçal’ın maruz bırakıldığı davranışa karşı dayanışmamızı belirtiriz.
Kıbrıslı Türklerin, her iki taraftan gelen baskıyı azaltmak ve uluslararası hukukta yer almak için çözüme ve AB ile doğrudan ilişki kurma hedefine ısrarla yönelmesi elzemdir.
Bu anlamda, hem AKP rejiminin Kıbrıs’ın kuzeyini siyasal ve ekonomik nüfuzu altında tutarak özelleştirme, muhafazakârlaştırma ve ifade özgürlüğüne karşı yürüttüğü gerici politikalara karşı çözümü savunmaya devam edeceğiz, hem de kurucu eşit ortağı olduğumuz Kıbrıs Cumhuriyeti’nden doğan haklarımızı gasp eden ve istediğinde baskı aracı olarak kullanan Kıbrıslı Rum siyasi elitlerine karşı haklarımızı ve çözümü talep edeceğiz.