Kim hayır diyebilir ki

Taner ULUTAŞ

Kıbrıs Türkleri son günlerde iki gruba ayrılmış gibi bir görüntü yansıtıyor. Sanki keskin bir kılıç tam orta yerlerine vurdu ve pastayı ikiye ayırdı. Hayırcı konumunda bir grup baraj atışına başlamış durumda. Sihirli bir el sanki bir yerlerine değneği dokundurdu ve eşeğin kaba kısmına ‘Avroşilla’ sürmüş gibi bir sağa bir sola gelişi saldırmaya başladılar. Kan döktük ve aldık nidaları yeri göğü inletirken, birileri çıkıp peki kan döktünüz de aldınız. Yarın bir başka büyük devlet gelir ve zorla buraları alırsa nihayetinde de kan döktük ve aldık derse onlara ne diyeceksiniz desek? Sanırım el cevap olmayacak. Bir diğer grup ise ‘Evetçi’ grup. Bu grup sessiz ve sakin yola devam etmeye çalışırken 1956 Model DODGE gibi ağır ilerledikleri dikkat çekiyor.  Hayırcılar daha donanımlı ve teçhizatlı bir görüntü yansıtırken Evetçilerde bu donanımın olmadığına tanık oldum. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı herhalde bu olayları görmüş olacak ki, nihayet konuşmaya başladı. Cumhurbaşkanı konuşurken bir grup CTP’ linin bile ona Sosyal Medya’da bayda atmaya çalıştığına tanık oluyoruz. Böylesi bir durumda bile bazı sivri akıllıların bu durumdan siyasi görüşleri için rant sağlaması ancak KKTC gibi ülkelerde olur kanaatindeyim. Neyse ilk Cemaattik. Sonra Otonom olduk. Otonom kesmeyince Federe Devletini denedik. Ancak Padişahlığımız yasalar ile son bulunca Türkiye’nin ‘Hayır’ demesine rağmen KKTC’yi kurduk. 1977 – 1979 ve 2003 Zirve Anlaşmalarında anlaşmaya varılan Federasyonu bile artık beğenmeyip Konfederasyon istemeye başladık. BM ve AP’nin kurmuş olduğumuz yapıya rest çekerek ambargoları içeren ABAD gibi kararları işi ‘Efeliğe’ vurarak tanımamazlığa getirdik. Sonuçta hem sporda hemde ekonomik alandaki ambargolar altında ezildik. Çağ dışı yasalar ile yönetilirken Kanuni Sultan Süleyman’ın bile verdiği fermanlar bile bizimkilerin yanında BAL yedi. 15 aileyi zengin etmek için 400 bin kişi gece gündüz çalışıyoruz. Bankaların bitmez tükenmez iştahını gidermek için faiz cenderesi altında eziliyoruz. Sonuçta ‘Bir Türk Dünyaya Bedeldir ‘ diyerek gururumuzu okşamaya çalışıyoruz. Asgari ücret açlık sınırı altında kalırken erkekliğe BAL sürmeyip Yes be Annemlerin hayranı olduk. Sonunda umut dedikleri şey bisikleti ile kamyon altında kalınca Sorry be Annemde karar kıldık. Adalet diye bağırdık. Ama bizim komşu Adalet ablanın kahrından iç çeke çeke öldüğünü unuttuk. Adil bir düzen dedik. Adil amca hala daha çöken sağlık sistemimizin ve hastanemizin yoğun bakımında yatıyor. Kan dökerek alınan yerlerde halkın refah seviyesi yükseltilerek mutlu yaşatılır. Faiz yükü ve dövizin getirdiği ağırlık altında ezdirilmez. Ticari borcundan içeri sokulmaz. Elektrik size haber verilmeden küçük bir borç nedeniyle şak diye kesilmez. Telefon ücretini biraz rahatlığınızdan dolayı yatıramadığınızda kesilince gidip ödediğinizde üç saat sonra tekrar bağlanmaz. Türkcell ve Telsim örneğinde olduğu gibi on dakika içerisinde telefonunuz yine emrinizde olur. Döviz borcunuzdan veya ekonominin dibe vurmasından dolayı ödeyemediğiniz borcunuz nedeni ile yargıç karşısına gittiğiniz zaman size sahtekâr veya dolandırıcı gibi hakaret edilmez. Uygun bir taksit ile yeniden yapılandırılır. Ne bileyim uluslar arası hukuka girdiğiniz zaman KKTC’deki gibi bazılarından sorulmayan paralarının kaynağı nerden buldun diye sorulacak. Nerden buldun yasası ile o paranın hesabı verilecek. Öyle yirmi beş kuruşa balık ekmek al da git olmayacak. Kıbrıs Cumhuriyetinde söz hakkımızın olacağı bir federasyonda yine herkesin kendi alanında yaşayacağı bir duruma kim hayır diyebilir ki? [caption id="attachment_91782" align="alignnone" width="640"] Günün Fotoğrafı[/caption]