Kıbrıs’ta ezanlar sussun demek kolay mı?

Oshan SABIRLI

Ülkemizde günlerdir süren bir tartışma var. Ezanlar sussun veya ezan okunmaya devam etsin diye gereksiz bir tartışmanın yaşandığını görüyoruz. Kadının birinin kişisel görüşünü paylaşması sonrasında çığ gibi büyüyen bir tartışmanın göbeğine çakılıp kaldı Kıbrıslı Türkler. Bunun üzerinden ise garip bir tartışma başladı. Kıbrıslı Türklerin dinini sorgulayanları mı istersiniz, hakaret edenler mi, tartışmayı daha da fazla alevlendirmek isteyenleri mi? Ben bu konu üzerine hiç yazmak istemiyordum. Hatta konunun üzerinde düşünmeye bile değmediğini düşünenlerdenim. Bir defa ülkemizden bir siyasetçi bunu söyleyecek olsa, böyle bir resmi girişim olsa işin boyutu değişebilirdi. Din işleri başkanlığına resmi bir talep olsa, konu ile ilgili sivil toplum kuruluşları çalışma yapsa veya işin içinde nereden, kimden geldiği bilinen ciddi bir baskı hissedilse yine tartışmayı sürdürmekte fayda olabilir. Ancak bunun üzerine boş yere haber malzemesi çıkarılması kesinlikle gereksizdi. Maalesef ortaya çıkan tartışmaların Kıbrıs yansımalarında Kıbrıslı Türklerin “dinsiz” olarak lanse edilmesini kabul etmek mümkün değil. 1571’den bu yana bu topraklarda yaşayan Kıbrıslı Türkler tam 443 yıl boyunca Müslüman kimliklerini yitirmediler. Bu geçen zamanda Kıbrıslı Türklerin çok fazla din değiştirdiğini, Hıristiyan olduğu da söylenemez, Ayşe, Fatma, Mehmet, Mustafa gibi isimler, Maria, Despiona, Yorgo veya Dimitris gibi isimlere de dönüşmedi. Oysa baskı altında kalan birçok Müslüman toplumun tarihsel süreç içerisinde dinini değiştirdiğini ve hatta dine bağlı olarak isimlerin bile Hıristiyanlaştığını görebiliyoruz. Bugün Kıbrıslı Türklerin dinden neden soğuduğunu veya soğutulduğunu soracak olursanız sosyologlar konu ile ilgili çok daha net açıklamalarda bulunabilir elbet ama yobazlık noktasında Kıbrıslı Türklerin tepkisi hep sert olmuştur. Toplum mühendisliği ile badem bıyıklı haline getirilmek yerli halk için kabul görmedi ve görmeyecekte. Gelelim Feza Güzeloğlu isimli kadın avukata. Haberi Yeni Akit  gazetesi versiyonu ile okuduğunuzda dahi olayın ne kadar manipülasyona açık olduğunu fark ediyorsunuz. “Haydi Kıbrıslı Türklere saldıralım” şeklinde bir girişimle yapılan bu haberde, tüm toplumu dinsiz, imansız olarak gösteren yorumlara yer verilmiş. Kadının açık hedef gösterildiğini, neredeyse telefon numaralarına kadar paylaşıldığını gördük. Yeni Akit haberinin spotunda, “Sık sık İslâm düşmanı çevrelerin provokatif eylemleriyle gündeme gelen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde şimdi bir grup, “Ezanlar Sussun” kampanyası başlattı” ifadelerini kullandı. Üstelik kadının sanıyorum kendi Facbook hesabı üzerinden yazdığı bir iletiye atıfta bulunularak, Sapkın güruhun, matbu hale getirdiği, “Ezanlar Sussun” bildirisinde şu hakaretamiz ifadeler yer alıyor” diyerek mesaja da yer verildi. Bu oyunlara gelmemek gerek. Özellikle Kıbrıs’ı, Kıbrıs Türk insanını tanımayanların bu suni gerilimi uzatması ise saçma. Herkesin din veya dinsizliği kendine. Üstelik referans noktası olan Kura’ı Kerim’de de İslamiyet dininde baskıcı rejimin olmadığı, bu şekilde saldırıların, tüm toplumu hedef gösteren iftiraların günah olduğu gayet açık şekilde bulunuyor. İyi Pazarlar.    


   

NOSTALJİ

Lefkoşa’yı düşünürken hiç kuşkusuz en önemli sembolik mekan olarak Sarayönü akla geliyor. Ben Sarayönü’nün parke taş döşenmeden önceki durumunu hatırlayan bir neslin çocuğuyum. Ancak bu fotoğraf karesi çok çok daha eskilere dayanıyor.  

NOSTALJI 2

Yıl 1967 Yer Larnaka, deniz sahilinde Cahit Bağdadi Bar'da. Soldan sağa: Ülker Fahri, Ertan Faruk, Vural (Lefkeli), Ahmet Ahmet, Hüseyin Giritli.

DİKKAT ÇEKENLER

Ne demişler? “Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var”… Gönyeli Belediyesi’nde içilen kahvenin hatırını unutmayıp, kahve ile birlikte gelen su kadehine gözümüz ilişti. Önemli 2 ibare var. Kadehin bir yanında “Gönyeli Belediyesi”, diğer yanında ise “içtiğiniz su Gönyeli’deki çeşmeden akıyor”  yazıyor. Anlayana…