Gerçekten de bu dönemde yeterince Devlet örgütlenmesi yanında hatırı sayılır sivil toplum örgütleri ve sendikalarda egemen oldular.
Tabi ki onların bu sivil toplum örgütleri ve sendikalarda örgütlenmesine TKP başkan ve MYK’sının da ciddi katkıları vardır. Aldıkları karar ve uygulamalarla sivil toplum örgütleri ve sendikaların siyasallaşmasına karşı durmuşlar ve katkı koymamışlardır. Partilileri münferit olarak bu örgütlerde yer almıştır.
CTP’nin bu uygulamaları gerek sağ partileri gerekse halkı tedirgin etmiş özellikle kendilerine ciddi bir destek veren halk kitlesi ilk seçimlerde CTP hükümetlerine son verecek doğrultuda oy kullanmışlardır.
CTP kesinlikle bu dışlanmadan zarar görmemiş hatta ve hatta partisel olarak güçlenmiştir. Artık çok geniş bir siyasi parti kadrosu vardır. Amatörce partiye hizmet edecek müşavirler kadrosu vardır. Görevde oldukları süre yapılandırdıkları memur kadroları vardır ve de sivil toplum örgütleri ve sendikalardaki egemenliklerini perçinlemiştir.
Nerdeyse altın tepsi içinde sağ hükümetlere devrettikleri görev değişiminden sonra, halktan gelen tepkilere karşı sözde parti içi sorgulamalar başlatılmış, kol kırılır yen içinde kalır felsefesi içinde birlikte halka ‘’Biz hükümet dönemindeki hatalarımızı sorguladık yeni bir şans karşısında artık neler yapmamız gerektiğini biliyoruz’’söylemini geliştirmişlerdir.
Hükümeti yeniden devralan sağ partiler her zamanki gibi sadece kendi bildikleri halkı yok sayan idare şeklinde yönetimi uygulamaya koymuşlardır.
Bu dönemde çok ciddi bir gelişmeler yaşanmıştır. Değişen faiz ululaması ile bankalar içleri boşaltılacak uygulamalara başlamış ve seri banka batışları olağan hale gelmiştir. En büyük eylem bu dönemde meydana gelmiş tasarrufları bankalarda batan mudiler meclisi basıp bu güne kadar sendika ve sivil toplum örgütlerinin yapamadığını yapmışlar bastıkları meclisi talan etmişlerdir. Garip olan eylemcilere kapı önünde yapılan tutuklamaların aksine hiç kimse tutuklanmamıştır.
Bu olaydan sonra yıllardır uygulanan paketler gibi Türkiye yeni bir ekonomik paket uygulaması getirmiş ve zorda olan bu hükümete o paketi imzalatmıştır.
O zamanki hükümet ortağı TKP başkanı bu paketi imzaladıktan sonra ‘’O kadar kötü durumdayız ki böylesi acı reçeteleri içeren paketi imzalamak zorunda kaldım’’diye beyanat vermiştir.
İşte bu CTP için bulunmaz bir söylem olmuş ve sendikalar ve sivil toplum örgütler ‘’Bu memleket bizim ‘’Platformunu kurmuşlardır.
Gelen reçetelerle mudilerin paraları özellikle yakıta uygulanan fonların yükseltilmesi ve dolaylı vergilere yapılan zamlarla ödenmeye başlamış ve bu sayede Türkiye’nin Kıbrıs’taki bankalarına oluk gibi mevduat akması sağlanmıştır. Çünkü halkın Kıbrıs bankalarına itimadı kalmamıştır.
Bu güne kadar gelinen sürede maalesef bu bankalar faciası ve sonuçları hala daha halkın boynunda kambur gibi durmaktadır. Bankaları ciddi şekilde hortumlayanlar yeterince cezalandırılmamış hatta ceza adı altında yurt dışında refakatçisi ile birlikte üste para ödenerek cezasının tamamlanması sağlanmıştır.
Batan bankalara borçlu kalan esnaf ve halk hala daha yıllar sonra borçları devredilen bankaların cenderesi altında ezilmektedir.
Bu güne kadar bu konuda yapılan mücadeleler hala daha bir sonuca ulaşmamış ve iyileştirme ve yapılandırma konusunu destekleyecek özellikle faiz yasaları nedense meclis komitelerinden meclis gündemine gelmemektedir. Bunu kimler engellemektedir?
Aynen meclis arşivlerinde bekleyen Sayıştay dosyaları ve son ilave edilen Ombustman dosyası gibi uykuya bırakılmıştır.
(Devam edecek)