Klasik bir KKTC geleneği!

Derviş DOĞAN

Müsteşarlar, müdürler, koordinatörler, danışmanlar havada uçuşuyor yine.

Yeni hükümet yeni ekip derken boş gezenin kalfası durumuna sokulan müşavirlerin sayısı da artarak devam ediyor.

Devletin üzerine bindirilen mali yük de cabası.

Velhasıl bakanlıklarda atamalar, görevden almalar son hız devam ediyor.

Peki burada gözetilen nedir?

Yani bu atamalar yapılırken neler gözönüne alınıyor?

Nelere dikkat ediliyor?

Nitelik mesela bir gerekçe mi?

Açıkçası göz önüne alınan partili, yandaş olması.

Dikkat edilen de bu özelliklere haiz olunması.

Nitelik çoğnlukla aranan bir unsur değil bu tip atamalarda.

Zaten atanan isimlere baktığınız zaman bunu da çok net göörebilirsiniz.

Şimdi hala bu hükümetin memeleket meslelerine katkı yapacağını düşünenlerden misiniz?

Çakmak Hasan Kibrit Hüseyin niyetine  bakanlıklara doldurulan çoğu niteliksiz ama partili, ama yandaş insanların yönetim kadrolarına yerleştirilmeleri ile arpa boyu kadar yol alınmayacağını da biliyoruz.

O zaman hayale kapılmaya gerek yok.

Gerçekler üzerinden gitmekte fayda var.

Bu kadrolarla hiçbir halt olmaz yine.

Peki niye?

Bir kere bir insan aynı anda hem turizm alanında hem  sağlık alanında uzman olabilir mi?

Bu mümkün mü?

Değil.

Olmadığı için de zaten kamudan veriim almak imkansız hale geldi.

Ve halimize bakın!

Önceki gün Rum müzakereci Mavyorannis bu aşamada gereksizce bir konuyu gündeme getirerek, 17 milyar Euro bir rakam ortaya atmış ve  bu rakamın Kıbrıslı Türklerin Türkiye'ye olan borcu olduğunu ve Türkiye'nin bu borcu silmesi gerektiğini ifade etmişti.

Bunun üzerine Kuzey'den de gereksizce hiç lüzumu yokken bir  açıklama da  Maliye Bakanı Serdar Denktaş'tan gelmişti.

Ne diyordu Serdar Denktaş;

"biz bu borcu Rumların yüzünden yaptık.Bütün diplomatik yolları Rumlar kapattığı için, Türkiye'den borçlanmak durumunda kaldık. O nedenle bu borçları Rumlar Türkiye'ye ödesin." (17 milyar Euro)

Bunun ardından eski Maliye Bakanlarından Ersin Tatar konuya müdahil olur ve o da der ki, bizim Türkiye'ye olan borcumuz 4 milyar Euro'nun altındadır.

Çok geçmez bu kez de bir açıklama önceki Maliye Bakanı Birikim Özgür'den gelir.

Özgür, 2015 yılı sonu itibarı ile Türkiye'ye 10.899 milyon Türk Lirası dış borç olduğunu,

5.146 milyon Türk Lirası da iç borç bulunduğunu, toplamda 16.045 milyon Türk Lirası bir borcun olduğunu belirtir.

Gördüğünüz gibi 3 Maliye Bakanı ve üç farklı rakam.

Şimdi Mavroyannis 17 milyon Euro dedi.

Mevcut Maliye Bakanı Serdar Denktaş, hiçbir araştırma gereği duymadan bunun üzerine balıklama atladı.

Haliyle bilgi sahibi olmadan fikir yürütmenin basit tavrı ile konuştu.

Öyle bir borcun gerçekten olup olmadığını bilmeden.

Eski Maliye Bakanı Ersin Tatar, bizim o kadar borcumuz yok diyerek konuya müdahil oldu farklı bir rakam üzerinden konuştu.

Akabinde yine eski Maliye Bakanı Birikim  Özgür daha farklı rakamlarla konuya açıklık getirmeye çalıştı.

Kısacası diyeceğim o ki, bu ülkede herşey el yordamı ile halledilmeye çalışılıyor.

İstatistik yok.

Bilgiye ulaşmanız mümkün değil.

Oysa Mavroyannis Kıbrıslı Türklerin Türkiye'ye olan şu kadar borcu silinsin söylemi farklı bir açıdan ele alınabilirdi.

Zira aynı endişe bizim için de geçerlydi.

Peki nasıl?

Malum ki, Kıbrıs Cumhuriyetinin de dış borçları vardır.

Bu borçların da akibetinin ne olacağı merak edilenler arasındaır.

Dolayısı ile olası bir anlaşmayla birlikte federal yapı çatısı altında tarafların bulunan borçları öngörülen  federal devletin borçları olarak addedilecek.

Bunun kaçarı ederi yoktur.

Kaldı ki, Kıbrıs'ta çözümün bir maliyeti var derken, ve bunun kim veyahut kimler tarafından finanse edileceği  üzerinde kafa patlatılırken elbette bu borçların durumu da göz önüne alınacaktır.