Kışın daha fazla hasta olduğumuzu kendi deneyimlerimizden biliriz. Sağduyumuza dayanarak bunun soğuk havayla ilişkili olduğunu da söyleyebiliriz. Şimdi bilim çevrelerinin ‘çığır açıcı’ olarak nitelediği bir araştırma sonucuna göre, bunun sebebini, daha da önemlisi altında yatan mekanizmayı biliyoruz.
Mikroplar bütün yıl kol gezdiği halde neden yazın çok hastalanmıyoruz? Nezle, grip ve şimdi de Covid-19, neden kapıyı soğuk havada çalıyor?
En basit şekilde şöyle söylemek mümkün: Meğer soğuk havanın kendisi, mikropları önemli ölçüde vücuda taşıyan burun içindeki bağışıklık ortamına zarar veriyormuş.
Bunu çok şaşırtıcı bulmadıysanız, konuyla ilgili CNN’e konuşan Stanford Üniversitesi Rinoloji Profesörü Dr. Zara Patel’a kulak verelim: “Doğuştan gelen bağışıklık mekanizmamızın daha düşük sıcaklıklarla azalmasıyla ilgili ilk kez biyolojik, moleküler bir açıklamamız var.”
Araştırma ekibinde yer alan Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi profesörlerinden Benjamin Bleier, ‘soğuk havaya maruz kalmanın burun içindeki sıcaklığı 5 dereceye kadar düşürebildiğini, bunun da burun deliklerindeki milyarlarca virüs ve bakteriyle savaşan bağışıklık gücünü yüzde 42 oranında azalttığını’ söylüyor.
Bu arada, araştırma gerçek insanlarla değil, laboratuvarda insan dokusu kullanılarak yapılmış.
Maske burna giyilen kazak gibi
Bleier, “Maskeler bizi yalnızca virüslerin solunmasından korumakla kalmıyor, aynı zamanda burnumuza giydiğimiz bir kazak işlevini de görüyor” diyor. Patel de aynı fikirde: “Burun içi ortamı ne kadar sıcak tutabilirseniz, bağışıklık savunma mekanizması o kadar iyi çalışır. İşte maske takmak için bir sebep daha!”
Mekanizma nasıl işliyor?
Burun deliği, solunum yoluyla bulaşan virüslerle vücudumuzun ilk karşılaştığı yer. Vücudun bu
virüslere karşı doğal bağışıklık yanıtı da ilk olarak burada başlıyor.
Bir virüs veya bakteri girer girmez, burnun ön kısmı bu ‘yabancıyı‘ tanıyor ve burnun arka
kısmına geçmeden önce tepki veriyor: Burnun içini döşeyen hücreler kendilerinin milyarlarca basit ve minik benzerini üretiyor, bunlara EV (extracellular vesicle-hücre dışı kesecikler) deniyor.
EV’ler tam anlamıyla normal hücre değil (mesela normal hücre gibi bölünmüyorlar) ancak
özel olarak virüsleri öldürmek üzere programlanmış minik-hücre-versiyonları.
Çok sayıda EV, burun deliğine giren virüsler burun hücrelerine ulaşıp içine yerleşmeden önce
onları kandırıp kendilerine çekiyor; tıpkı düşmanı şaşırtmak amacıyla kullanılan ‘yem‘ gibi.
Virüsleri yakalayan bu EV’ler daha sonra burun akıntısı (sümük) ile birlikte, burun hücrelerine
yerleşip çoğalamadan (ve enfeksiyon oluşturamadan) önce dışarı atıyorlar.
Bu, vücudun verebileceği birçok bağışıklık yanıtının ilk adımlarından biri.
Arı kovanına atılan tekme gibi
Araştırmayı yapan ekipten Dr. Bleier bunu ‘arı kovanını tekmelemeye’ benzetiyor ve diyor ki:
“Bir arı kovanı varsa etrafta uçuşan birkaç arı görürsünüz. Ama gidip de kovana çomak
sokarsanız (tekme atarsanız) yüzlerce arı çıkıp kovanı korumak için size saldırır.”
İşte EV’ler bu kovanı koruyan arılar.
Eğer bir virüs saldırısı varsa, burun EV üretimini yüzde 160 artırıyor. EV’ler normal vücut hücrelerinden
farklı, adeta ‘süper kahraman’ gibi.
EV’lerin yüzeyinde, virüsleri yakalamalarını sağlayan çok sayıda almaç (reseptör) bulunuyor. Ayrıca EV’lerin içinde, normal hücrelerimizde bulunanın 13 katı virüs öldürücü mikro-RNA yer alıyor.
Peki hava soğuksa ne oluyor?
Solunan hava soğuksa EV’lerin gücü azalıyor. Burun içindeki havanın sıcaklığı düşerse, EV’lerin hem yüzeyindeki yakalayıcı reseptörler hem de içindeki mikro-RNA’lar azalıyor: Sonuçta EV’ler virüsü yakalayamaz hale geliyor.
Burun içindeki havanın sıcaklığı beş derece düştüğünde burada bulunan ve virüs ve bakterilerle
savaşan bağışıklık hücrelerinin yaklaşık yüzde 50’si ölüyor.