Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ) CEO’su Yrd. Doç. Dr. Asım Vehbi, sayıları 13’e çıkan üniversitelerimizi, 120 farklı ülkeden 75 binin üzerinde öğrenciyi ve 50 farklı ülkeden akademisyeni barındıran yüksek öğrenimi değerlendirdi. Vehbi, Kıbrıs’ın kuzeyi ile güneyini de karşılaştırdı ve yaşanan olumlu ve olumsuz gelişmelere dikkat çekti. Vehbi, olası bir çözüm sürecinde üniversitelerin karşılaşabileceklerine de işaret etti.
Oshan SABIRLI
Girne Amerikan Üniversitesi’nin (GAÜ) 2012’den bu yana CEO’luğunu yürüten Yrd. Doç. Dr. Asım Vehbi ile Kıbrıs’taki yüksek öğrenimi ve bu doğrultuda yaşanan sorunları değerlendirdik. Lefkoşa’da Eziç Restoran’da sabah kahvaltısında buluştuğumuz Vehbi, Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyi arasındaki eğitim alanındaki farklılıklara da vurgu yaptı. Vehbi, üniversitelerin gelişmesi ve çoğalmasının ülke ekonomisine ciddi katkılar yaptığına dikkat çekerken toplum için çok önemli fırsatları da beraberinde getirdiğini söyledi. Vehbi, Kıbrıs’ta yaşanabilecek olası bir çözümde bazı sorunlar ile karşılaşılabileceğini ama öğrenci kalitesinin yeni süreçle daha da yükseleceğini, farklı burs imkanlarının doğabileceğini söyledi. Vehbi, eğitimin Kıbrıs’ın kuzeyinde bir devlet politikası şeklini almadığını da kaydetti ve eğitim sektörünün KKTC’nin milli gelirinin %28’ine denk gelen direk bir katkı sağladığını vurguladı. Vehbi bu rakamı ise “1.3 milyar” olarak ifade etti.
13 ÜNİVERSİTE, 120 FARKLI ÜLKEDEN 75 BİNİN ÜZERİNDE ÖĞRENCİ
Ülkemizde 1979 yılında İleri teknoloji Enstitüsü ile başlayan bir yüksek öğrenim süreci bulunuyor. Bu süreç ile geçen 36 yılda çok hareketli aşamalar kaydedildi. Sohbetimizin başında ülkemizdeki üniversitelerin gelişim sürecine vurgu yapan Asım Vehbi, Kıbrıs’ın kuzeyindeki üniversite kuruluş ve gelişim tarihçesini aktardı.
Asım Vehbi, 1979 yılında Yüksek Teknoloji Enstitüsünün kurulmasının ardından 1985 yılında Girne Amerikan Üniversitesinin kurulmasının eğitimde büyük bir çıkışın yakalanmasına sebep olduğunu kaydetti. GAÜ’nün başlattığı bu atılım sonucunda, Kuzey Kıbrıs’ın bugün, 13 üniversite, 120 farklı ülkeden 75 binin üzerinde öğrenci ve 50 farklı ülkeden akademisyenin varlığı ile uluslararasılaşma anlamında önemli bir yerde olduğunu kaydeden Vehbi, “özellikle artık kökleşmiş 7 üniversitemiz gelişme sürecini az çok tamamlamış ve artık akademik standartları yükseltme ve yayın, AR-GE gibi konulara da yönelme durumundadır” yorumunda bulundu.
4 KİŞİYE, 1 ÖĞRENCİ DÜŞÜYOR
Detay Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Oshan Sabırlı’nın “Kuzey Kıbrıs’ta 13 Üniversite;75,429 öğrenci (2002 – 2003’de 27,248) ; 120 farklı ülkeden öğrenci;50 farklı ülkeden akademisyen gibi rakamlardan bahsediyorsunuz. Bizim gibi küçük bir ülke için bu ne anlama geliyor?” şeklindeki sorusuna karşılık ise Vehbi, öncelikle, nüfusun yaklaşık dörtte birini oluşturan bu kitlenin, kültürel bir zenginliğin ve sosyal hareketliliğin oluşmasına neden olduğuna dikkat çekti. GAÜ CEO’su ve akademisyen Vehbi, “Her 4 kişiye düşen 1 öğrenci herhalde dünyada başka bir ülkede yoktur ve bu müthiş bir rakamdır” yorumunda da bulundu.
KKTC MİLLİ GELİRİNİN %28’İ
Bu katkının aynı zamanda ekonomik anlamda da çok önemli bir yer tutuğuna da dikkat çeken Vehbi, “KKTC Milli gelirinin %28’ine denk gelen direk bir katkı var, yani 1.3 milyar çok önemli bir rakamdır” dedi.
“GÜNEY KIBRIS’TA DEVLET KATKISI VAR”
Kıbrıs’ın güneyinde üniversitelerin durumu sorduğumuzda ise Kıbrıs’ın kuzeyinin çok daha gelişmiş bir yapıda bulunduğu dikkat çekti. Vehbi,
Kuzey Kıbrıs’taki yükseköğretim kurumları ile kıyaslandığı zaman , Güney Kıbrıs’a göre daha ileride olduğumuzun ortaya çıktığını kaydetti. Güney Kıbrıs’ta 2013-2014 Akademik yılı itibarı ile 10 üniversite ve 15 kolej kapsamında 23 bin’i Rum vatandaşı olmak üzere toplam 32,824 öğrenci bulunduğunu belirten Vehbi, Güney Kıbrıs’ta hükümetin ve devletin üniversitelere çok ciddi destek ve teşvik vermekte olduğunu da belirtti ve bunun bir devlet politikası çerçevesinde gelişim süreçlerine katkı yaptığını söyledi.
ÜNİVERSİTELERİN ÜLKE EKONOMİSİNE KATKISI
Vehbi, üniversitelerin ülke ekonomisine olan katkılarına da dikkat çekti ve “Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelerin ülke ekonomisine doğrudan ve dolaylı olarak katkı sağladığı rahatlıkla söylenebilir. Her öğrencinin yıllık ortalama 17,500 Dolarlık harcaması, 75,000 öğrenci nüfusu ile ekonomiye ciddi miktarlarda doğrudan katkısını beraberinde getirir (1.3 milyar Dolar). Öğrenci nüfusuna hizmet verebilmek adına tüm sektörlerde görülen istihdam artışı işsizliğin azalması olarak yansımaktadır. Öğrenci harcamalarının sadece eğitime yönelik olmadığı unutulmamalıdır. Ülkemizdeki öğrenci harcamalarının sadece %28’i direk üniversitelere eğitim ücreti olarak gitmekte, %28’i yeme-içmeye, %17’si barınmaya, %5.2’si yurtiçi ulaşıma, %5’i iletişime, %4.8’i havayolu ulaşımına, %3.3’ü kırtasiye ihtiyaçlarına, %2.7’si sosyal aktivitelere ayrılmaktadır. Bu oranlardaki harcamalar dikkate alındığında ekonomiye doğrudan olan katkının ve bu sektörün önemi daha iyi anlaşılabilir. Bunların yanısıra, öğrenci ailelerinin ziyaretleri, akademik alandaki ziyaretler ve bu ziyaretler sonucunda yapılan yatırımlar (emlak ve otomotiv sektörü) da sektörün ekonomiye dolaylı katkısını yansıtmaktadır” dedi.
BİRÇOK ALANA KATKI SAĞLANIYOR
Detay’a değerlendirmelerde bulunan Vehbi, “üniversitelerimiz ülke ekonomisinin yanı sıra kültür sanata ve sosyal yaşama da çok ciddi bir katkı sağladığına da işaret etti. Vehbi, bu sürecin ne gibi fırsatlar sunduğunu da açıkladı.
Sadece bu yıl ve sadece GAÜ’de 400’ün üzerinde seminer, konferans, panel, yarışma, drama, dans, konser gibi aktivitelerin yapıldığını ifade eden Vehbi, “bu, tek bir üniversitede, hepsi halka açık, ortalama günde birden fazla aktivite demektir. Tüm üniversiteleri düşünecek olursak halkımıza birçok konuda, sürekli aktivitelere katılma ve kendisini yetiştirme olanağı sunulmaktadır. Bunun yanında güncel konular, özellikle bölgedeki politik gelişmeler, petrol, doğalgaz, Kıbrıs konusu v.b birçok alanda akademisyenlerimiz sürekli radyo, tv ve gazetelerdehalkımızı aydınlatmakta, süreçleri paylaşarak tartışmakta ve öneriler yapmaktadırlar; yani entellektüel bir derinlik sunmaktayız” ifadelerini kullandı. Vehbi, yakın ve yalın bir örnek olara ise son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, tüm adayların, üniversitelerin akademisyenlerden oluşan gönüllü veya profesyonel ekiplerle çalışmayı tercih ettiğini, bu ve benzer örnekleri çok daha fazla geliştirmenin mümkün olduğunu söyledi.
Vehbi, “Ayrıca, üniversitelerimiz ülkeye sadece ekonomik değil aynı zamanda kültür sanat ve spor alanlarında da ciddi katkı yapmaktadırlar. Örneğin, ülkemiz liglerindeki birçok spor takımında öğrencilerimizin etkin olarak yer almaktadır” yorumunu yaptı.
TEHDİTLER VAR…
Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelerin karşı karşıya kaldığı tehditleri de değerlendiren Asım Vehbi, siyasi sorunların yanında, sosyal alanlardaki eksikliklerin de bu sektörü olumsuz açıdan etkilediğini kaydetti. Öncelikle Yükseköğretim Bakanlığının bulunmamasının, bu güçlü ve etkili sektör için büyük bir eksiklik olduğunu vurguladı. Sektördeki ihtiyaçların hızlı ve etkili bir biçimde giderilmesi ve cevaplanmasının bu kurumun eksikliğinin giderilmesi sayesinde mümkün olacağına dikkat çeken Vehbi, “Yükseköğretim kurumlarının kabine içerisinde doğrudan temsil edileceği bir makamın olmaması işleyiş açısından büyük bir engeldir. Böyle bir kurumun eksikliği beraberinde bazı hukuki boşlukları, eşgüdüm eksikliğini ve denetimsizliği de getirmektedir” yorumunda bulundu.
HAKSIZ REKABET
Farklı kategoriler ile şekillenen üniversitelerin, ülkede haksız bir rekabetinin yaşandığını, üniversitelerimiz arasındaki rekabetin etik kurallar çerçevesine oturtulmasının, rekabet koşullarını daha düzgün ve sağlam zeminlere taşıyacağını kaydeden Asım Vehbi, tehdit arz eden bir başka konu ise uzaktan eğitim girişimleri olduğunu sözlerine ekledi. Kuzey Kıbrıs’taki üniversitelerin diploma değerlerini düşürme tehlikesi taşıyan bu girişimlerin de denetim altına alınması gerektiğine işaret eden GAÜ CEO’su, “Öğrencilerimizin hizmet alacağı bazı konulardaki yetersizlikler bir başka tehdit unsurunu oluşturur. Bu bağlamda, sağlık, toplu taşımacılık ve buna benzer alanlardaki yetersiz imkanlar, beklentileri karşılayamamaktadır. Yeni üniversite kuruluş kriterleri tiraji komik bir durumdadır” yorumunu yaptı. Vehbi, üzerine basa basa, en önemli tehdidin ise üniversiteler adası dediğimiz KKTC’de yükseköğretimin sahipsiz olması ve devlet politikasının eksikliği olduğunu kaydetti.
“AMBARGO YOK”
Kıbrıs’ın kuzeyi tanınmamışlık nedeni ile siyasi anlamda ciddi sorunlar yaşaması ve Bologna sürecine Kıbrıs’ın kuzeyi dahil edilmeyişi sorulduğunda ise Vehbi, birçok kez konuşmalarında “Ambargo” nun kafalarda ve kendi içimizde olduğunu söylediğine işaret etti. Vehbi, “Tabii ki BM Güvenlik Konseyi’nin bu konuda kararları var ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimindeki komşularımız da bundan olumsuz etkilenmemiz için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ancak bu konular çok iyi stratejik planlarla kesinlikle aşılabilir. Yeter ki inanalım. Yeter ki çok çalışalım ve işimizi doğru yapalım. Dünya ABD öncülüğünde liberal ekonomiyi sonuna kadar uygulamakta ve uluslararası şirketler kendi çıkarlarını gözetmektedirler. Biz ambargo altında 150 civarı farklı ülkeden gelen 75,000’e yakın öğrenciye ulaşmışsak üniversitelerimizin programları tüm dünyada tanınıyor ve akademik akreditasyon alabiliyorsa,mezunlarımız her ülkede her kurumda iş bulabiliyorsa, KKTC Yüksek öğretimi olarak ambargoları yenmişiz demektir” ifadeleri kullandı.
BOLOGNA SÜRECİNDE HATA YAPILDI
Bologna sürecinin politik bir gelişme olduğuna işaret eden Asım Vehbi, o günlerde oraya giden Türkiye heyetinin bir şekilde ağırlığını koymadığını veya koyamadığını, basit bir madde ile bu konuda önümüzün politik olarak kapandığını belirtti. Vehbi, “tabii ki bu bize sorun olsa da büyük bir engel oluşturmadı çünkü sadece GAÜ olarak bizler benzer olanakları öğrencilerimize 200’den fazla dünya üniversitesi ile karşılıklı imzaladığımız ikili antlaşmalar sunabiliyoruz. Tüm üniversiteler de bunu yapıyor. Bunun dışında ayrıca GAÜ’nün yurtdışı kampüsleri var. Yani, bir tür arka kapı açmış olduk. Aynı şekilde bugün dünyanın önemli bir kahve markası, birçok fast-food restaurant artık ülkemizde hizmet veriyorsa, Şato Lambusa Otel booking.com kanalıyla rezervasyon alabiliyorsa, daha çok çalışarak tüm sorunları aşabiliriz diye düşünüyorum” dedi.
KKTC ÜNİVERSİTE DİPLOMALARI NE KADAR DEĞERLİ?
“Uluslararası anlamda diplomalarımız ne kadar değerli? Yurt dışı ile akredite şeklinde mi çalışılıyor?” şeklinde soru işaretleri olduğuna da değindiğimiz sohbetimizde Vehbi, “Üniversitelerimizin diplomaları tüm dünyada tanınmakta ve önemli bir kabul görmektedir. Bugün mezunlarımız dünyanın heryerinde çok önemli şirketlerde kritik pozisyonlar üstlenmekte ve büyük başarılara imza atmaktadırlar. Ayrıca mezunlarımız dünyanın en önemli üniversitelerinde yüksek lisans ve/veya doktora yapma olanaklarına sahiptirler. Birçok üniversitemizin kurumsal olarak veya bölüm/fakülte düzeyinde almış olduğu akreditasyonlar diplomalarımızın değerine değer katmaktadır” dedi.
KIBRIS’TA ÇÖZÜM
Ülkemizde gerçekleşen çözüm müzakereleri ve olası bir çözümün Kuzey Kıbrıs üniversitelerine getirileri ve götürüleri ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Vehbi, olası bir çözümün KKTC Üniversitelerine yaratacağı fazla bir olumsuzluk olduğunu düşünmediğini söyledi. Bu varsayımı yaparken çözümün TC vatandaşlarının kayıt hakkı ve adaya giriş şartlarının değişmeyeceğini düşündüğünü de belirten Vehbi, eğer Shengen Vizesi uygulanacaksa, bazı ülkelerden gelen öğrenci sayısında düşüş yaşanabileceğini, olası bir çözümün, verilen olumsuz örneklerdeki enerji kaybını engelleyeceğini de söyledi. Üniversitelerimizin, özellikle AB ülkeleri bünyesindeki burslardan yararlanarak yeni pazarlara ulaşabileceğini de belirten Vehbi, “bu pazarlar bize hem daha fazla hem de daha nitelikli öğrenci ve öğretim üyesi olanaklarını açacaktır” yorumunda da bulundu.
RUMLAR GEÇ BAŞLADI REKABETİ ARTIRDI
“Kıbrıs’ın güneyindeki üniversiteler ile karşılaştırıldığında Kuzey Kıbrıs’ın çok daha hızlı bir gelişim süreci izlediğini görüyoruz. Biz hızlı mı geliştik yoksa Kıbrıslı Rumlar mı yeterince hızlı reaksiyon gösteremedi?” şeklindeki bir soruya karşılık olarak ise Vehbi, “Aslında burada konu sadece hız değildir. Bizde YÖK’ün ve Türkiye Cumhuriyetinin desteğiyle ilk kurulan üniversiteler, doğru büyüme stratejileri uygulayarak bu noktaya geldiler. Ancak ciddi bir haksız rekabet de yaşadılar. 7-8 yıl önce bu alanda geri kaldığını fark eden GKRY de birçok açılımlar yaparak aktif olan birçok kolejin üniversiteye dönüşmesi ve yeni üniversitelerin kurulması için teşvik programları uyguladı, büyük destek verdi ve bu alanda bizimle rekabeti iyice artırdı. İşte burada bizim Devlet ve Hükümetlerimize büyük görev düşmektedir. Biz GKRY’ye göre öndeyiz. Ancak sektör doğru yönetilmezse bu fark süratle aleyhimize gelişebilir ve büyümenin durabileceği gibi geriye de gitme riski ile karşı karşıya kalabiliriz. Burada planlama, denetim, yeni üniversite kurma kriterleri, haksız rekabet, tanıtım faaliyetleri ve sektörün güncel problemleri için mutlaka DEVLET POLİTİKALARI oluşturulmalı ve bu sektör kabinede temsil edilmelidir diye düşünüyorum” yorumunda bulundu.
“ÜNİVERSİTE KURMA KRİTERLERİNİN DÜZENLENMESİ GEREK”
Son zamanlarda gerek yeni Kıbrıslı Türk yatırımcıların, gerekse Türkiye’den yatırımcılar veya kuruluşların eğitim sektörü ile ilgili buraya ciddi bir ilgisi olduğu göze çarparken, birçok üniversite veya eğitim kurumu olması konusunu da değerlendiren Asım Vehbi, ülkeye, eğitim sektörüne zarar verildiğine inanmadığını da kaydetti. Vehbi kendisinin, liberal ekonomiye ve dengeli rekabete inanan birisi olduğuna da vurgu yaptı. Vehbi “kesinlikle yeni üniversite kurulmasın, yasaklansın gibi bir düşüncem yoktur. Tam tersine, yeni üniversite kurma kriterlerinin düzenlenmesi gerektiğini yıllardır her mecrada söylüyor ve politikacılarımızla paylaşıyorum. Ancak maalesef bugüne geldik ve bu konuda henüz bir gelişme yok” dedi.
YİNE BİZLERLE PAYLAŞILMADI
Milli Eğitim Bakanı Özdemir Berova’nın bu konuda bir önerge üzerinde çalıştığını bir görüşmede kendisine ilettiğini de belirten Asım Vehbi, bugünlerde de bunun Bakanlar Kurulu’na gideceğini duyduklarını belirtti ve serzenişte bulundu. Vehbi, “maalesef her konuda olduğu gibi yine ilgili tüzük bizlerle paylaşılmadı ve fikrimiz sorulmadı. Burada önemli olan ilgili kriterlerin en azından Türkiye düzeyine çekilmesidir. Aksi takdirde bir miktar sermayesi olan fakat Türkiye’de üniversite kurmak için sermayesi yetmeyen şirketler burada kurmak için girişim yapmaya artarak devam edecekler ve bu da sektöre ciddi zarar verecektir. Söylemeye çalıştığım; eğer bir kurum, kişi veya şirketin yeterli sermayesi varsa, kampüs kurabilecekse, iş ahlağı ve geçmişi bizleri tatmin ediyorsa ve yerli ortak veya ortakları da varsa, tabii ki üniversite kurup düzeyli bir rekabet ortamına girsin. Ancak bu kriterlere sahip değilse, yıllar önce bize büyük sorunlar yaratan ve yıllarca olumsuz etki bırakan Uluslararası Amerikan Üniversitesi faciası yeniden tekrarlayacaktır ve artık çok daha kırılgan olan sektöre belki de tamir edilemez zararlar verecektir. Ayrıca eğer pastayı büyütmezsek, fazla üniversite olması kaliteyi aşağılara çekecektir” dedi.