Kente girer girmez bir iki dakika arayla iki roket sesi duyuyoruz. Roketlerin düştüğü yere koşuyoruz.
Bir bina isabet almış. İtfaiye olay yerinde. Binanın önü cam kırıklarıyla dolu. Balkonlardan birinin demir pervazı kaldırımda yatıyor. Yanında bir yatak örtüsü. Bina önünde toplanan halk kızgın. Panik içinde. Tepkili.
"Gece bomba, gündüz bomba...." diye bağırıyor bir Kilisli kameramıza. Biri kendisini susturmak isteyince, bırak beni konuşayım dercesine itiyor. Bağırmaya devam ediyor.
"Çoluk çocuk evde zangır zangır titriyor. Allah'tan kitaptan korksunlar. Sesimizi duyan yok mu, yok mu sesimizi duyan? Ne cumhurbaşkanı ne başbakan? Yok mu sesimizi duyan?"
O sıra kalabalığın öfkesi bize yöneliyor. Kilis'le ilgili haberlerin medyada yeterince yer bulmamasına kızgınlar.
Gidin buradan!" diye bağırıyor biri üzerimize yürüyüp. "Defolun buradan!" Başka biri "Çekin abla," diyor. "Çekin, herkes görsün halimizi."
Tepki büyüyor. Polis uzaklaşmamızı söylüyor. Arka sokağa geçiyoruz.
Roket düşmüş eve hırsız girer mi?
Kilis, Ocak ayından bu yana Suriye'den fırlatılan roketlerin hedefi. En az 70 roketin Kilis'i vurduğu belirtiliyor.
Özellikle son bir ay içinde saldırıların dozu artmış durumda. Artık neredeyse her gün roket sesleri duyuluyor.
Roketlerin vurduğu binada oturanlardan Ömer Suat Çiloğlu, tesadüfen saldırı olduğu sırada binada kimsenin bulunmadığını anlatıyor.
Eşi, çocuklarla birlikte misafirliğe gitmiş o gün. "Çocuklar burada olsaydı, şimdi yoklardı," diyor.
Binanın Suriye sınırına bakan tarafında cam çerçeve kalmamış gibi. Bir katın ön cephesi yok. Evin kızının çeyizleri paramparça olmuş, yerde, kırık dökük, şarapnel parçaları arasında duruyor.
Bina bu haldeyken bir de hırsızların girdiğini anlatıyor ev sahibi. "Roket düşmüş eve hırsız girer mi? Giriyor işte."diyor.
'Zehra'nın kızı ölmüş!'
İlk binanın vurulmasının üzerinden belki yirmi dakika geçmeden, iki roket sesi daha duyuyoruz.
Kadınlar sokaklarda "İçeri girin, içeri girin" diye bağırarak koşuşturuyor. Kiminin elinde telefon, tanıdıkları iyi mi diye sağı solu arıyor.
8-10 yaşlarında bir kız çocuğu evinin kapısının önünde donakalmış, tir tir titriyor. Sesin geldiği tarafa doğru kilitlenmiş bakıyor.
Evden gözleri ağlamaktan kan çanağı olmuş bir kadın çıkıyor. "Ne olacak bizim bu halimiz," diyor. İçeri giriyorlar.
Vurulan ikinci evin önüne gidiyoruz. O sıra yanımıza bir kadın geliyor. Evde ablası oturuyormuş.
"Ablamın beş yaşındaki kızı Nisa vurulmuş diyorlar. Kapının önünde oynuyormuş, vurulmuş," diye anlatıyor.
Üzerinden birkaç dakika geçmeden kucağında bebeğiyle başka bir kadın geliyor. "Zehra'nın kızı ölmüş!" diyor.
"Nisa mı?" diye soruyorum. "Evet," diyorlar. İki kadın hızla hastaneye doğru uzaklaşıyor.
Nisa Döne Sezer, Kilis'te roket saldırıları sonucu hayatını kaybeden 21'nci kişi oluyor.
Erdoğan: Karşılıksız bırakmayız
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çarşamba günü muhtarlara hitaben yaptığı konuşmada, Kilis'e atılan roketlere de değinmiş ve şöyle demişti:
"Türkiye'nin topraklarına ve vatandaşlarına yönelik saldırıyı karşılıksız bırakmadık, bırakmayacağız. DAİŞ (IŞİD) en büyük zayiatı Kilis'e yaptığı operasyonlarda ödemiştir. Devam ederlerse daha çok zayiat verecekler."
Türk Silahlı Kuvvetleri, Kilis'e yapılan roket atışlarına misilleme olarak IŞİD mevzilerine obüslerle saldırılar düzenliyor, militanlarını öldürüyor. Ancak bunun roket saldırılarını durdurmakta yeterli olmayacağı yönünde bir kanı hakim.
Zira IŞİD'in kullandığı Katyuşa roketlerinin menzilinin 20-30 kilometre civarında olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla IŞİD'in Kilis kent merkezine saldırı düzenlemesini önlemek için sınırdan bu oranda uzaklaştırılmaları gerekiyor. Bunun da ancak bir hava ya da kara harekatıyla mümkün olabileceği söyleniyor.
Hava harekatının kapıları, Türkiye'nin Kasım ayında bir Rus uçağını düşürmesinin ardından havada olası bir Türk-Rus çatışması yaşanması ihtimali nedeniyle kapalı. Türkiye, sınır ötesine uçak kaldıramıyor.
Hükümet zaman zaman 'gerekirse kara harekatı düzenlenir' şeklinde açıklamalar yapsa da, kamuoyunda buna yönelik bir destek bulunduğundan söz etmek mümkün değil.
'Ölürsem bu topraklarda ölürüm'
Ancak Kilisliler, kentlerine, sokaklarına, evlerine, hayatlarına atılan roketlerin bir an önce durdurulmasını istiyor.
"Biz kobay değiliz," diyor doğma büyüme Kilisli Mehmet Ali Bey. "Suriye politikasına biz yem olamayız. Gerekiyorsa gitsinler Esad'ın, Putin'in elini öpsünler, bu işi halletsinler. Ölüyoruz. Bittik. Kilis bitti."
Boş alana düşen bir roketin şarapnel parçaları evine giren Mehmet Aykanat, "Yeter artık, devletimiz bize sahip çıksın," diye konuşuyor.
"Her gün böyle geçiyor. Memlekette adam kalmadı. Bizim gibi kalanlar da böyle korkuyla panikle yaşıyoruz. Canımızı veririz, bu memleketten gitmeyiz biz." diyor.
Veysel Evran'ın 63 yaşındaki annesi Hatice, 22 Nisan'daki bir roket saldırısında hayatını kaybetmiş. Bir şarapnel parçası sırtından girmiş, kalbinden çıkmış.
"Hiçbir günahı olmayan bir insan bu şekilde ölüyor. Bunun vebalinin altından hiç kimse kalkamaz. Ben annemin hakkını helal etmiyorum," diye konuşuyor.
"Kilis Türkiye sınırları içinde değil mi? Bu ülkenin bir toprağı değil mi? Güçlü devlet, güçlü ordu diyorlar. Nerede? Cumhurbaşkanı kendi koltuğunun sevdasına düşmüş, Kilis'i, vatanı, milleti unutmuş."
Evran, toplumun Kilis’e duyarsız kalmasından da şikayetçi. "Bugün füzeler Kilis'e düşüyor ama yarın Antep'e, Adana'ya, Ankara'ya, İstanbul'a, her yere sıçrar bu," diyor.
Kilis'te yaşananlar nedeniyle çocuklarını artık kent dışına göndereceğini, ama kendisinin Kilis'te kalacağını da söylüyor.
"Ben ayrılmam Kilis’ten. Ölürsem de bu topraklarda ölürüm," diye konuşuyor.
'Suriye'ye bomba düşüyordu, buraya da düşüyor'
Ancak birçok kişi Kilis'ten halihazırda ayrılmış durumda. Kentin en az yüzde 30'unun, kimine göre yüzde 50'sinin gittiği söyleniyor.
Kilis'te Cuma gününden beri internet yok. Halk, eczaneden ilaç alamadıklarından, bankadan para çekemediklerinden, hayatlarının felç olduğundan şikayet ediyor.
Kimi esnaf, yaşananlara tepki göstermek için kepenk indiriyor. Şehir merkezindeki bazı dükkanların camlarında, kepenklerinde "Roket saldırıları nedeniyle kapalıyız", "Kilis ölüyor. Vatan sağ olsun" gibi yazılar dikkat çekiyor.
Konuştuğumuz herkes çocuklarını ya Kilis'ten gönderdiğini ya da göndermek üzere olduğunu anlatıyor. Kilis'te okullar resmen tatil edilmiş değil. Ancak çoğu aile 'Ya okula giderken çocuğuma bir şey olursa?' korkusuyla çocuklarını okula göndermiyor.
Bir roket saldırısından eşinin üzerine kapaklanması sonucu kılpayı kurtulan, saldırıda eşi hafif yaralanan bir kamu çalışanı, apar topar Kilis'ten ayrılmış. Ama geri döneceğini söylüyor:
"Ben Kilis'i terk etmek istemiyorum. Vicdanım rahat değil. Gitsek, arkada bıraktıklarımız ne yapacak? Gidecek yeri olmayan ne yapacak?
"Geceleri şimşek çakıyor, roket sanıyoruz. Karga geçiyor, roket sanıyoruz. Kapı kapanıyor, korkuyoruz. Psikolojimiz allak bullak. Allah yardımcımız olsun."
Roket saldırılarından Kilis'e sığınmış yüz bini aşkın Suriyeli de nasibini alıyor. Dört yıl önce ailesiyle Halep'ten Kilis'e gelen, şimdi baklavacılık yapan 11 yaşındaki Ahmet, korku içinde konuşuyor:
"Savaştan kaçtık, geldik. Suriye'ye bomba düşüyordu. Burada da bomba düşüyor, gene düşüyor, gene düşüyor. Bir bakıyorum şuraya düşmüş. Ölü mü var, yaralı mı var, bilmiyoruz. Korkuyoruz. Bitsin artık istiyoruz. Ama bitmiyor."
Ahmet konuşurken, komşusunun çocuğu üç yaşındaki Mahmut kapının önünde hüngür hüngür ağlıyor.
'Dua et, dua et...'
Kilis'ten sesimizi duyun çığlıkları yükseliyor. Gazetelere "Kilis'e ses ver" ilanları veriliyor, "Acele edin, ölüyoruz" deniliyor. Kilisliler kendilerini giderek daha fazla kaderlerine terk edilmiş hissediyor.
Beş yaşındaki Nisa Döne Sezer'in cenaze töreninde hem bu his hem de çaresizlik görülüyor.
Nisa'nın annesi, babası ve yakınları cami avlusundayken, Kilis Belediye Başkanı Hasan Kara taziyelerini sunmak için ailenin yanına geliyor.
Anne Zehra, "Kınalı kuzum gitti benim. Yüreğim yanıyor. Sen de benim gibi insansın. Sen de dokuz aylıksın ben de. O vali de öyle. Niye engel olmuyorsunuz?" diye soruyor Başkan Kara'ya ağlayarak.
Kara, "Keşke bacım elimden gelse. Elimden gelse engel olmaz mıyız?" diyor.
Anne, "Çıkın, Tayyip'in yanına çıkın," yanıtı verince, Kara "Dua et, dua et," deyip acılı ailenin yanından uzaklaşıyor.
Başkan Kara, o ara gazetecilere de "Tamam artık çekmeyin," diyor.
Anne Zehra gözyaşları içinde bağırıyor.
"Çekin! Çekin de ibret olsun Kilis! Tüm memlekete ibret olsun! Kanlı bombalar kızını aldı Zehra'nın deyin!"