“Dünya İnsan Hakları Günü”nü Birleşmiş Milletler şemsiyesi altında 10 Aralık 1948’de Paris’te kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin imzalanmasının yıldönümü olarak her yıl bu alandaki gelişmeleri, sorumluluklarımızı ifade etmemize bir vesile olması için, bir anlamda insan hakları alanındaki karnemizi anımsama ve anımsatma vesilesi olarak gördüğümüz önemli bir gün olarak açıklayan Kırıt, İnsan Hakları’nın kapsayıcı ve bütünsel bir kavram olduğunu ifade etti. Kırıt açıklamalarına şöyle devam etti; İnsan haklarının iki temel sonucu vardır. İlki insan haklarının kimseyi dışlamadan tüm insanlar için geçerli değerleri kapsamasıdır. Bu anlamda; kişinin yaşı, cinsiyeti, görevi, sosyal statüsü ne olursa olsun, insan hakları herkes içindir. Bu anlayışla sahiplenilmesi gerekir. İnsan hakları kuşku yok ki siyasal bir mücadelenin ürünüdür ve gelişimini; toplumsal ihtiyaçlar, sorunlar ve bunlar konusundaki taleplerle biçimlenerek devam ettirir. Öte yandan, çok açık ki insan hakları salt siyasal yönüyle değil ve fakat hukuksal temelleriyle somutlaşır. İkinci yön, insan haklarının bütünsel olarak ele alınması gereğidir. Diğer bir ifadeyle; insan haklarının tam ve eksiksiz koruması, uygulaması tüm hak kategorileri bakımından gerçekleştirilmeli, yalnızca bir bölüm hakların tanınmasının aslında hak ve özgürlüklerden anlamlı bir şekilde yararlanmak bakımından yeterli gelmeyeceğidir.
Kırıt: Tüm insanların bu özel gününü kutluyorum
Kırıt, İnsan Hakları Günü ile ilgili yapmış olduğu açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi; Bugün insan hakları alanında eksiklerimizden konuşurken, insanlık ailesi olarak güçlü yönlerimizi de unutmamalıyız. Bu bize ilham veren bir gelişmedir. Adalet ve hakkaniyet duygularımız yaşadığımız her an içimizden çıkmayan duygulardır ve insanın ne kadar değerli bir varlık olduğunu ortaya koyar. Uygarlığımız; yaşam hakkı, maddi manevi varlığımızın korunması, ifade, inanç ve daha pek çok özgürlük ihlalleri karşısında vicdanımızdan gelen sestedir. Bugün bir çocuk istismara uğradığında, cinayete kurban gittiğinde, bir annenin çektiği çilede içimizde büyük ekseriyetle büyük bir haykırış ortaya çıkar. İşte o ses aslında, vahşi yaşamdan ayrı olarak; haksızlığa karşı hakkı, ölüme karşı yaşamı, tacize karşı özgürlüğün sesi olarak kurduğumuz insani adalet ve uygarlığın biz insanların yüksek karakterinin sesidir. Taşıdığımız bu ulvi duygular, insani adalet idealinin tarihin imbiğinde yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen var oluşumuzu taçlandıran ve inşa ettiğimiz uygarlığın sayesinde taşıdığımız duygular olduğunu gösterir. Bundan gurur duymalı ve bu motivasyonla daha iyisini yapmak için çaba göstermeliyiz. Tüm insanların bu özel gününü kutluyorum. Gelecek aydınlık günlerde tüm insanlar için barış, refah ve mutluluk diliyorum.