Hatırlıyorum...Güneşin henüz doğmadığı bir Ağustos sabahı tam giderken demiştin...
“Aşk namaz kılmaya benzer, bir kez niyet ettin mi, ne sağa, ne de sola bakacaksın, bekleyeceksin, gerekirse bir ömür...”
Biliyorum...Aşk; doğrudur namaz kılmaya benzer, aynen dediğin gibi bir kez niyet ettin mi, ne sağa, ne de sola bakacaksın...
Yüreğini koyacaksın bu yola...Ve senin olanı almak için de bekleyeceksin...Sabırla...Vazgeçmeden...Gerekirse yıllarca...
Tıpkı Cesur Yürek gibi,
Tıpkı Tebrizli Şems gibi,
Tıpkı Sen gibi,
Tıpkı Ben gibi…
Düşler...
Düşsüzlük ülkesinde…
Aşk...
Yasaklar ülkesinde…
Bakışlarım altın sarısı sıcak bir coğrafyada, ufuktaki doğan güneşe doğru kayarken, yüzümde sana kavuşmanın az kalmış zaman dilimlerinin verdiği mutluluk dolu gamzeli bir gülüşüm var...
Şöyle baktım bir gökyüzüne, gözlerim seni aradı, bakışlarım bulutların ötesine geçti, seni bekledim...
İçimde dağ olmuş hasretinle, özledim diyemedim,
Ne olur gel diyemedim,
Kelimeler dilime geldi, ama söyleyemedim.
Hasret kokan yaşlar kirpiğimin kıyısına geldi, ama ağlayamadım,
Sustum sadece, sordum kendi kendime...
Sevgili nerede diye?
Kapadım gözlerimi Sevgili ile,
Öptüm onu dudaklarından,
Tenine değdim öpüşlerimle,
Şefkatimle, sevgimle sardım sarmaladım Sevgiliyi...
Sordum kendi kendime,
Sevgili nerede diye?
İçime Aşk’ı düşüren,
Beni Yürek işçisi yapan Sevgili...
Ne kadar salıversen zincirleri, yine gelir bulur seni o en önemsemediğin halka... Başlarsın sonra türküler söylemeye,
Hep bir ağızdan, ararsın Sevgilinin kokusunu, ararsın Sevgilinin kendisini...
Sanki güneş gibi,
Sanki kırmızı gibi,
Çok yakıcı,
Acıtıyor tenimi,
Hasretin beni yakıyor artık,
Ve ben...
Garip bir yolcu oldum...
Çaputların sırtımda diken olduğu,
Bakışların beni bıçak gibi kestiği,
Vuslatın bize yasaklandığı,
Zaman ve mekânda yaşamak, meğer ne kadar da zormuş...Bu yüzden suskundur bir yanım, bu yüzden feryatlardadır diğer yanım,
Şimdi dile zincir mi vurmak lazım?
Şimdi yüreğe yasak mı koymak lazım?
Kuzgundur sevgili...
Gecenin renginde, başını çekiyor karanlığın…
Ve ben; altın sarısı, sıcak bir coğrafyada…
Bakışlarım ufuktaki doğan güneşe kayıyor,
Senin varlığını öylece hissetmek şu an tek isteğim…
Bakışlarım biliyorum, denizler ve dağların ötesine geçip,
Seni getirecek uzak diyarlardan bana,
Bu aşktır, hem de aşkların en güzeli…
Aşk namaz kılmaya benzer demişti Sevgili,
Bir kez niyet ettin mi, ne sağa, ne de sola bakacaksın…
Bir kez niyet ettin mi senin olmanı almaya,
Yüreğini koyacaksın önüne,
Alacaksın senin olanı…
Tıpkı Cesur Yürek gibi,
Tıpkı Tebrizli Şems gibi,
Tıpkı Sen gibi,
Tıpkı Ben gibi…