Kış aylarıyla birlikte sinüzitten yakınanların sayısı artıyor. Burun tıkanıklığı ve akıntısı ile yüzde ağrı ve dolgunluk hissiyle seyreden sinüzit yaşam kalitesini ciddi derecede düşürüyor.
Hemen her yaşta görülen bu hastalığı tetikleyen pek çok sebep bulunuyor. Bazen basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu bazen de alerji sinüzite davetiye çıkarıyor.
Toplumda görülme oranı ise özellikle akut sinüzitler söz konusu olduğunda yüzde 15’e kadar ulaşıyor. Peki bu kadar sık görülen sinüzit hangi belirtilerle kendini ele veriyor? Nasıl bir tedavi süreci izleniyor? Korunmak mümkün mü? Sağlık Bilimleri Üniversitesi Bakırköy Sadi Konuk Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Kulak Burun Boğaz Kliniği İdari Sorumlusu Prof. Dr. İbrahim Sayın’la merak edilenleri konuştuk.
Sinüs ağızlarının tıkanmasıyla oluşuyor
Sinüzit denilince halk arasında tek tip bir hastalık akla gelse de tıbbi açıdan durum farklı. Prof. Dr. Sayın, aslında sinüzitin şemsiye bir tanım olduğunu ifade ederek, “İçinde akut sinüzitler olduğu gibi kronik sinüzitler de var” diyor. Akut ya da kronik sinüzitin farkını anlatmak için sinüslerin işlevinden bahsediyor:
“İnsanlarda dört çift sinüs bulunuyor. Bunların bazı rolleri, görevleri var. Başın ağırlığını azaltmak, yüze karşı bir travma aldığımızda ona karşı bir savunma oluşturmak, aldığımız havanın mikroorganizmalardan temizlenmesi gibi... Yine aldığımız havanın ısıtılması, nemlendirilmesi ve akciğere filtre edilmiş bir havanın iletilmesi de sinüslerin görevleri arasında.”
Sinüsler bir tür epitel tabakası içeriyorlar. Sinüslerin içerisini döşeyen tabaka alınan hava içerisindeki yabancı partikülleri, virüsleri, mikroorganizmaları yakalıyor. Sonra bunları etkisiz hale getirip, genellikle genze doğru aktarıyorlar. İşte sorun tam da bu noktada başlıyor. “Sinüsler küçük ağızlar (ostiyum) yardımıyla burun boşluğuna açıldıkları için bir üst solunum yolu enfeksiyonu durumunda burun içerisi şişiyor, sinüs ağızları kapanıyor ve sinüs içerisindeki hareket duruyor” diyen Prof. Dr. Sayın, hastalığın gelişimini şöyle açıklıyor:
“Sinüs ağzı tıkandığında ve içerisindeki hareket durduğunda, içeriğindeki yapılar dışarıya atılamaz ve bir birikim oluşur. Burun ile sinüs içerisinde de bir yangı oluşur. Buna sinüzit diyoruz. Bu belli bir günü geçtiğinde içeride biriken sıvının üzerine bakterilerin de eklenmesiyle bakteriyel sinüzit tablolarını oluşturuyor.”
En belirgin şikayet: Burun akıntısı ve tıkanıklığı
Üç türlü akut sinüzit bulunuyor. Bunlardan ilki virüslerin sebep olduğu sinüzit… İkincisi ise viral enfeksiyonlardan sonra oluşan rinosinüzit ve üçüncüsü de bakterilere bağlı sinüzit. Bu üç sinüzit çeşidinin de hastalarda aynı şikayetlere sebep olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sayın şunları anlatıyor:
“İlk şikayet burun tıkanıklığı veya burun akıntısı. Bu akıntı şeffaf veya yeşil renkli, burnun önünden ya da genze doğru olabilir. Yüzde ağrı, basınç hissi, çoğunlukla burun tıkanıklığına bağlı koku duyusunda azalma da görülüyor.”
Bakteriyel sinüzitte ise bu tabloya başka şikayetler ekleniyor. Prof. Dr. Sayın bunu, “38 derecenin üzerinde ateş, hasta iyileşirken bir anda kötüleşme, tek taraflı ağrı veya şiddetli ağrı daha çok bakteriyel sinüziti düşündürüyor” şeklinde açıklıyor.