"Barış suyu" olarak adlandırılan Türkiye'den KKTC'ye verilen suyun yönetimi ile ilgili belirsizlik sürüyor. Kimi çevreler suyun yönetimi konusunda hükümetler arası bir kriz olduğunu iddia ederken, kimi çevreler de bunun bir kriz olmadığını şartların daha da olgunlaştırılması için görüşmelerin sürdüğünü kaydediyor.
KKTC'de koalisyon hükümetinin büyük ortaklarından Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye'den gelen suyla ilgili Ada'da hükümetler arası bir kriz olmadığını, ancak görüş farklılıkları olduğunu söyledi. Talat, şu anda suyun idaresinin KKTC'de olduğunu hatırlatarak olası çözüm durumunda yetkinin federal yönetime geçeceğini belirterek, "Türkiye'den su muhakkak satın alınacak ama bunun fiyatı nasıl olacak o henüz belli değil." dedi.
Talat, Türkiye'nin Kıbrıs'ın su ihtiyacını karşılamak üzere 75 milyon metreküpe kadar su göndereceğini hatırlatarak" Türkiye gerektiğinde ihtiyaç duyarsa üçüncü ülkelere doğrudan bu altyapıyı kullanarak su satabilecek" diye konuştu.
CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Cihan Haber Ajansı'na (Cihan) su konusu ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Talat, su ile ilgili tartışmaların bir kriz olmadığını, görüş farklılıklarından dolayı suyun işletilmesi ve yönetilmesi konusunda müzakerelerin Türkiye ile devam ettiğini kaydetti.
Su yönetiminin Kıbrıslı Türklerde olması gerektiğinin altını çizen Talat, bunu önemsediklerinin altını çizdi. Mehmet Ali Talat, " Doğal olanı budur. Burası bağımsız bir ülkedir. Bağımsız bir devlette su yönetimi o devlette olur prensibinden hareket ediyoruz. Bu yatırımlarla ilgili olarak çeşitli görüşler var. Yatırım ihtiyaçları drenaj hatları gibi... Bütün bunlar görüşülmeye devam ediliyor. Henüz bir sonuca ulaşabilmiş değiliz ama suyun gelmemesinin sebebi bu değil... "şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE VANAYI KAPATTI" GİBİ BİR DURUM SÖZ KONUSU DEĞİL
Şu anda barajda test ve deneme çalışmalarının devam ettiğini ifade eden Talat, "Enjeksiyonlar yapılıyor. Sızdırmazlık kontrol ediliyor. Sızdırma olan bölgeler tespit ediliyor ve oralar sağlamlaştırılıyor. Dolayısıyla teknik bir çalışma yapılıyor. Bu konuda her şey anlaşılsaydı ve bitseydi de bunlar yine yapılacaktı. O yüzden uzlaşmazlık var, anlaşamadılar o yüzden suyu Türkiye gönderiyor, vanayı kapattı gibi bir durum söz konusu değil. Burada aslında biraz bilgi kirliliği var. Biraz abartı var. Gerçek durum şu anda görüşmeler devam ediyor." dedi.
YENİ BİR ANLAŞMA YAPILACAK
Su konusunda Türkiye ile daha önce yapılan anlaşmanın yanı sıra yeni bir anlaşma daha yapıldığı bilgisini veren Talat, dolayısıyla bu anlaşmaların Birleşik Kıbrıs'ı bağlayacağının altını çizdi. Talat," Öyle bir anlaşma olacak. Çünkü, KKTC'nin yaptığı uluslararası anlaşmalarda sonuçta Birleşik Kıbrıs'ı bağlayacak anlaşmalar olacak. Bu anlaşma biliyorsun çerçeve anlaşmasıydı ve geçti. Çerçeve anlaşmasında zaten adı üstünde zaten çerçeveyi belirliyor."diye ekledi.
ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİNE SATILABİLİR
Bu kapsamda Türkiye'nin Kıbrıs'ın su ihtiyacını karşılamak üzere 75 milyon metreküp kadar su göndereceğini aktaran Talat şunları söyledi: "Türkiye gerektiğinde, ihtiyaç duyarsa üçüncü ülkelere doğrudan bu altyapıyı kullanarak su satabilecek. Bir de Güzelyalı'daki tesis, baraj, arıtma tesisi ve onları bağlayan terfi hatları Türkiye Cumhuriyeti'nin mülkü olacak. Bunlar daha önceki çerçeve anlaşmasında kabul edildi. Şimdi hükümetler arası bir anlaşma yapılarak su yönetimi ile ilgili anlaşma yapılacak. Türkiye'nin buradaki tutumu şudur; suyu ben gönderiyorum. Bu bir nimettir. Kıbrıs için çok önemlidir. O yüzden bu gönderdiğim suyun rasyonel ve doğur yönetilmesi için benim de bazı isteklerim var. Bunları oturalım anlaşalım diyor. Onu konuşuyor ve anlaşıyoruz."
Dolayısıyla bu konu tamamlanıp Kıbrıs sorunu çözüldüğü takdirde Birleşik Kıbrıs'ın da buna bağlı hareket edeceğini dile getiren Talat, bunun bir uluslararası anlaşma olacağını belirtti. Bu arada bir küçük farklılık olduğuna işaret eden Talat, söz konusu suyun işletmesinin federal hükümete ait olacağına dikkat çekti.
ANLAŞMAMIZDA YÖNETİM FEDERAL YETKİDE İDİ
Bu hususta daha önce anlaştıklarını bildiren Talat, "Bilmiyorum yeni anlaşmada belki farklı olur. Bizim zamanımızda vardığımız anlaşmada su yönetimin federal yetki olduğu idi...Bunun da sebebi bir de su savaşları yaşamayalım diye...Çünkü bu su zaten bir barış suyu olarak da düşünüldü. Dolayısıyla eğer bu bizim kullanmamızın üstünde ise Kıbrıs Rum tarafına da hatta çözüm olmadan verilmesi düşünüldü. Çözüm olduktan sonra haliyle federal hükümetin yetkisinde olan bir konu olarak yönetilecek."sözlerini kaydetti.
75 MİLYON METREKÜPLÜK SU YETERLİ OLMAYABİLİR
"Belki 75 milyon metreküplük suyu taşıyan bu boru bütün Kıbrıs'a yeterli olmayabilir" diyen Talat şöyle devam etti: "Ama o zaman su kaynakları da harekete geçirilerek bu suyun da takviyesi ile çok daha iyi bir noktaya gelinebilir. Tabi denizden su arıtma gibi imkanlar da dahil olmak üzere...Ayrıca bir husus daha var. Bu teknolojinin başarısı ispat edildikten sonra yeni bir hatta çekilebilir. Dolayısıyla da Kıbrıslı Türkler açısından değil sadece Kıbrıs'ın bütünü açısından da bu çok önemli nimet büyük bir avantaja dönüştürülebilir. Kıbrıs sorununun çözümüne de çözümden sonra anlaşmanın sürdürülebilirliğine de önemli katkısı olacaktır."
ANLAŞMA OLURSA YÖNETİM FEDERAL YETKİDE OLACAK
Su yönetiminin şu anda KKTC'de olması halinde anlaşma olması durumunda da federal yetkide olacağına vurgu yapan Talat, şöyle dedi: "Bu, federal hükümet bu yetkiyi kullanacak demektir. Şu anda KKTC merkezi hükümeti kullandığı gibi o zaman da federal hükümet kullanacak. Ama oluşturulacak olan yapılar mutlaka özerk yapılar olmak zorundadır. Artık çağımız bunu gerektirmektedir. Dolayısıyla bunun çok önemli bir farklılığı olacağını düşünmüyorum. Bunu ne olacağı da müzakerelerde belirlenecek."
SU MUHAKKAK SATIN ALINACAK
Kıbrıs'ta anlaşma olması durumunda suyun Türkiye tarafından satılıp satılmaması ile ilgili olarak da konuşan Talat, "O konuda henüz bir müzakere süreci içinde konuşuluyor. Muhakkak satın alınma olacak ama bunun fiyatı nasıl belirlenecek o henüz net değil..." bilgisini verdi.
SUYUN STRATEJİK ÖNEMİ
Kıbrıs'a verilecek suyun stratejik etkilerinin de büyük önem taşıyacağına dikkat çeken Talat, son olarak şu açıklamalarda bulundu:
"Bir çok yörelerde su savaş nedenidir. Su olmazsa hayat olmaz. Böylesine kaliteli bir su olduğunda da yaşam kalitesini arttırır. Dolayısıyla bu suya gerçekten ihtiyacımız vardı. Bu sadece bizim için değil Güney Kıbrıs için de böyledir. Güney Kıbrıs boruyla su getirme imkanı olmadığı için arıtma tesisleri kurmuştur. Göletler yapmış ama buna rağmen kurak yıllarda büyük sıkıntılar yaşamaktadır. Dolayısıyla bu su hem bizim elimizi güçlendiriyor hem de Kıbrıs'ı güçlendirecektir. Bir ara su kaynakları kıt ama ana karadan yani Türkiye'den su getiren bir ülke olarak sanırım hem stratejik bakımdan önemi artacak hem dünyada oluşan bir örnek olarak önemi artacak."
BESKİ BAŞKANI BENLİ: SUYUN DENİZDEN KIYIYA BIRAKILDIĞI DOĞRU
Türkiye'den verilen suyun işletmesine talip olmak için kurulan KKTC Belediyeleri Su ve Kanalizasyon İşletmeleri (BESKİ) Başkanı Ahmet Benli de suyun şu aşamada denizden kıyıya bırakıldığı iddialarının doğru olduğunu ifade etti. Bu sorumun spekülasyon yaratılan şekilde olmadığını dile getiren Benli, "Tabii ki bunun işletmeye alınması halinde zaten depolara maliyetinin çok önemli bir kısmının depolarımıza su temininin maliyetinin yüzde 90'ını oluşturacak pompaj enerji maliyetleridir. İşletme sistemleri oluşturulmadan o maliyetlerin faturalanmadığı durumda bunun karşılanamaması söz konusudur. Çok net olmayan bilgiler ışığında da suyun denize bırakıldığı gerçeği söz konusudur. Ama bu manipüle edildiği gibi değildir. Türkiye Cumhuriyeti kıyısından KKTC kıyısına su sıfır enerji maliyetiyle gelmektedir. Anamur'dan döküleceğine bizim sahilimizden dökülmektedir."şeklinde konuştu.
"SUYU BEN YÖNETMEM DEMEM..."
Olası bir çözümde BESKİ'nin akıbeti ile ilgili olarak soruya cevap veren Benli şunları kaydetti:
"Bir defa Kıbrıs müzakerelerin konuşulduğu bir konuda suyu ben yönetmem demem Kıbrıslı Türklerin federal bir devlette kendi varlıklarını sürdürecekleri dair iddiasını ortaya koymaması anlamına gelir. Bizim yönetmeyi ve işletmeyi talep ettiğimiz kısmı yerel kısmıdır. Kaynağındaki kısmı değildir. Bütün bunların BESKİ modeli yapıyla bunu Güney Kıbrıs'a da entegre ederek kaynağından vatandaşa yerel yönetimlerin yönetmesi dünyadaki gelişmiş ülke örneklerine baktığınızda nihai hedef olmalıdır. BESKİ'nin iyi bir model olduğunu söyleyenler de var farklı bir model olduğunu düşünenler de var."
"İSKİ VE ASKİ'NİN TECRÜBESİNDEN YARARLANDIK"
BESKİ'nin Türkiye'de ASKİ, İSKİ gibi su yönetim modellerinin tecrübesinden faydalanılarak geliştirildiğini aktaran Benli, "Bence sonuç çok yakın... Zor geride kaldı. Zor bu ülkeye kazandırılmasıydı. Esas olan budur. Geriye kalan teferruattır. Öyle inanıyorum ki hükümetler arası görüşmelerde işletme modeli de netleşecek. Kıbrıs Türk halkı da çok uzun zamandır hasretini duyduğu bu kıymetli suyu yaşam kalitesini yükseltmek adına erişecektir." dedi.