Fileleftheros gazetesinde yer alan demecinde, ilgili bir soruya yanıtında, Kıbrıs sorunu konusunda hareketlilik olacağını ve bunun kesin olduğunu savunan Kiprianu, bunu söylediğini, çünkü BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorunuyla ilgili geçici özel danışmanı Jane Holl Lute’un raporunun, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e sunulacağını ifade etti.
Guterres’in ise BM Genel Kurulu çerçevesinde Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, Genel Kurulun ardından da Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı’yla görüşeceğini söyleyen Kiprianu, Guterres ve liderler arasında ortak bir görüşme olabileceğine dair söylentilerden de söz etti.
Hareketlilik olacağını yineleyen Kiprianu, ancak daha fazla gelişme olacak mı sorusunu ortaya koyarak, bunun ise Guterres’in Lute’tan dinleyeceklerine ve iki liderin Guterres’e söyleyeceklerine bağlı olduğunu ifade etti.
BM Genel Sekreteri’nin yeni bir inisiyatif üstlenme konusunda oldukça somut olduğunu da belirten Kiprianu, BM Genel Sekreteri’nin neye karar vereceğini görmeyi bekleyeceğini ve o zaman daha çok şey söyleyebileceklerini belirtti.
Amerika-Türkiye krizi ve Türk ekonomisinin beraberinde getirdiği sorunlarla birlikte, Türk lirasının değer kaybetmesinin diyaloğun yeniden başlaması çabalarını etkileyip etkilemediği konusundaki bir soruya ise Kiprianu, kuşkusuz bunun durumu daha da komplike hale getirdiğini ileri sürdü.
Bunun kendilerini, fırsat olduğunda değerlendirilmesi gerektiği sonucuna götürdüğünü söyleyebileceğini ve Crans Montana’da fırsat olduğunu düşündüğünü ifade eden Kiprianu, “Crans Montana’da, gerek güvenlik meselelerinde istedikleri şekilde sonuca varmak, gerek Türkiye’nin zor durumda bırakılması için fırsat olduğunu” öne sürdü.
Bunu dile getirdiğini, çünkü Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in de kamuoyunda, geriye kalanların tümünün kendileriyle hem fikir olduğunu söylediğini belirten Kiprianu, devamla “Dolayısıyla herkes yanınızdayken ısrar edersiniz ve ya Türkiye’yi sizin pozisyonunuza gelmeye mecbur edersiniz, ya da onu zor durumda bırakırsınız” ifadesini kullandı. Kiprianu “maalesef kendilerinin ısrar etmediklerini” ekledi.
Öte yandan bu olumsuz gelişmenin (Amerika-Türkiye krizi ve Türk lirasının değer kaybetmesi) muhtemelen olumlu bir gelişmeye yol açabileceğine de işaret eden Kiprianu, “Türkiye’nin şimdi uluslararası politik satranç tahtasındaki diğer güçlü oyuncularla (Rusya ve AB gibi) ilişkilerini iyileştirmeye çabalamaya mecbur olduğunu” iddia etti.
Türkiye’nin bu çerçevede AB karşısındaki pozisyonunu iyileştirecek hareketlerde bulunmaya çabalayabileceğini de ileri süren Kiprianu, böyle bir hareketin, Kıbrıs sorununun çözümü için siyasi irade yaratabileceğini ifade etti. Kiprianu, muhtemelen bunun olabileceğini ve bu olasılığı teşvik etmeleri gerektiğini belirtti.
“Kıbrıslı Türkler Türkiye’ye olan bağımlılıktan kurtulabilecekler mi” şeklindeki soruya ise “bugün var olan koşullarla hayır” yanıtını veren Kiprianu, Kıbrıslı Türklerin ekonomik açıdan tam anlamıyla Türkiye’ye bağlı olduklarını ve bunun akabinde de siyasi bağımlılık bulunduğunu iddia etti.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şimdi de dini bağımlılığı ileriye götürmeye çalıştığını iddia eden Kiprianu, devamla “zaman geçtikçe bazı şeylerin bizim için çok daha zor hale geldiğinin farkına varmamamız halinde, korkarım ki Kıbrıs sorununun çözümü oyununu kaybedeceğiz” ifadesini de kullandı.
Basında, Kuzey Kıbrıs’ta deniz üssü inşa edilmesi olasılığına dair haberler çıktığını gördüklerini de kaydeden Kiprianu, “Bunun bölünmeyi daha da derinleştirdiği ve Kıbrıs sorununun çözüm çabalarını ise daha da zorlaştırdığının anlaşılması gerektiğini” iddialarına ekledi.