Son zamanlarda adını sıkça duymak zorunda kaldığımız ‘‘Zika’’ adlı virüs dünya gündemini meşgul etmektedir. İlk olarak 1947’de Uganda’nın zika ormanlarında bir maymunda tespit edilmiş olup, 1952’de insanda bulunduğu raporlanmıştır.2007’de Fransız Polinezyası’ndayeniden görülmüş ve 2014’de Güney Amerika’da vakalar artış göstermeye başlamıştır.Mayıs 2015’den itibaren de muhtemelen Brezilya’daki dünya kupası için ülkeye gelenlerle taşınarak tüm dünyaya yayılmıştır.
‘‘Aedes’’ türü sivrisineklerle yayılan zika virüsü, soğuk algınlığına benzer ağrılar, ateş, gözlerde yanma, eklem ağrıları ve deri döküntüsü gibi belirtilere ortaya çıkmaktadır. Ancak, bazı insanlarda hiçbir belirti göstermeyebilmektedir. Virüsün anneden bebeğe geçmesi, ‘doğum öncesi beynin uygun bir şekilde gelişmemesine veya doğum sonrasında beyin gelişiminin durmasına neden olan ‘mikrosefali’’ adı verilen hastalığa yol açabilmektedir. Esas itibariyle sivrisinek yoluyla bulaşan bu virüs, anneden bebeğe geçmesi yanında cinsel yolla da bulaşabilmektedir.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Şubat 2016 verilerine göre virüsün dünya genelinde 33 ülkeye yayıldığı ve havaların ısınmasıyla birlikte bu sayıda artış olmasının beklendiği vurgulanmaktadır. Şu an için hastalık, Amerika’da pandemi halini almış durumdadır. Ancakİngiltere, Danimarka, İspanya gibi birçok Avrupa ülkesinde görülmesi nedeniyle WHO tarafından ‘‘global bir tehdit’’olarak tanımlanmış ve zika virüsünün 2016 yılı içerisinde 4 milyondan fazla insanı etkileyeceği öngörülmüştür. Bu doğrultuda, özellikle virüsü taşıyan sivrisinek türlerinin görüldüğü ülkelerde tedbir alınması kaçınılmazdır. Öyle ki, Kıbrıs’ın güneyinde ‘‘Aedes’’ sivrisineklerinin varlığı kabul edilmiş ve zika virüsü için alarm vermiştir.
Buna karşın, bir süre önce Kuzey Kıbrıs makamlarınca eşyanın tabiatına aykırı bir şekilde adanın güneyinde rastlanan sivrisineklerin kuzeyde de bulunabilecekleri görmezden gelinerek ve daha da acısı gerekli bilimsel araştırmalar yapılmadan ‘‘zika virüsü taşıma potansiyeli olan sivrisineklerin Kıbrıs’ın kuzeyinde bulunmadığı’’ açıklanmıştı. Bu doğrultuda Sağlık Bakanlığı’nın yapmış olduğu açıklama son derece üzücüdür.
Dünya Sağlık Örgütü Zika virüsünün Aedes türü sivrisinekler ile taşındığını belirtmektedir. Çeşitli araştırmacıların yapmış olduğu çalışmalar dikkate alındığında zika virüsünün taşıyıcısı iki sivrisinek türü (Aedes aegypti ve Aedes albopictus) vardır. Bunlardan, Aedes aegypti sivrisineğinin ülkemizde bulunma ihtimali açık bir şekilde vardır ve daha önce Kıbrıs’ta görülüp rapor edildiği Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (European Centrefor Disease Prevention and Control) dökümanlarında belirtilmektedir.
Bununla birlikte, diğer zika virüsü taşıyıcısı olan ve kaplan sivrisineği (tigermosquitoes) olarak da bilinen Aedes albopictus türü sivrisineğin ülkemizde bulunduğuna dair veri olmasa da daha önce Türkiye, Malta, Yunanistan gibi yanı başımızdaki ülkelerde varlığının raporlanmış olması Kıbrıs’ta da bulunabileceği ihtimalini kuvvetlendirmektedir. Ayrıca, Prof.Dr. NorbertBecker’in sivrisinek kontrolü hakkındaki (Mosquitoes and Their Control, s203-204) kitabında Aedes türü sivrisineğin adamızda bulunduğu bildirilmiştir.
Bizler, bu denli net veriler varken dahi ‘‘ülkemizde bu tür sivrisinekler vardır değil, bu tür sivrisineklerin bulunma ihtimali vardır ve bu ihtimal yüksektir’’ diyoruz. Buna karşın, mevcut tehlikeyi geçiştirmek kaygısıyla görmezden gelerek ülkemizde zika taşıyıcısı ‘‘Aedes’’ türü sivrisinekler ‘‘yoktur’’ demesi bilimsel ve gerçekçi bir bakış açısıyla örtüşmez. Tüm bu gerçekler ışığında, yapılması gereken ülkede ‘‘Aedes’’ türü sivrisineklerin bulunma ihtimalini kabul ederek, halkı tedbir almaya karşı uyarmak ve bilimsel çalışmaları da daha ileriye taşımak olmalıdır.
Buradan hareketle, çalışmalarını sürdüren ve yapılmış çalışmaların verilerini değerlendiren derneğimiz, önemli bir adım daha atmış ve Almanya Sivrisinek Kontrol Birliği (KABS) ile işbirliğine girmiştir. Bu Aedes türü sivrisinekler dışında ülkemizde bulunduğu bilinen ve toplam sayısının 10’dan fazla olduğu tahmin edilen sivrisinek türlerinin tam olarak tespit edilebilmesi amacıyla KABS ile ortak bir çalışma başlatmıştır. Bu doğrultuda ülkemizde örnek toplama başlamış ve Nisan aynı içerisinde KABS yetkililerinin ülkemize ziyareti ve çalışmalara katılımıyla da çalışmalar hızlandırılacaktır.
Hal böyle iken, Zika virüsü için tehdit yok demek ne kadar yanlışsa, Zika virüsünü önlemek için sivrisineklere karşı bilgiden ve bilimsellikten yoksun göstermelik tedbirler almak da yanlıştır.Altını çizerek belirtmek isteriz ki, özellikle Zika virüsü taşıyıcısı ‘‘Aedes’’ türü sivrisineklerle sokak sokak gezerek havaya zehirli kimyasallar atarak mücadele edilmez. Yapılması gereken, hemen kimyasal ilaçlara yönelmek ve halkı zehirlemek değil, Zika taşıyıcısı ‘‘Aedes’’ türü sivrisineklerin farklı özellik ve davranışlarını da dikkate alarakinsanlarımızın kendi bölgelerinde sivrisinek üremesini engelleyecek tedbir alınmasını sağlamaktır.
Sonuç olarak, kendimizi dünyadan izole olarak görmemeli ve zikavürüsü taşıyıcısı sivrisineklerin ülkedeki olabilme ihtimalini kabul etmeliyiz. Ancak, zika taşıyıcısı sivrisinekler vardır diye de, kimyasal ilaçlamaya hız vermek yerine uçkun haline geçmeden larva döneminde evlerimizde uygulayacağımız basit tedbirlerle ‘‘Aedes’’ türü sivrisineklerle gerçekçi ve akılcı bir şeklide mücadele etmeliyiz. Tüm halkımıza ve kamuoyuna önemle duyururuz.
Hasan Sarpten
Yönetim Kurulu adına
(Genel Sekreter)